0.3

9 1 7
                                    

İşte size üçüncü bölüm!

Bu bölümde iki ana karakterimizin yavaştan yakınlaştığını görebileceksiniz. Bölüme Masalın beynine kazınmış olan düşünceleriyle başlıyoruz. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

İyi okumalar!

Ödevlerimi bitirmiş bir vaziyette büyük bir rahatlıkla yorganımın altına girdim. Telefonumdan saate baktığımda sabah bire yaklaştığını gördüm. Telefonumu bir kenara bırakıp sağ tarafıma döndüm. Aklımda bugünden bir soru kalmıştı. Ben neyde iyiydim? Ben fark etmiştim ki bir şeyde iyi değilseniz pek saygı göremezsiniz. Doğruydu. Sınıfta herkes sınıf birincisine saygı duymaz mıydı? Sınıf birincisi de saygıyı kendisine çekerdi. Bugün bahsettiğim filenin sultanları tüm ülke tarafından saygı görüyorlardı çünkü hak ediyorlardı. Hiç bir şey yapamayan biri ne tür bir nedenle saygı görsün ki zaten? Aslında hepimiz insan olduğumuz için hepimizin birbirimize saygı duyması gerekirdi fakat bu devir buna izin vermiyordu. Peki ben neyde iyiydim? Ya da iyi olduğum bir şey var mıydı? Aklıma özel bir şey gelmeyince sevdiğim şeyleri düşündüm. Bir şeyi seviyorsanız onda genellikle iyisinizdir veya sizi mutlu ediyordur. Peki ben ne seviyorum? Aklıma bir şey gelmeyince bir anda paniğe kapıldım. Hiçbir şey sevmeyen bir insan hayattan zevk alamazdı. Oysa ben gayette hayattan zevk alıyordum. Almıyor muydum yoksa? Sabah ne için uyanıyordum? Öncelikle namaz için sonra okul için. Namazı tabi ki de seviyordum fakat okula gelirsek... sevdiğim pek söylenemezdi. Dürüst olalım okul tam bir zaman kaybıydı. Eskiden ailelerimiz bizi okulu sevdirmek için ne derdi? 'Orda bir sürü arkadaş edinip oyunlar oynıcaksın.' Peki okulda arkadaşın olmadımı okul güzel miydi? Değildi ve bunu herkes biliyordu. Ben okulda arkadaşım olmasa da sevebileceğim şeyler yapıyordum. Mesela sıcak çikolata içmek, kitap okumak ve müzik dinlemek. Fakat okul bunun için bir yer değildi. Kısacası okulu sevemiyordum bana zevk vermiyordu. Hafta sonları ne yapıyordum? Pazar günleri ödevlerime yoğunlaşıyordum ve cumartesi günleri genelde kuzenlerimle küçük buluşmalar yapıyorduk. O buluşmalarda ise sohbet edip bir şeyler izliyorduk. Şimdi düşününce hayatım çok organize bir şekilde ilerliyordu. Böyle mi olması gerekiyordu? Ve şimdi düşününce hayatımda hiç değişik ve tatmin edici bir şey de yoktu. Artık düşünmekten sıkılmıştım ve uyuma vakti gelmişti.

Yatağı toplamak✅
Yüz yıkamak✅
Abdest almak✅
Namaz kılmak✅
Giyinmek✅
Diş fırçalamak✅
Saç toplamak✅
Okula gitmek✅

Otobüsten inmiş yine ve yine okul yolunu tutmuştum. Geldiğimde her zamanki gibi sıcak çikolatamı alıp sınıfa çıkmıştım. İçeri girdiğimde bir anda tüm kalabalığı aynı bir yerde toplanmış görünce şaşırmıştım. Kavga mı oldu acaba diye düşünürken sadece sakin sakin konuştuklarını görmüştüm. Mevzu derin olsa gerek. Yerime geçmiş eşyalarımı çıkarmıştım. Sıcak çikolatamı yudumlamaya başlarken konuşmalarına kulak misafiri olmuştum.

"Artık bu sınıfta bir tek Atatürkçüleri kabul ediyorum!"

"Yav bi git sanki bilmiyoruz bir sonraki derbide yine fenerlere karşı olacağını."

"Maç ayrı, dostluk ayrı kardeşim. Var ya şu anda iki takım da büyük saygıyı hak ediyor."

Arabistanda olması gereken fakat ertelenen fenerbahçe galatasaray derbisinden bahsediyorlardı. Hepimiz kabul edelim o maçın ertlenmesi maçı izlemekten daha keyif vermişti.

"Ama haklısın bir sonraki derbide siz fenerlileri yenicez!"

Tabii efendim tabi tabi. Çoğu kişi tepki verirken fenerbahçeli olduğunu bildiğim Çağan sözü almıştı. Fenerbahçeli olduğunu biliyordum çünkü okula formasıyla gelmişti.

Sen istedin diyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin