Jimin tanrının sonsuz büyüklükte gibi görünen yatağının içinde yatıyordu ve çırılçıplaktı. Suratında nedenini bile bilmediği bir sırıtış vardı. Sanki yanakları kendiliğinden gerilmiş ve ağzını kapatmasını imkansız kılıyordu."Uyandın mı?" tanrı odanın köşesindeki küvette ayaklandığında Jimin önceki günden beri gördüğü ama hala alışamadığı görüntüden gözlerini kaçırdı.
"Evet... efendim. Çok uyudum özür dilerim." yorganı burnuna kadar çekip tatlı gözleriyle esmer olana baktı.
"Bana artık adımla seslenebilirsin."
Jimin'in gözleri ardına kadar açıldı. "O-lur mu öyle şey efendim..."
"Efendim de deme, kendimi yaşlı hissediyorum. Taehyung de."
Sarışın olan dudaklarını birbirine bastırdı. İsim ağzından çıkmayı reddediyor, günah işlemek gibi geliyordu. Sanki dünden beri işlemiyormuş gibi. "Yapamam efendim."
"Emrime karşı mı geliyorsun?" Taehyung başını yana eğip küvetten dışarı bir adım attı. Buğday teninden sular süzülürken Jimin yutkundu ancak tanrı yürümeye devam edip dizlerini yatağa koydu. "Seni cezalandırmam gerekecek. Söylemek için son şansın."
Jimin dudaklarını ısırdı bu defa. Ses çıkmadığını gören tanrıysa tek hamleyle sarışının üzerindeki çarşafı çekip onu açıkta bıraktı. "Sen kaşındın. Gel buraya."
Esmer olan sarışının üzerine atladığında geç çığlık atıp elleriyle gözlerini kapattı. Taehyung'sa uzun parmaklarını gıdıklama cezası için kullanmaya başlamıştı.
"Ö-özür dilerim!" diye ağladı Jimin gıdıklanmanın verdiği kıkırtı ve nefes sesleri arasında.
"Adımı söyle." Taehyung anlık durup gencin bileklerini tuttu. Altındaki sarışın dağılmış haliyle bile dünyadaki en güzel şeydi. "Söylemezsen popona şaplağı yiyeceksin."
"B-ben..." tanrı onu kucağına almaya yeltenince Jimin ellerini göğsüne koydu. "T-taehyung."
Taehyung tekrar durdu. İsmi bu güzel dudaklara aitmişçesine doğal gelmişti bunu duymak. "Bundan sonra efendim demek yok."
"Tamam efe- Taehyung..."
"Aferin." tanrı altındaki çıplak bedene değen sertliğine bakan sarışını izledi. Arzuları asla dinmiyordu. "İstiyor musun?"
"Mm..." sarışın olan gözlerini kapattı tekrar. Kalçasındaki sızı dayanılmaz değildi ve tanrıyla bütünleşip sonsuza kadar onun bir parçasını içinde istiyordu.
"Sesli duyalım."
"Evet... Taehyung."
****
Jimin neden gitmek zorunda olduğunu bilmiyordu... evet gitmeliydi ailesi oradaydı. Kendisinin tapınağa karşı bir yemini de vardı... gerçi yemini bozulmuştu değil mi? Her halükarda bunlar tanrının umrunda olmazdı... o sadece Jimin'i yollamakta ısrar etmişti.
"Yeminimi bozduğum için... ne olacak?" diye sordu yüzündeki mutsuzluğu gizleyemeyerek.
"Kimse yeminini bozduğunu anlamayacak. Sadece söylememen lazım."
"Ama ya sorarlarsa?"
"Neden sorsunlar ki?" Taehyung kaşlarını çattı. "Sana dönüp bir anda Jimin biriyle yattın mı? diye mi soracaklar?"
"Bu zamana kadar neredeydim ne yaptım diye sorabilirler..."
"Benim yanımda olduğunu söyleyebilirsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Medusa
FantasyEfsanelerde çokça anlatılan yılan saçlı varlığın hikayesi... Jimin Tanrılar katında bile en değersiz halde yaratılmıştı. Bütün ailesinin içinde ölümlü olan sadece oydu Taehyung'un istediği gibi. dillere destan güzelliği ve ışıltısı ise bütün tanrı v...