Kendimi ve Jungwon'u bildiğim için fazla içmemiştim. Jungwon sarhoş olunca çok saçmalıyor ve ikimiz de sarhoş olursak pişman olacağımız şeyler yapmayalım diye asla kendimi kaybedene kadar içmem.
Parti bitmişti ve ben de diğerlerini gönderdim. Jungwon sızınca onu yatağına koyup ben de her geldiğimde kaldığım Jungwon'un odasındaki diğer yatağa uzandım. Biraz bugün olanları düşünüyordum, gözlerim kapanana kadar.
ℳ.
Jungwon'dan gelen aramayla elimdeki cips paketini bir kenara bıraktım ve koltuğa kendimi bırakarak telefonu açtım.
00.00
Efendim?
O kadar çok şey oldu ve kaçırdın ki anlatmassam patlayacağım artık bize gelsene
Ne zaman lan şimdi mi?
Aynen hemen şimdi çık gel
Geliyorum kapat
03.42
Arama sonlandırıldı.
Telefonu cebime atıp birkaç dakika uzaklıktaki eve yürümeye başladım. Vardığımda kapıyı çaldım ve beklemeye başladım. Kapı açıldığında Jungwon beni içeriye çekiştirmeye başladı. Salona geldiğinizde koltuğa oturduk ve heyecanla anlatmaya başladı.
"Bak az önce bana yazdı dün en son konuştuğumuzu hatırlıyorum sonra zaten iyice kendimi kaybettim o sırada biz biraz dışarı falan çıkmıştık sonra geri geldik de işte orada cüzdanımı unutmuşum o da daha sonra bana verir diye almış, onu almam için beni kafeye çağırdı yardım edicen"
"Sanki düğüne çağırıyor oğlum mal mısın giy eşofman t-shirt git"
Göz devirip konuştu. "Hee mal mısın yoksa taklit mi yapıyorsun? HAYATIMIN AŞKI BENİ BULUŞMAYA ÇAĞIRDI"
"Buluşmaya çağırmadı hayatım cüzdanını vericek sadece sakin ol"
Arkasındaki yastığı alıp bana vurmaya başladığında ufak bir kavgaya girdik. En sonunda elindeki yastığı aldım ve gülmeye devam ederken arkama koyup yerime tekrar yerleştim. Tam bu sırada telefonuna bir mesaj geldi. Baktığında olduğu yerde tepinmeye başladı. "Noldu, kimmiş o?"
Tahmin etmesi zor değildi aslında. "JAY YAZMIŞ HEMEN BAKİM Mİ YOKSA BİRAZ BEKLİYİM Mİ? " Bağırarak konuşmasının üzerine kafamı bıkmışçasına sağa sola salladım.
"Biraz geç cevap ver meşgul bir insan olduğunu düşüns- cevap versene mal mısın Won?"
Tekrardan göz devirdi ve telefona geri döndü.
"Lan Jake de geliyormuş biraz kafede takılıp daha sonra fakülteye ders çalışmaya gideceklermiş sen de gelsene"
Maeum'la ilgilenirken söylediği şeyle ona döndüm. "Ders çalışmaya mı?"
"Gerçi doğru sen ve ders çalışmak anyayla Konya gibi, neyse ben gelmez diyo-"
"Hayır gelicem"
Sorgular bir şekilde bana baktı. "Ders çalışmaya mı?"
Maeum'a tekrar döndüm ve cevap verdim. "Evet bu sene derste dinlediklerimle geçemem, son sene diye özellikle o çatlak programlamacı hayatta geçirmez beni"
"Peki öyle olsun bari, yazıyorum o zaman"
Kafamla onayladım.
ℳ.
İkimiz de hazırlanıp kafeye gitmiştik ve tam içeri girerken onları gördük. Jake, Jungwon'a gülerek el salladı. İkisi uzun süredir yakınlardı ve Jake'in ismini çok kez duymuştum ama ilk defa yılbaşında tanıştık. Yanlarına gittik ve Jungwon hemen cüzdanı alma bahanesiyle Jay'in yanına oturdu, ben de Jake'in yanına oturdum.
Siparişlerimizi verip bir şeyler içtik ve sohbet ettik. Daha sonra hesapları ödeyip fakültenin kütüphanesine geçtik. Jake çok çalışkandı ve gittiğimiz gibi o dersin kitaplarını açıp bir şeyler yazmaya başladı. Kafedeyken hiç bu kadar çalışkan olduğunu düşünmemiştim. Jay de Jungwon'la çalışmaya başlayınca tek kalmıştım ve dürüst olmam gerekirse, nasıl çalışacağımı bilmiyordum. Hiç ders çalışmazdım çünkü derslerde dinlediğim beni geçirmekte fazlasıyla yardımcı oluyordu zaten.
Biraz etrafa göz gezdirmeye başladım.
"Neye bakıyorsun?" Diye soran Jake'e döndüm.
"Dürüst olmalı mıyım?" Hafif bir gülümsemeyle kafasını yukarı aşağı salladı.
"Nasıl çalışmam gerektiğini bilmiyorum"
Gülerek cevap verdi. "Neden çalışmaya geldin peki, kalıyor musun?"
"Aslında hayır notlarım kötü sayılmaz, geçiyorum ama mühendislik istiyorum"
Üniversite hayalim bile yoktu aslında ama o anlık öyle söyleyivermiştim.
"Matematik çalıştırmamı ister misin?"
Bunu bekliyordum sanırım. "Çok iyi olur"
Daha yakınıma geldi ve önüme koyduğu kitaptan bir şeyler anlatmaya başladı. O an o konuyu zaten biliyor olmanın verdiği rahatlıkla dibimde oturan çocuğu izlemeye başladım. Siyah saçlarının açık ten rengine çok yakıştığını fark ettim. Daha sonra dudaklarına takıldı gözüm. İlk tanıştığımızda fark edemeyeceğim kadar fazla detay vardı yüzünde.
Ne yaptığımı fark edince biraz saçmaladığımı düşünüp konuya geri döndüm.