1850, Mu Kıtası|Anastasia Petrov.
Bir günün ardından sonunda onu bulmuştuk. Amcamın eski eşi olan cadıyı. Kendisi eski bir Stewart cadısıydı ancak bir Petrov ile evlenmesi sonucunda aileden dışlanmıştı.
Safkan bir cadıydı.
Ve onun en güçlü yanı ölüm büyüsünü gözünü kırpmadan yapabiliyor olmasıydı.
Neden buraya saklandığını hiç anlamıyordum. O da cevap verecek gibi değildi. "Biz Petrov cadılarıyız." Dediğimizde yüzümüze boş boş bakmıştı. Oldukça yaşlı görünüyordu.
"Konuşmayacak galiba." Dedi Tatiana inceleyen gözlerle kadını süzerken.
"Bence de." Diye homurdandı Valeriya. "Boşuna geldik buraya kadar. Şuna baksana, aklî dengesi yerinde mi bilmiyoruz bile."
"Senden daha yerinde." Kadın dakikalar sonra başını kaldırıp konuştuğunda gözleri kısıldı. "Siz bir Petrov değilsiniz, beni kandırmaya çalışıyorsunuz. Kim olduğumu unutmuş gibisiniz ancak."
"Biz Petrov cadılarıyız," dedim. "Biraz genlerimizde oynanma oldu ama gücümüz de benliğimizde Petrovlara ait."
"Neden bir kurtadam gibi kokuyorsun öyleyse?" Gözleri bizi süzdü. "Ya da vampir."
"Dediğim gibi genlerimizle oynandı."
"Yani safkan değilsiniz." Derken tek kaşını kaldırdı.
"Değiliz." Dedim. "Yeni bir ırkın başlangıcıyız."
Söylediğimiz şey üzerine tiksinti duyuyormuş gibi yüzünü buruşturdu. "Bu diyarda cadılardan daha güçlü hiçbir ırk yoktur, kendi ırkınızı oluşturmak isteyerek sadece zarar veriyorsunuz. Bir Petrov cadısı olmanın altından kalkamamışsınız bile. İğrençsiniz. Hemen defolup gidiyorsunuz evimden."
"Mağarada yaşıyorsun be!" Dedi Valeriya. "Ne evi? İlk çağ insanlarından bir farkın yok! Gelmiş bir de güç diyor. Sen benim bedenimdeki gücün farkında mısın acaba? Dünya üzerinde hiçbir varlı—"
Valeriya'nın sözlerini kesen şey kadının bir bakışıyla onu duvara fırlatması oldu. Kız kardeşime zarar verdiği için ayaklanmıştım ki gözlerini bana çevirdi. Büyü yaptığı anda gözlerinin içi simsiyah olmuştu. Ben olduğum yerde kalırken kadının beyaz saçları yavaşça sarıya döndü, teni pürüzsüz bir hal aldı ve boyu uzadı. Öyle ki oldukça uzun bir boya sahipti artık. Küçümseyici bakışları beni daha da öfkelendirdi. "Sizler sanıyorsunuz ki gücün varlığı yeterli. Hayır, nasıl kontrol edeceğinizi bilmediğiniz güç bir gün sizin sonunuz bile olabilir."
"O zaman öğret."
"Ben safkan olmayan kimseye hiçbir şey öğretmem. Sizinle başlayan bir sürecin sonunda dünya üzerinde safkan güç neredeyse çok az olacak. Onlar ise en güçsüzler olarak görülecek. Anlamıyorsunuz, taklitler asla gücün temeline ulaşamaz."
"Keller erkeklerinden mi bahsediyorsun?"
"Petrovlar hariç herkesten bahsediyorum. Bünyesinde Petrov gücü barındırmayan hiçkimse, taklit ettiğinden ötesine geçemez." Ayağa kalktı. "Petrovlar ise artık sonunun gelmesi gereken bir ırktan öteye bir şey değil. Safkanlığa leke getiren, büyünün doğasını bozan herkes yok olmalı."
"Bize zarar veremezsin." Tılsımlıydık. En güçlü büyüler bile şu anda işe yaramazdı ve o bunu biliyordu.
"Elbette. O yüzden gidin. En azından tılsımın süresi bittiğinde bu kıtanın içerisinde olmadığınıza emin olun." Yavaşça ayaklandı ve tam karşımda durdu. "Çünkü buradan kurtulduğum anda sonunuz olmaya geleceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZ ADASI
Fantasiaİntikam mı yoksa aşk mı? Korkularınla yok olmak mı yoksa uğruna savaşabileceğin her şeyi koruyarak kazanmak mı? Bu bir Oyunbozan ve Oyunbazın hikayesi. Bu ikilemlerin hikayesi. Peki bu hikayenin kazananı kim? Ya da bir kazanan var mı? Kapak tasarım...