KANAYAN DİZ VE DE GİDEN İZ

5 2 0
                                    

1850, Giz Adası| Valeriya Petrov.

"Sen Valeriya Petrov'sun."

Bana böyle söylediğinde kalbim bir an duracak sandım. Öyle hızlanmıştı ki duraksadım. Başımı iki yana salladım. "Sarim, ben Valeriya değilim."

"O'sun!" Yutkundu. "Beni kullanmak istedin. Ailenin intikamı için—" gözlerini yumdu. Bunu kaldırabilecek gibi değildi. "Bana bu yüzden yaklaştın."

"Hayır!"

"Valeriya, bana yalan söyleme! Bunca zaman yaptığın zaten buydu. Dur artık, yalan söyleme!"

Ona benimde bir cadı olduğumu söylemek büyük aptallıktı. Onun ne kadar zeki ve gözlemci olduğunu unutmuştum. Beni affedecek miydi?

"Sarim," ona yaklaşıp elimi yüzüne yerleştirdim. "Seni kullanmak için hayatına girmedim."

"Ama sonra kullandın." Dediğinde yutkundum. O ise itiraz etmemi bekledi ama itiraz etmediğimde gözlerini yumdu.

"Anlatmama izin ver."

"Beni kırıp döken insanlarla çevrili etrafım. Ve ben hepinize rağmen hâlâ iyi olmak için çabalıyorum, gerçekten Valeriya, ne büyük aptallık!" Gözleri sözlerinden daha ağır konuşuyordu. Ellerimi tutup ittirdi. "Git buradan Valeriya. Bir de aptal gibi senden bir şeyler saklıyorum diye ben vicdan azabı çekiyordum."

"Sarim sen benim dostumsun! Benim kız kardeşlerimden ve senden başka kimim var? Yapma böyle, lütfen, izin ver açıklayayım kendimi." Sıkıca kolundan tuttuğumda geri çekilmek istedi ama bırakmadım. "Yalvarırım sana anlatmama izin ver."

"Sadece git buradan Valeriya, korkma ben senin gibi dostuma ihanet etmem, kimseye söylemeyeceğim kim olduğunu. Sadece kardeşlerini de al git buradan."

"Gidemem. Ailemin intikamını almadan gidemen, anlamıyorsun." Yutkundum. "Seninle gerçekten dost olmak için yaklaştım, kim olduğunu bile bilmiyordum. Bir Keller olduğunu bilmesem de yanında duracaktım, arkadaşın olacaktım. Senin bir Keller olman bende hiçbir değişikliğe sebep olmadı Sarim. Senin Keller olmanın bende bir avantajı vardı o da sayende Ramsey Keller'a yakın olmak, bu kadar. Ki bu bile planlanan bir şey değildi. Hiçbir planla hareket etmedim, en azından senin hakkında."

Artık ağlıyordum. Çünkü onun benden vazgeçmesini istemiyordum. Üstelik her şeyi böylesine elime yüzüme bulaştırmam da doğru değildi. Kaybetmek istemiyordum.

Ben kaybetmek için yetiştirilmemiştim...

"Neden bana duygusal bir şeyler hissediyor gibiydin o zaman? Neden benim için Anna'nın savurduğu Kılıç'ın önüne atladın?"

"Sana duygusal bir şeyler hissetmedim, sadece evin için girmek içindi o... Özür dilerim, Sarim. O Kılıç'ın önüne atladım çünkü gerçekten sana zarar vereceğini sandım. Bu hem senin zararına hem de bizim zararımıza olurdu. O kılıcın önüne tamamen içgüdüsel olarak atladım. Seni korumak içindi. Bana zarar veremeyeceğini bilmenin verdiği bir güvenle yapmıştım."

"Gözlerime dürüstmüşsün gibi bakma!" Dedi öfkeyle. "Sana inanmam için hâlâ oyun oynuyor—"

Bir anda elini tutup kalbime koydum. "Hisset, kalp atışlarımı hisset Sarim..." Gözlerimin en içine bakıyordu sanki. "Bak, bu kaybetme korkusu. Bir dostu kaybetmenin korkusu. Yalan yok, ihanet yok... Sen benim tek dostumsun. İkinci ailemsin."

"Yalan söylüyorsun." Dedi inanmak istemez gibi. Bana arkasını döndü ardından. Yüzünü sıvazladığında omuzlarım düştü. Bana inanmayacak, beni dinlemeyecekti...

"Söylemiyorum." Dedim yine bir umut. Yere oturup ağaca yasladım sırtımı. Gözyaşlarım benden izinsizce süzülmeye devam etti.

Sarim ise uzaklaşmaya.

GİZ ADASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin