Multimedya: Aden
Loya'dan
O adamdan korkuyordum. Baştan aşağı tuhaftı. Bana olan tutarsız davranışları vardı.
Şimdi ise arabayla bir evin önünde durmuştuk. "Evet küçük burası yaşayacağımız yer." Dedi. Şaşkınlıkla ona baktım.
"Ne?" Dedim anlamadığımı belli ederek. O ise sırıttı.
O an aklım başıma geldi. "Bir dakika sen beni kaçırdın ve ben bunu tamamen unuttum." Diyerek dehşet içinde ona baktım. Arabada olduğu kadar ayaklarına kapandım. "Lütfen bana bir şey yapma. Hiç kimseye söylemem. Nolur bırak beni."
Sırıtması solmuştu. "Seni bırakmayacağım küçük. İstesen de istemesen de. Bunu kabullen. Ayrıca kurallarıma ve söylediklerime uymak zorundasın. Uymazsan ceza vereceğim zaten." Dedi. Sanki Allah'ın her günü kaçırılıyorum. Tövbe tövbe ya.
"Lütfen bana bir şey yapma. Lütfen yapma. Bırak evime gideyim." Dedim. Başım hala eğikti. Çenemden tutup bağırarak, "Seni bırakmayacağım! Bunu o beynine sok!" Bırakmayacaktı. Artık emindim. Ama bu kaçmayacağım anlamına gelmezdi. En azından uzun bir süre buradaydım.
Başımla onayladım fakat gözyaşlarım yine akmaya başlamıştı. Çenemi sıkmaya başladı. Acıdan inlemeye başladım.
Neden bırakmıyordu beni? Ne istiyordu benden?
"Canımı acıtıyorsun." Dediğimde kendine yeni gelmiş gibi elini hızla çekmişti. "Kremi sür." İkiletmedim. "Bakıyorum da bir itirazınız yok." Dedi alayla. Ben ise önüme bakarak "Ne önemi var ki? Yine de yaptıracaksın." Dedim. Gözümden bir yaş daha damladı. Çenesini sıkıyordu.
"Benim karşımda ağlama dememiş miydim sana?!" Diye bağırdı. Yine sıçramıştım. Fakat dediğini yapıp başımı cama çevirdim. "Bana dön!" Diye bağırdı yine. "Ağlıyorum dönemem." Dedim. Camdaki yansımadan yüzüne bakıyordum. Gözlerinden kısa bir süre pişmanlık geçti. Ama sonra kendisini toparladı ve kolumdan tutup döndürdü. "Ağlama o zaman!" Diye bağırdı. Niye bu kadar çok bağırıyordu bu adam? "Ağlamama sen sebep oluyorsun zaten." Dedim sakin bir ses tonuyla. "Çok bağırıyorsun. Beni korkutuyorsun. Canımı yakıyorsun. Nasıl ağlamayayım?" Diye sordum.
"Güçlü kişiler ağlamaz Loya." Dedi ilk defa adımla seslenerek. "Ben güçlü değilim." Dedim. Ne kadar kabul etmek istemesem de bu bariz bir şeydi. "Ve bu yargı yanlış. Güçlü kişiler ağlar. Ama ben güçlü değilim orası doğru."
Sinirle soludu. "Çıkart kemerini. Ve kapıyı açıp kaçmaya çalışma." Dedi. Yapabilir miydim ki? Sanmıyorum.
Kemerimi çıkartıp onun da kemerini çıkartmasını beklemeye başladım. Kemeri sıkıştı. Fırsat fırsattır diyip yavaşça kapıyı açmaya çalıştım. Kilitliydi. Adam risk almıyordu. Farkedip etmediğini anlamak için ona doğru baktım. Tabi ki de anlamıştı. Bana ters bir bakış attı ve kemeriyle savaşmaya devam etti. "Bunun da bir cezası olacak küçük ve affı yok." Dedi. Yutkundum. Bu adam sadistte olabilirdi, narsistte. Daha bir çok şey olabilirdi ve ben umutsuzca ondan kaçmaya çalışıyordum. Acınası biriydim.
Gözlerim dolmaya başlamıştı.
Bir kırılma sesiyle küçük bir çığlık attım. Yanıma baktım. Kemeri kökünden koparmıştı. Sinir hastası adam!
Gözlerimi kırptığım için birkaç damla yaş daha düşmüştü. Ona baktığım için bunu farketmişti. "Yine neye ağlıyorsun küçük?" Diye sordu göz devirerek. "Ben acınası biriyim değil mi? Güçsüz, sulugöz, asosyal..." Dedim. Daha vardı ama dilim varmıyordu. Ona baktığımda sinirden boynundaki damarların belirginleştiğini gördüm. "Evet öylesin! Tam bir acizsin! Her şeye ağlayan içine kapanık bir baş belası küçük bir kızdan başka bir şey değilsin!" Diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya ve Küçüğü
Разное⚠️Klişe bir hikayedir. Eğlenmek amacıyla yazılmıştır.⚠️ Bir kızın hayatı ne kadar sürede mahvolabilir?