Taehyung'un ilk amacı Jimin'i bulmaktı, Jungkook'la sonra ilgilenecekti. Yoongi'nin onu öldürmek için adam yolladığı belliydi... yoksa Jimin o kadar şovalyeyi nedensizce öldürecek bir çocuk değildi. Korkudan o mağaranın adresini vermesini sağlamak zor olmamıştı. Yoongi Jungkook'a bir zarar gelmemesi için Taehyung'un suyuna gitmesi gerektiğini biliyordu. Ancak bunun kocasını kurtaracağını sanıyorsa fena halde yanılıyordu. Gözünde canlandırdığı mağaranın önüne gelmesi birkaç saniye sürdü. Etraf kum ve taşlarla örtülüydü. Yakınlarda yerleşim yeri dahi yoktu. Okyanusun kıyısında çorak bir araziydi sadece.Yavaş adımlarla içeri ilerledi. İçerisi şaşırtıcı bir şekilde temizdi ve duvarlarda resimler vardı. Jimin'in kaybolduğu iki ayda çizilen resimler miydi bunlar?
"Kimsiniz?" Jimin'in kırılgan sesi mağaranın kıvrılan ucundan gelince Taehyung'un gözleri o tarafa döndü. Oluşturduğu ışık haznesini omzunun üzerine koyup hafif yürüdü. "Y-yaklaşmayın lütfen..." evet Taehyung Jimin'in sesini tanıyordu ancak bir terslik vardı. Ses tonu... sanki yanlıştı. "Korkuyorum..."
Taehyung kaşlarını çatıp bir iki yavaş adım daha attı. Medusa... şovalyeleri taşa dönüştüren. Ancak Jimin'in tanrısal güçleri yokken nasıl? Mağaranın tuvarlarına yapışık yılan derileri görünce yerinde kıpırdandı. Jimin yılanlardan çok korkardı.
Dönmek üzere olduğu kıvrımdan "Ah..." diye bir ses gelince dikkati tekrar o tarafa çekildi "...efendim, lütfen yaklaşmayın korkuyorum." neden bu kadar erotik konuşuyordu. Gelen kişinin kendisi olduğunu bildiğini sanmıyordu. "Kıyafetlerim hiç müsait durumda değil..." diye mırlamaya devam etti.
Taehyung daha fazla dayanamayıp hızlı üç adımda mağaranın girintisine döndüğünde üzerine atlayan bedenle sırt üstü yere düştü. Tıslarken başını kaldırıp bacaklarını tanrının gövdesi etrafında sıkmıştı. Taehyung suratına gelen tül parçasını çektiği sırada hayret dolu bir iç çekiş duyuldu. "Taehyung?"
"Ji-" Taehyung kumaştan kurtulabildiğinde Jimin'in elleriyle yüzünü kapatmış görüntüsüyle karşılaştı. Başında omuzlarından aşağı dökülen siyah bir kumaş vardı ve yüzünün yarısı örtülüydü ancak Taehyung'un saklanmak için bile çok dolgun olan dudaklarını tanımaması mümkün değildi. "Jimin? İyi misin güzelim?" Elini yüzüne uzatmaya çalıştığında Jimin kolunda hissettiği temasla tanrının kolunu pat diye itti ve oturduğu kucaktan kalkıp duvar kenarına sindi. Yüzünü de o tarafa çevirmişti. "Jimin?"
"Git burdan."
"Seni bunca zaman bulamadığım için üzgünüm ama görüm bir anda sana karşı kayboldu." Taehyung üstünü silkeleyerek doğruldu. "Böyle bir yerde tek başına kaldığın için özür dilerim aşkım."
Jimin'den bir hıçkırık duyuldu. Hafif hafif iç çekmeklerinddn ağlamamak için mücadele verdiğimi tanrı anlayabiliyordu.
"Jimin'im..." ona yaklaşıp sarılmaya çalıştığında tekrar itildi.
"Dokunma bana git." Taehyung etraftan gelen tıslama ve garip seslerden mağarada zehirli yılanlar olabileceğini düşünüyordu ve Jimin'i hemen burasa çıkarsa iyi olurdu.
"Gidelim." dedi onun elini tutarak. "Seni götürmeye geldim."
"Hayır! Ben gelmem!"
"Jimin-" sarışın olan kolunu tanrının tutuşundan kurtarıp tırnaklarını duvara geçirdi. Taehyung onun yarılmış parmak uçlarını ve kırık tırnaklarını şimdi fark ediyordu. "Aşkım ne yaptın sen böyle?" elini tutmaya çalıştığında savrulan küçük el suratına çarptı ve Jimin bir anlık telaşla arkasını dönecek oldu ancak kendini tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Medusa
FantasyEfsanelerde çokça anlatılan yılan saçlı varlığın hikayesi... Jimin Tanrılar katında bile en değersiz halde yaratılmıştı. Bütün ailesinin içinde ölümlü olan sadece oydu Taehyung'un istediği gibi. dillere destan güzelliği ve ışıltısı ise bütün tanrı v...