Loya'dan
Bir süre düşündükten sonra uykumun geldiğini anladım. Uyumak iyi bir fikirdi. Unutmak için uyumak. Üzülmemek için uyumak. Ağlamamak için uyumak. Uyumak güzeldi.
Biraz çekiniyordum fakat yapacak bir şey yoktu. Uykum vardı. Uyumazsam dönüşeceğim bir varlık vardı. O varlığın benimle hiçbir alakası yoktu. Uykusuz olduğum için sinirli ve çok düşünemeyen birine dönüşüyordum. Kesinlikle burada o varlığa dönüşmek istemezdim.
Ayağa kalkıp yatağa baktım. Gayet rahat bir yatak gibi duruyordu. Bakışlarımı üstümdekilere çevirdim. Tek kelimeyle hayır. Bu kıyafetlerle yatamazdım. Kuaförden çıktıktan sonra üzerimi değiştirmeden eve gitmiştim. Pamir ben eve geldikten bir süre sonra gelmişti. Toplasan en fazla yirmi beş dakika ederdi. Üzerimi o sürede değiştirememiştim.
Dolapta benim için giysiler olduğunu biliyordum. Ama gidip onları giysem, üstüne bir de yatağa yatsam resmen adama buraya alıştım demiş oluyordum. Geleli bir saat bile olmamıştı! Mutfağa gidip yemek yapsam ya da yesem, o daha beterdi. Odadan çıkamazdım. Geriye kalan tek seçenek; resim.
Daha önce resim çizdiğim masanın başına gittim. Çizimim yerinde yoktu. Alınmıştı. Önemli değildi.
Yine onu çizecektim. Çünkü onu düşünüyordum. Onu zihnimden uzaklaştırmanın tek yolu buydu. Bu sefer elime aldığım renk kırmızı olmuştu. Kapıda onu gördüğüm ilk anı çizdim. Başı eğikti. Gözleri gözükmüyordu. Gördüğüm an dehşete düşmüştüm. Kırmızı seçmemin nedeni de buydu.
Çizimime baktım. Güzeldi, hissettirdikleriyse kötüydü.
Bir daha asla böyle bir an yaşamak istemiyordum. Bu yüzden kaçamazdım işte. Ben duyguları zirvede yaşayan biriydim. Her ne kadar bu bana zarar veriyor olsa da, beni koruyordu. Başka bir artısı ise hislerimi daha kolay anlayabiliyordum. Bir konu veya bir kişi hakkında hislerim yanılmazdı. Bu hisler ise her zaman netti. Fakat Pamir'i ilk gördüğümde ne hissettiğimi anlayamamıştım. Ne hissettiğimi hala anlamamıştım.
Çizimim bitmişti ama bir şeyler eksikti. Köşeye ismimi ve imzamı yazarken göz kapaklarım kapanmaya başladı. O imzayı atmalıydım. Fakat masaya kapaklandım. Hoş bir karanlık beni içine aldı. Uykusuzdum ve düşünemiyordum. İçine memnuniyetle girdim. Uykusuzluğun acısını şimdi çıkartacaktım.
Pamir'den
Küçük tekrar buradaydı. Kaçacağını biliyordum. Sadece bu kadar erken beklemiyordum. Haberi ilk geldiğinde zaten biliyordum. Evde kamera vardı. Belli ki Loya bunun bilincinde değildi. Balkondan atlamıştı ve bunu ondan beklemezdim.
Bana resmen 'beni kovala' demişti. Demese bile onu buraya geri getirecektim. O benim yanıma aitti. O benim nefesimdi. Onsuz nefes bile bana haramdı, günahtı.
Ona söylediklerimden sonra odasından çıkmıştım. Asıl amacım bu değildi. Aslında yemek yiyeceğimizi söyleyecektim. Bunu söylemeyi unutmuştum.
Aklıma onunla yaptığımız kahvaltı geldi. Şapşalca sırıttım. Korktuğunu belli eden bakışlarla etrafa bakıyordu. Sırıtışım silindi. Korkuyordu. Benden, tepkilerimden, öfkemden. Korkuyordu. Her bağırışımda yerinden zıplıyordu resmen. Dokunuşlarımdan rahatsız oluyordu. İstemiyordu. Bana 'yapma' demişti. Yine de yapmıştım.
Ben onun kapısına geldiğimde yüzünde iki ifade vardı; şaşkınlık ve korku. Ben olmasaydım daha mutluydu. Benim yokluğum ona ilaçtı. Varlığım ise korku.
Fakat ondan uzak duramazdım. Aramızda hiçbir engel yoktu çünkü. Yapabiliyordum. Yapabiliyorsam duramıyordum. Ama o beni, gerçek beni gördüğünde de hayır derse, işte en büyük engel o olurdu. Karşı koyamayacağım tek güç olurdu. Ve ben, Dünya'nın en güçlü mafyası olan Pamir, küçük bir kıza yenilmiş olurdum.
Ama ben bunun olmaması için çok uğraşacaktım. Ona bakınca sakinleşiyordum. O gözlerini görünce, o sarı saçlara dokununca sakinleşiyordum. Ama şimdi o sarıların yerini kahverengi almıştı. Bunu düşününce sinirleniyordum. Benden böyle kaçabileceğini düşünmüştü. Yüzündeki her bir noktayı ezbere bilen benden böyle kaçmaya çalışmıştı. Benden kaçmaya çalışmıştı. Korktuğu için.
Odama girdim. Yanına şimdi gitmemeliydim. Şuan çok sinirliydim. O ise yan odadaydı. Bağıramazdım. Korkardı. Her şeyi bir anda batıramazdım. Odamdan çıktım.
Kendime özel bir oda yaptırmıştım. Sinir odası diye adlandırdığım bir odaydı. Ses yalıtımı vardı. Kapıyı kilitledim. Masanın üzerindeki sopayı aldım. Odanın ortasındaki cansız mankene hızla vurdum. Yetmemişti. Vurdukça sinirim azalıyordu. Bir yandan sinirle soluyordum.
Sonunda sakinleşmiştim. Mankene bir bakış attım. Param parçaydı. Umursamadım ve odanın kilidini açıp çıktım.
Loya'nın kapısının önüne gelip tıklattım. Ses gelmedi. Tekrar tıklattım fakat herhangi bir ses yoktu. Kapıyı açtım. İlk başta Loya'yı göremedim. Odaya biraz göz gezdirdiğimde masanın üzerinde uyumuş olduğunu gördüm.
Ona yaklaştım. Saçına dokundum fakat elimi hızla geri çektim. Bu lanet boya saçının dokusunu da bozmuştu. Onu yavaşça kucağıma alıp yatağa taşıdım. Battaniyeyi üzerine örttüm.
Masaya baktım. Yine beni çizmişti. Başım eğik kapının önündeydim. Loya hissettiklerini kağıda dönmüştü. Buradan anladığım kadarıyla hissettiği tek şey dehşetti.
Kağıdın köşesinde siyah kalemle atılmış bir imza ve yazılmış bir isim vardı. Sıla Loya Çimen.
Kağıdı özenle aldım.
İlk gördüğü an korktuğunu çiziminden anlamıştım. Peki ya sonrasında? Sonrasında hiç mi güzel hissetmedi? Ben ona aşk itirafı yaparken? Hissettiği tek şey şaşkınlık mıydı?
Loya'yı ilk gördüğüm anı düşündüm. İlk görüşte aşktı benimki. Onunla alakalı öğrendiğim her bilgiyle daha da aşık olmuştum.
2 yıl önce
Pamir, kız kardeşini okula bırakmaya gelmişti. On beş dakikadır kardeşinin içeri girmesini bekliyordu. Kardeşi Yaprak ise bahçedeki bir kızla sohbet ediyordu.
Pamir sıkılıp elindeki dosyalara baktı. Kardeşinin dün gece gittiği bardaki görüntüdeki insanların dosyasıydı. Yanlışlıkla arabadan inerken dosyaları da almıştı eline. Alışkanlıktı. Şirkete de böyle giriyordu.
O sırada koluna biri çarptı ve dosyalar yere saçıldı. Sinirle arkasını döndü. Pişmanlıkla duran bu tatlı yüzü görünce sakinleşti. Kız Pamir'e baktı. "Çok özür dilerim. Okula yetişmeye çalışıyordum." Dedi ve saatine baktı. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Saati yanlış görmüşüm." Yere saçılan dosyalara baktı. "Hemen toplarım." Dedi ve eğilip dosyaları bir araya topladı. Pamir'e topladığı dosyaları uzattı. "Tekrardan özür dilerim." Pamir'in bu kız karşısında dili tutulmuştu. Başıyla onaylamaktan başka bir şey yapamadı.
Karşısındaki kız çok küçüktü. O ise on sekiz yaşındaydı. Aralarındaki yaş farkı fazlaydı. Ama adam çoktan gönlünü kaptırmıştı. Silkelendi. Kızın kim olduğunu bile bilmiyordu. Kızı araştırmaktan bir zarar gelmezdi. Şirkete gidince onu araştırcaktı. Onu bulması uzun sürmezdi.
Hiçbir tesadüf senin kadar güzel değildi.
~Anonim886 kelime.
🏙💍Oy verdiniz mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya ve Küçüğü
Random⚠️Klişe bir hikayedir. Eğlenmek amacıyla yazılmıştır.⚠️ Bir kızın hayatı ne kadar sürede mahvolabilir?