3.Bölüm

109 36 18
                                    

(Deniz Çevik)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Deniz Çevik)

~~~~

İnsan bazen ne yapacağını bilmediği o anlar varya, işte tam o noktadayım. Mesela şu anda ne yapacağımı bilmez bir şekilde yürüdüğüm gibi.

Deniz, Selin, Can ve Selim'le öylece ormanda yürüyorduk. Hepimizin yaşadıklarımıza anlam vermeye çalıştığına eminim. Sonuçta her gün bir anda her şeyin donup kaldığı zaman bayılıp, neresi olduğunu bilmediğimiz bir yerde uyanmıyorduk değil mi? Şahsen ben bunları her gün yaşamıyorum ama onları bilemem.

Peki, onların ne alaka olduğunuda düşünüyorum ama bir türlü anlam veremiyorum, neden biz?! Onlara güvenmiyorum ama onları ilk gördüğüm andan beri kalbimde tarifi olmayan bir sızı vardı.

Daha fazla sessizliğe katlanamadığım için konuştum;

"Daha ne kadar yürüyücez? Hayır, yolda yol değil ki yürüyelim her taraf taş ve ağaç! Şu an düşüp bir yerlerimi kırmamış olmamama mucize diyebiliriz." Sitemli bir sesle söylediklerime sadece 'of' çekmekle yetindiler. Tamam biraz fazla konuşuyor ve fazla sitem ediyor olabilirim ama benim yapımda bu yani.

Tam ağzımı açmış onlara bana 'of'lamanın hesabını sorucaktım ki Selin eliyle ağzımı kapattı ve hemen ardından konuştu;

"Melisa lütfen sus! Ve ayrıca ormandayız yani taş ve ağacın olması gayet normal değil mi?" Onunda bana olan sitemli sesine 'hıh'layıp onları arkamda bırakarak yürümeye daha doğrusu yürümeye çalışarak yoluma devam ettim, onlarda zaten arkamda geliyorlardı.

Ben yemek ve su bulabilme hayalleriyle yola devam ederken yakınlardan bir yerden kurt uğuldaması duydum. Yutkunup diğerlerine baktığımda Deniz hariç diğerlerinin de yutkunduğuna an be an şahit oldum. Deniz sol tarafımda olduğu için ve pek korkmuşa benzemediği için ona biraz daha yaklaştım. Selin'de sağ tarafımdan bana biraz daha yaklaştı ve kolumdan tuttu. Selim ve Can'a baktığımda ise ikisinin el ele tutuştuğunu gördüm.
Normal bir zamanda onlarla dalga geçebilirdim ama yakınlarımız da bir yerlerde her an bize saldırabilecek bir kurt veye kurt sürüsü varken bu pek mümkün değil. Bir saniye, KURT SÜRÜSÜ MÜ?

Kendi düşüncelerimden daha fazla korkup Deniz'e biraz daha yaklaştım. Kollarımız bir birine değiyordu ama fazla takmadım ve o korktuğum soruyu sordum;

"Sürü değillerdir değil mi? Öyleyse de siz onları oyalarsınız bende kaçıp size yardım getiririm, nasıl fikir?" Diye sorduğumda hepsi kınarcasına bana baktı.

"Yürüyün hadi burda biraz daha durursak gerçekten kurtlara yem olucaz." Dediğinde yürümeye başlamıştık ki adımlarımı korkudan dikkatsiz attığımdan dolayı yere düşüyodum ki Deniz'in kolunu tuttum ama bilin bakalım ne oldu? Deniz benim onu tutmama hazırlıksız yakalandığı için o'da üstüme düştü.

Ben o'na gözlerimi kırpıştırarak bakarken o şaşkınlıktan kocaman açılmış gözleriyle bana bakıyordu, yüzlerimizin yakınlığından bahsetmek bile istemiyordum çünkü adamın resmen nefesini hissediyordum.

Bir kaç saniye daha şaşkınlıkla bakıştıktan sonra Deniz kendine gelerek ellerini başımın iki yanına koyarak hemen üzerimden kalktı.

Bende hemen ayağa kalkarak yine önden yürümeye başladım. Ama o yeşil gözlerindeki derinlik insanı iç çektiricek dereceydi. Kafamı iki yana sallayarak bu düşüncemden hemen kurtuldum.

Korkudan hepimiz susmuş dikkatli adımlarla ilerliyorduk ki uğulduyarak tam karşımıza geçen kurtla hepimiz çığlık atmıştık.

O anki korkuyla yanı başımda duran Deniz'in arkasına ve geçip arkadan kollarını tutup sıkmaya başladım.

Daha sonra kurtun bize yavaş adımlarla yaklaşması Azrail'in nefesini ensemde hissetmeme sebep olmuştu.

~~~~

Bölüm nasıldı? Güzel miydi?

Düşünceleriniz nedir?

Bir daha ki bölümde görüşmek üzere (:

Çağ AltındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin