01

119 5 2
                                    

Sasha yüzüğünü heyecanla etrafındaki genç kadın topluluğuna gösterirken yüzünde büyük bir gülümse vardı. Bu gülümsemenin ardında da evlenmeyi hiç düşünmeyen bir adamı evliliğe ikna edebilmenin haklı gururu, en azından o böyle düşünüyordu. O sırada otel odasının bir ucunda, heyecanlı kalabalıktan uzakta saten bir pufun üzerine oturan genç kadın bulunduğu ortamda kendini bambaşka bir dünyadaymış gibi hissediyor, Sasha'nın aşırılıklarla dolu düğününe katılmanın bir hata olup olmadığını düşüncelerinde tartıyordu.

"June!" adını kahkahalar arasında zar zor işitti "Yanımıza gelsene." dedi Sasha elindeki kadehe biraz daha şampanya doldurdu. June uslu bir çocuk gibi ona söyleneni yaptı, ayakları geri geri gitse de kendini kalabalık grubun içinde buldu.

"Bayanlar!" dedi Sasha coşkuyla "Sizi doğru düzgün tanıştıramadım bu June. Kendisi benim çocukluk arkadaşım. Ah beraber neler yaşadık neler!" sevgiyle June'a doğru onay almak istercesine döndü "Evet" dedi June cılız bir sesle "Çok şey yaşadık."

Sasha ile ilk tanıştıklarında ikisi de on dört yaşında göğüsleri yeni çıkmaya başlayan genç kızlardı. Bir çok ilki yaşarken beraberlerdi; ilk öpücük, ilk regl, ilk kalp kırıklığı ve hatta ilk sevişme. Sasha June'un eline bir kadeh tutuşturdu ve devam etti "Kendisi Roma'da yüksek lisans yapıyor buraya benim için geldi." dedi arkadaşına sıkıca sarıldı, Sasha'nın pahalı vanilya kokulu parfümünün kokusu June'un üzerine sinivermişti.

June bir anlığına aklından geçen düşüncelerden utandı, Sasha'nın böyle özel bir gününde yanında olmalıydı. Haklıydı, beraber çok şey yaşamışlardı, öğrenim hayatları beraber geçmişti, ergenliğin en sancılı döneminde birbirlerine ağlayacak bir omuz olmuşlardı. Benliklerini keşfederken de beraberlerdi, neyi sevip sevmediklerini zamanla öğrenmişlerdi ve zaman göstermişti ki yaş aldıkça artık hayata baktıkları pencereler birbirinden çok farklıydı. Sasha'nın dünyası daha eğlenceli, parlak, gürültülü ve heyecan doluydu ama June sahip olduğu sakinlikten ve sadelikten memnundu.

"Elbette geleceğim." dedi June gülümsemeye ve içindeki kaçma isteğini bastırmaya çalışarak.

                                                    ══════════════════


"Ee anlat bakalım?" dedi Sasha, yerdeki üç çift topuklu ayakkabı arasında seçim yapmaya çalışırken.

"Neyi anlatacağım?"

"Kalabalıktan özel olarak konuşamadık." dedi iç çekerek "İlgilenemedim seninle."

"İnan önemli değil, bu günün yıldızı sensin tabii ki de meşgul olacaksın."

Minnetle gülümsedi Sasha "Jamie ile yüz yüze ne zaman tanışacağım? Bu gün mü yoksa direkt düğün günü mü gelecek?"

Erkek arkadaş sözü June'un kalbine iğne gibi battı "Biz ayrıldık." dedi ve Sasha'nın neden diye sormasını beklemeden içindeki dipsiz kuyuda ne varsa anlatmaya başladı "Başlar da her şey çok güzeldi, Jamie... O gerçekten bir kadının isteyebileceği türden bir adamdı. En kötüsü de onun da bunun farkında olmasıydı." dedi yüzünde acı bir gülümseme belirip kayboldu "Onun için ben her açıdan yetersizdim en azından o bana böyle hissettiriyordu. Yine de ondan kopamıyordum çünkü onu sevdiğimi düşünüyordum ve çılgınlar gibi onun onayını almak istiyordum. Zamanla ilgisi daha da azalmaya, yıkıcı eleştirileri artmaya başladı. Benden gittikçe uzaklaştı, sevişmiyorduk bile! Ara tatilde benimle iletişimi tamamen kesti, ona ulaşmaya çalıştım ama bir süre mesajlarıma da aramalarıma da dönmedi. En sonunda günlerce ondan beklediğim mesaj geldiğinde yaşadığım o duyguyu anlatamam. Ayrılmak istediğini yazmıştı ve beraber yaşadığımız evden eşyalarımı almamı, anahtarı da ortak bir arkadaşımıza bırakmamı söylüyordu. Onun dilinde kibarca kovuyordu yani beni. Eşyalarımı topladım ve bir arkadaşıma bıraktım, buraya geleceğim için henüz yeni bir daire bakmaya fırsatım olmadı." dedi yanağından ılık bir göz yaşı dudaklarına doğru süzüldü. Sasha şaşkınlıkla anlatılanları sindirmeye çalışıyordu "Ben çok üzüldüm." dedi June'un omuzunu okşarken "Bana da hiçbir şey söylemedin. Tamam son zamanlarda pek konuşamadık ama... June ben çok üzgünüm ayrıldığınıza değil tabii, o piçin seni böyle hissettirmesine."

"Üzülmene gerek yok, olması gereken buydu ve hatta bunu ilk ben yapmalıydım." dedi derin bir iç çekti "Hem zaten ben mutluyum."

İçinden acı acı güldü June, mutluluk kelimesi bile üzüntüden uçuk çıkmış dudaklarına yakışmıyordu.

let me love you ❥ trent alexander-arnoldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin