Yine ders arası. Gözlerini bana kenetlemiş öylece duruyordu. Halbuki böyle durmamalıydı. Afallamıştım. Tüm vücudum karıncalanmaya ,nöronlarım kalbime doğru koşmaya başlamışlardı. Tek gördüğüm deniz mavisi gözlerindeki o derinlikti. Ne arıyordu bu kadar yakınımda? Ne istiyordu benden? Ne verebilirdim ben ona ? Ya da ne alabilirdi benden ? Etrafında o kadar kız varken... Teşekkür etti , gözlerinin içini gülmekten alıkoymadan. Kalbimin patırtısı öyle gürültülüydü ki duymakta zorlanmıştım, büyük ihtimal aptal gibi görünüyordum. Nasıl böyle aptallaştırabiliyordu beni? Nasıl böyle kendine hayran bırakabiliyordu? Hiç bir çaba sarfetmeyip sadece gülerek , sadece bakarak nasıl? Buydu işte. Bunun adı AŞK'tı. Aşk herşeyi ve herkesi eşitlerdi , bizi de eşitleyecekti çünkü AŞK iki kişilikti. Benim hissettiklerimi er ya da geç oda kendine itiraf edecekti , o zaman bulacaktık birbirimizi. Ozaman bizim için dönecekti dünya , hiç durmadan saatlerce dönecekti.