9

940 30 28
                                    

Pamir'den

Benden hoşlanıyordu! Benden! Adı Pamir olan benden! Hoşlanıyordu!

Yaklaşık yarım saattir bunu düşünüyordum. Loya benden hoşlanıyordu!

Konuşmamızdan sonra onu yatağına yatırmıştım. Arada uyanıp kusmuştu ama şuan uyuyordu.

Ayılmıştı aslında. Sadece uykusu gelmişti. Bende onu zorlamak istemiyordum.

Şimdi de şirkete gitmem gerekti çünkü bir firmayla anlaşacaktık. Önemliydi ve Loya da şaraptan arındığına göre gidebilirdim. Yüzümde aptal bir sırıtışla arabaya bindim. Korumalar bana hâlâ şaşkınlıkla bakıyordu. Onların bu haline güldükten sonra arabayı sürmeye başladım. Bir süre sonra şirkete ulaştım. Geriye şu firmayla anlaşmak kalıyordu. Gerindim ve toplantı odasına girdim.

"Evet, toplantıyı başlatabiliriz."

🏙️💍

Loya'dan

Uyandığımda akşam olmuştu bile. Yatakta kalkmamak için debelenirken alt kattan sesler geliyordu. Kim olduğunu anlayamamıştım. Aşağı inmeye korkuyordum.

Neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Pamir sabah erkenden çıkmış ve şirkete gitmişti. Bana not bırakmayı da unutmamıştı. Ben ise odaları karıştırmaya başlamıştım. En son hatırladığım ise elimdeki şarap bardağından şarap içerken 'Pamir bana ya kızarsa?' diye düşünmemdi.

Sonrasında nasıl oldu da yatağa girdiğimi hatırlamıyordum. Hislerim ise o sırada kötü bir şey olmadığını söylüyordu. Fakat şimdi hislerim birbirine girmişti. Anlayamıyordum. Bildiğim bir şey varsa, o da şimdi kötü bir şey olacağıydı.

Aşağı inmeyecektim. Hislerim yanılmazdı. Bu hayatta güvendiğim tek şey hislerimdi. İstisna gibi şeyler ise hiç yoktu. Etrafıma bakındım. Banyoya saklanabilirdim. Sessiz bir şekilde yataktan çıktım. Banyoya girdim ve saklanmaya başladım. Sesler gittikçe yaklaşıyordu. Korkuyla beklemeye başladım. Kendimi savunabileceğim bir eşya yoktu.

Kapı açıldı. Yabancı olmayan bir ses, "Hayır yani anlamıyorum. Madem gelip bakmamı istedin niye ortalıkta yoksun." Diye mırıldanıyordu. Sesinden tanımıştım. Bu Doğu'ydu. Elis'in sevgilisi olan Doğu. Nedense bir türlü sevemediğim Doğu. Onun burada ne işi vardı?

Benim olduğum tarafa geldi. Beni gördü. "Loya senin burada ne işin var?

Olduğum yerden çıkarak ona baktım. Nasıl açıklayacaktım ki? Bir dakika, neyi açıklayacaktım ki? Aklıma gelen planı eyleme dökmeliydim. Kararlılıkla Doğu'ya baktım. "Kaçırıldım. N'olur yardım et kaçayım. Lütfen, Elis için." Doğu şaşkınlıkla bana baktı. "Nasıl olacak o iş?" Diye sordu. Bakışlarımı yere çevirdim. "Bilmiyorum ama lütfen. Beni buradan uzak bir yere götür yeter." Dedim yalvararak. Bana baktı. Gözlerinde bir parıltı vardı. Haylazlık parıltısı. "Patronlarıma karşı çıkmayı hep çok sevmişimdir." Dedi. Anlamayarak ona baktım. Anlamadığımı görünce açıklamaya çalıştı, "Pamir Bey benim patronum. Onun şirketinde çalışıyorum. Ama seni niye kaçırmış anlamadım." Utandığım için bakışlarımı yine yere çevirdim. "Beni sevdiğini söyledi. Yani aşık olduğunu." Dedim. Ağzı şaşkınlıkla aralandı. "Seni buradan bir an önce çıkarmalıyım." Dedi.

Hızlı adımlarla girişe ilerledik. Eliyle geride durmamı işaret etti. Etrafı süzdükten sonra yine eliyle gel işareti yaptı. Sessiz adımlarla çıkışa ilerledik. Korumalar azalmıştı. Fakat hala etrafta dolaşıyorlardı. Doğu sayesinde arabaya kadar ulaştım. Bana baktı. "Bu şirketin bana verdiği araba. İçinde büyük ihtimal GPS var. Bunu kullanamayız." Dedi. Arabadan ve evden uzaklaşmaya başladık. "GPS'i bulup çıkartamaz mısın?" Diye sordum. Bana 'Gerçekten mi?' dercesine bir bakış attı. "Neden bununla uğraşayım ki?" Hâlâ ona bakıyordum.

Cebinden telefonunu çıkarttı. "Birkaç dakikalığına izin verir misin? Bir şeyleri ayarlamam gerek." Dedi. Başımla onayladım.

Benden uzaklaşıp telefonu kulağına dayadı. Yaklaşık iki dakika sonra geri döndü. "Bir taksi ayarladım. Birazdan burada olur." Dedi ve beklemeye başladık.

Çok geçmeden taksi önümüzde durdu. Hızla taksiye binip uzaklaştık.

Yaklaşık yarım saat sonra hala merkeze varamamıştık. Doğu şoföre baktı. Başıyla işaret verdi ve bana doğru döndü. "Loya ben burada iniyorum. Taksici seni götürecek." Dedi.

Benim ise sorularım vardı. "Nereye götürecek? Sen niye gidiyorsun?" Diye sorularımı sıraladım. Bana ürpertici bir şekilde baktı. "Ulaştığında görürsün Loya." Dedi ve tek kelime etmeden arabadan indi.

Arabada sadece şoför ve ben vardık. Koltuğa sindim. Beni nereye götürecekti? Şoför bana güven verici bir şekilde baktı. "Merak etme kızım, benden sana zarar gelmez. Ben sadece seni gitmen gereken yere götüreceğim." Dedi ve önüne döndü.

Her ne kadar adam tatlı görünse de birine güvenmek zordu. Özellikle de o kişi bir insansa...

Kaygılarımı bir kenara attım. Ben neredeydim bilmiyordum. Nereye gideceğimi de bilmiyordum. Akışına bırakmak her zaman daha iyiydi. Ayrıca içimde iyi bir his vardı. Kötü bir şeyin olmayacağını biliyordum.

Sadece birkaç dakika geçmesine rağmen araba durdu ve adam konuştu, "Binanın önündekiler seni karşılayacaklar kızım. Benim görevim bu kadardı." Dedi ve dikiz aynadaki bakışlarını bana doğru döndürdü. "Bol şanslar." Dedi. Sanki bana acıyormuş gibi bakıyordu.

Ama bunlar beni durdurmadı. Hislerim yanılmazdı. Binanın önüne geldiğimde burasının bir şirket ya da holding olabileceğini düşündüm. Derken bir adam bana doğru seslendi. "Loya Hanım! Bu taraftan." Diyerek eliyle yolu gösteriyordu.

Onu takip ettim. Danışmadaki kadına bir şeyler fısıldadıktan sonra bu sefer kadın beni yönlendirmeye başladı. Beni bir odanın önüne kadar getirdiler. "Bu odaya Loya Hanım." Diyerek eliyle odayı işaret etti. Kapı kolunu tuttum. Kadın hızlı adımlarla geldiğimiz yoldan geri gitti.

Kolu indirdim ve yavaşça kapıdan içeri girdim. Oda, pencereden giren ay ışığı sayesinde loş bir ışığa sahipti.

Etrafta gözlerimi gezdirmeye başladım. Masaya baktığımda arkasında sandalye olduğunu gördüm. Sandalye ise bana dönüktü. Sandalyede biri olduğunu anlayabiliyordum. "Kimsin?" Diye sordum.

Boğukça bir gülme sesi geldi. "Senin beyaz atlı prensinim. Sen de benim meleğimsin." Dedi rahatça.

Bu Pamir değildi. Pamir'in sesi böyle değildi. Bana 'küçük' diye hitap ederdi, 'meleğim' diye hitap etmezdi.

Korkudan geriye bir adım attım. Her an kaçıp gitmeye hazırdım.

Sandalyedeki adam ayağa kalktı. "Ben Salim, Salim Köse. Elimdesin. Seninle olan tek bir işim var."

830 kelime.
🏙️💍

Bir şey söyleyeceğim.

LÜTFEN BENİ YENİ BÖLÜMÜ YAZ VEYA AT DİYE DARLAMAYIN!

Hayır yani anlatmak istediğim şu; bana yeni bölüm ne zaman diye sorun ama yeni bölüm at diye darlamayın. İkisinin arasında fark var.

Ayrıca bölümleri geç atan tek yazar ben değilim. Mesela ben bir kurgu okuyorum, yeni bölüm göndermeyeli yaklaşık altı ay olacak.

Ve bunları saygı çerçevesi içinde yapmanızı tercih ederim.

Anlayışınız için şimdiden teşekkürler. Yeni bölümde görüşmek üzere.

Mafya ve Küçüğü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin