Adams'ın yemek yeme ritüeli bittikten sonra beni rahat bırakmıştı , bende sınıfa çıkıp kitap okumayı düşlüyordum. Ama bu hayalim biraz zorlaşmıştı çünkü sıramda o oturuyordu ; jess. Ders bitmişti ve tekrarı yapılmayacaktı hala sınıfta ve de benim sıramda ne işi vardı? Sanki birşey arar gibi kafasını telefondan kaldırmıyordu. Ben sınıfa girince güzel yüzünü kaldırdı ve gözleriyle gülümsedi. Gülüşüne kafa sallayarak karşılık verdim. Aptal anastasia ! Kafa sallamak da neyin nesiydi? Neden sende gülmedin ki? Ya da birşey yapmayadabilirdin. Şimdi kafa sallamanla kaldın. Ne kadar da salaktım. Nasıl böyle heyecanlandırıyordu beni? Ben iç sesimle boğuşurken "oturmayacak mısın?" dedi en tatlı sesiyle. O sese nasıl oturmazdım? Yanına doğru ilerledim , çantamdan okumak için kitabımı çıkarırken , meraklı bakışlarla beni izliyordu .
Kitapları sever misin? Dedi yüzünü benim tarafıma çevirmeden kitabımla ilgilenirken.
Şuan kitabıma baktığı için kitabımı kıskanmıştım. Hayal ediyordum , şuan onun bakışları altında ezilmeyi,sayfalarıma parmaklarıyla narince dokunuşlarını,satırlarımdan gözlerini ayırmayışını... Hala sorusuna cevap vermemiş olacaktım ki suratını bana çevirdi . Hemen düşüncelerimden sıyrılıp sorusunu hatırlamaya çalıştım. Ha işte bulmuştum!
-Beni uzaklara götüren herşeyi seviyorum,tıpkı gözlerin gibi..
Hıı? Dedi afallamış bir şekilde gözlerini kocaman açarken.
Bana bakıyordu , bana dönmüştü , oturuşunu bana göre düzeltmişti . Lanet olsun sesli mi düşünmüştüm? Az önce ben ne dedim? Gözlerin gibi mi ? Beni uzaklara götüren mi? Jess ? Gözleri ? Ben? Uzaklar ? Kesinlikle benden bir cevap bekliyordu . Bu durumu düzeltmeliydim . Ama lanet olası nöronlarım yine ortada yoktu. Beni yine yalnız bırakmışlardı. Ne diyecektim? Birşey demeliydim. Hadi,hadi.. Aah işte ilk defa sevindim ; ders başladı ve KURTULDUM.