Villaya geldiğimizden beri aşırı gergindim ama bu gerginliğe anlam veremiyordum. O adamın ismini bilmiyordum evet ama bana çok yardım etmişti ve ona güvenmem gerektiğini düşünüyordum.
"Bana yakın dur."
Felix'in belinden tutup kendime çektim. Felix'in yüzü bu hareketime karşı biraz kızarmıştı. Beraber yürümeye devam ederken 2 katlı büyük villanın merdivenlerinden çıkmaya başladık.
Merdivenler sanki camdan yapılmış gibilerdi, hem çok parlak hemde çok ses çıkarıyorlardı.
Kafamı çevirip etrafı incelemeye başladım. Çok fazla kırmızı ve siyah renkleri vardı ve bu göz ağrıtıyordu.Orta kısımlarda olan ve diğerlerinden farklı şekilde beyaz bir kapıya sahipti. Kapıya yaklaştığımızda Aşırı açık sarı saçlı bir kadın odadan çıktı ve arkamızda yürüyen kahverengi saçlı ama baktı.
"Patron gelmedi mi?"
kızın sorusuna kahverengi saçlı adam kafasını iki yana sallayarak cevap verdi. Kız biraz şaşkın şekilde bize baktı ve kahverengili tekrar konuşunca gözlerini ona çevirdi.
"Çoktan gelmiş olması gerekiyordu onu aradınız mı?"
"Aramalarımıza cevap vermedi."
Kahverengili düşünceli şekilde yere baktı ve dudağını yaladı. Şuan neler olduğunu kimse anlayamamıştı. Asıl soru o siyah saçlı adama bizi bırakıp nereye gitmişti?
"O adam nereye gitti?"
Kahverengili kafasını bana çevirdiğinde sorumu ciddiye almayarak bana yanıt vermedi ve sarı saçlı kadına döndü.
"Onun yanına gideceğim. Sen bu ikisini odanın içine götür ve biz gelene kadar çıkmalarına izin verme."
Kahverengili cevap beklemeden koşarak yanımızdan ayrıldığında açtığım ağzımı geri kapattım. Kadın eliyle bize odayı gösterdiğinde Felix arkadan kolumu tutarak beraber odaya girdik.
"Şuraya oturun."
Kadın bize siyah koltukları gösterince yutkunarak başımı salladım ve koltuğa oturdum. Felix'te hemen yanıma oturduğunda gözlerimi ona çevirdim. Hiç tedirgin değil gibi görünüyordu ama ben tedirgindim. Gerçi benimde tedirgin olduğum çok belli olmuyordu belki o'da hislerini içinde tutuyordu. Bilemezdim.
"beklerken masadaki kurabiyeleri yiyebilirsiniz. Aç kalmayın efendim."
Sarı saçlı kadın samimiyetle konuşup gülümseyince ben ona keskin gözlerle bakmaya devam ettim ve kurabiyeleri red ettim.
"Bir bardak su istiyorum."
Kadın etrafına baktı ve sürahinin olmadığını fark edince kafasını sallayıp, Felix'e su getirmek için odadan çıktı.
Ben tekrardan gözlerimi Felix'e çevirdiğimde o odayı inceliyordu ve bana bakmıyordu.
"Hangi şizofren ile işbirliği yaptın sen?'
Kafamı çevirip odayı incelediğimde duvarlarda ölü insanların resimlerinin çizili tabloların olduğunu gördüm. Midem bulanarak yüzümü buruşturdum ve boğazımı temizleyip tekrar Felix'e baktım.
"Bilmiyorum adamın birisi işte.."
Felix bu cümlemi duyunca ilk saniye konuşmadı ve sonra gözleri fal taşı gibi açılarak oturduğu yerde biraz haraket etti.
"Ne demek bilmiyorum Hyunjin?... senin yanındaki o adamı tanımıyor musun?"
Felix'in sesi korkudan biraz titriyordu. Burası o kadar ürkütücüydü ki kimse durmak bile istemezdi. İç çekerek dudaklarımı birbirlerine bastırdım ve Felix'e tekrar baktım.
"Bir tane adamdı işte... siyah saçlıydı.. bana sürekli yardım etti ama adını asla söylemedi. Garip bir şekilde beni tanıyordu-"
Felix sertçe benim yüzüme bir tokat attığında şaşkınca ona baktım. Felix ağzımı açmama bile fırsat vermeden beni sertçe ittirip üzerime çıktı ve yakamı sertçe kavradı.
"LAN SEN MANYAK MISIN?! NASIL BİLMEDİĞİN ŞİZOFRENİN TEKİNE GÜVENİYORSUN?!?!"
Felix'in gözlerindeki öfke'yi gördükçe geriliyordum ama haklıydı.. Psikopatın birisi benim adımı biliyordu ve Felixide tanıyordu. Ayrıca mafyaya benzer bir tipi vardı. Zaten öldürme konusunda baya tecrübeli birisiydi.
"Haklısın... sikeyim bilmiyorum, kim o bilmiyorum, adını bilmiyorum, o şuan nerede bilmiyorum ama içimden ona güvenebileceğimizi düşünüyorum. Hemen yargılı davranmamalıyız..."
Felix yakamı daha sıkı sıktı. Aslında yalan söylüyordum. İçimdeki hisler o adama başından beri güvenmememi söylüyordu ama ben içimdeki hisleri dinlemiyordum. Felix diğer yanağımada sertçe bir yumruk attı.
"Aptal mısın lan sen?... durduk yere iyilik yapılmaz. Film falan çevirmiyoruz biz burda Hyunjin.."
Felix dişlerini sıkarak konuşunca ona daha fazla hak vermeye başladım. Dudaklarım titrerken kapı açıldı ve sarı saçlı kadın elindeki su bardağı ile içeriye girdi.
İkimizi üst üste kavga ederken görünce kadın şaşkınca hemen yanımıza geldi ve elindeki bardağı masaya koyup Felix'in kolundan tutarak benim üzerimden çekti.
"Sakince duramaz mısınız siz? Patron birazdan gelecek!"
Kadın suratımıza cırtlak sesiyle bağırdığında yüzümü buruşturdum ve üzerimi düzeltip doğruldum. Felix kadına bir şey söylememek için zor duruyor gibi dudakları titriyordu.
"Sikerim."
Felix ayağa kalktı ve siyah camlara doğru yürüyüp dışarıyı izlemeye başladı. Bana sinirli olduğu için kafasını toplaması gerekiyordu ve bune izin verecektim. Sonuçta benim yüzümden bu kadar sinirliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MR. POLICEMAN - HYUNLIX +18
FanficHyunjin ile Felix Lise'de tanışmıştırlar. İlk Görüşte birbirlerinden Hoşlanan bu ikili Felix'in İlk itirafı ile sevgili olmuşturlar. Üniversite'nin 2. Yılına kadar beraber kalan bu çift'imiz bir Kavga Sonrası ayrılırlar. Ayrılma süreci en çok Hyunji...