02

112 5 2
                                    


June Laurent yalnızlığı severdi özellikle yoğun bir gün sonunda yatağında kıvrılıp gün boyunca içine işleyen gürültüyü sessizlikle değiş tokuş etmeyi çok severdi. Ama bazen bazı zamanlar yalnızlık o kadar da cazip gelmiyordu, ruhu beraber güleceği birini istiyordu. Gece bastırdığında teni dokunulmak istiyordu. Jamie ona bunların hiçbirini verememiş aksine ondan çok şey götürmüştü... Bunları düşünürken makyajını tamamladı, aynada gördüğü yansıma hoşuna gitti. Belki de uzun zaman sonra ilk defa kendini bu kadar güzel hissetti. Jamie'nin hayaletinin düşüncelerine girip kendini değersiz ve çirkin hissetmesine izin vermeyecekti, en azından bu gece. Parlak gri el çantasına telefonunu ve cüzdanını koyduktan sonra lüks otelin yemek salonuna doğru ilerledi. Sasha düğünden önce Rodrigo'nun yakın arkadaşlarıyla sade bir yemek yiyeceklerini söylemişti, June bahsi geçen bu yemeğin sade olacağından pek emin değildi, Sasha aşırılıkları severdi pazar günü olacak düğünü için kutlamalar pazartesiden başlamıştı. June, beyaz ve yeşilin tonlarıyla süslenmiş yemek salonuna girdi, büyük orkidelerle dizayn edilmiş masalarda tanıdık bir yüz aradı. Her şey ve herkes o kadar şık ve güzeldi ki kendini yetersiz hissetmekten alıkoyamadı. Düşünceleriyle savaşırken bir el omzunu kavradı, "Gel." dedi Sasha keyifle "Sen bizimle masada oturacaksın çünkü benim onur konuğumsun." Soğuk elleri June'un sırt dekoltesine değdiğinde ürperdi, Sasha sanki hala küçük kızlarmış gibi onu sırtından oturacakları masaya doğru itiyordu. Onlara ayrılan masaya geldiklerinde Sasha masanın etrafında oturan insanları tek tek June ile tanıştırmaya başladı, June genç kadınların çoğuyla sabah tanışmıştı ama aralarında ilk defa gördüğü insanlar vardı. "Rodrigo'yu biliyorsun zaten." dedi müstakbel kocasının dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. "Bu Breena, kendisi benim yardımcım. O olmasa ne yapardım bilmiyorum." June Sasha'nın bir yardımcısı olmasına şaşırmıştı, Sasha üniversitede okurken bir blog açmıştı, orada sağlıklı yaşam ve moda gibi konular hakkında yazıyordu. Blog daha sonra kazandığı büyük ilgiyle birlikte büyümüş, markalarla iş birlikleri yapmaya başlamış ve Sasha'nın geçimini sağlanmasına yarayacak kadar para kazanmasına sebep olmuştu. Rodrigo ile de beraber reklam yüzü oldukları bir marka çekiminde tanışmışlardı. Zengin ve köklü bir aileden gelen Rodrigo, Sasha'nın enerjisine hayran kalmıştı. İlişkileri önce yatak arkadaşlığı olarak başladı sonra ise Rodrigo Sasha'yı tanıdıkça ona aşık oldu. En azından Sasha herkese böyle anlatıyordu ama June Sasha'nın Rodrigo'yu etkilemek için neler yaptığını tahmin edebiliyordu. Sasha masada hararetle June'un anlayamadığı bir konuda tartışan üç genç adama döndü. ''Ricardo.'' dedi ''Rodrigo'nun erkek kardeşi, Real Madrid'de oynuyor.'' ''Ta kendisi.'' diye cevap verdi Ricardo kibirle. Sasha, Ricardo'nun yanında oturan genç adama döndü, adam belli aralıklarla masanın üzerinde duran telefonunu kontrol ediyordu. ''Jude. Ricardo'nun takımdan arkadaşı.'' Jude kafasını telefondan kaldırmadan ''Merhaba.'' dedi, masadaki her şeye ilgisizdi. Sasha masada yanı tek boş olan genç adama döndü ''Ve Trent.'' dedi Sasha, ''Rodrigo'nun baş sağdıçı kendisi.'' Trent ne Jude kadar ilgisiz ne de Ricardo kadar kibirliydi, el sıkışmak için elini uzattığında June onun ellerinin ne kadar büyük olduğunu düşündü. Kibarca elini uzattı, adamın elleri sıcacıktı. "Memnun oldum." dedi June gözleri istemsizce adamın iri kahverengi gözlerine kilitlenmşti. Gülümsedi Trent, belli belirsiz bir heyecan geçti June'un midesinden. "Oturmaz mısın?" dedi yanındaki sandalyeyi genç kadının oturması için yavaşça çekti, itaatkar bir tavırla ona sunulan yere oturdu. June'un yerine oturmasıyla Sasha'nın ilgisi giyiminden bile varlıklı olduğu belli olan kadına doğru kaymıştı ''Hemen geliyorum.'' dedi Sasha, June iyi biliyordu ki arkadaşı kısa zamanda dönmeyecekti. Rodrigo hariç, henüz yeni tanıştığı bir masa dolusu insanla oturmak June'da betimleyemediği bir sıkıntı yaratmıştı. Elini, kolunu nereye koyması gerektiğini bilmiyordu, her stresli zamanlarında olduğu gibi bacakları titremeye başladı. Yanında oturan Trent'in bunu fark etmemesini umdu. Düşüncelerini yanında oturan genç adamın ağır aksanlı sesi bozdu 'Ne içersin?'' diye sordu Trent, masadaki çeşitli içkileri işaret ederek.

let me love you ❥ trent alexander-arnoldHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin