4.Bölüm

98 33 28
                                    

(Can Aksoy)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Can Aksoy)

~~~~

Yolun sonuna gelmiştik çünkü şu anda yavaş adımlarla bize doğru yaklaşan kurdun akşam yemeği olucaktık.

Bir gün zaten öleceğimi biliyordum ama ölümümün bir kurt tarafından olması yerine daha huzurlu ölüm isterdim. Mesela bir aile kurup onlarla birlikte yaşlanmak, vaktim gelincede ölmek isterdim ama bir kurt tarafından öldürülmek seçeneklerimin arasında yoktu kesinlikle.

Gerçi ölüm bu, ansızın gelir gider.

Deniz'in kollarını sıkarken aynı zamanda kafamı sırtına yaslamış gözlerimi sımsıkı yummuş bir haldeydim.

Ben öylece ölümü beklerken ormanda iki ateş sesi yankılandı. Ben, Selim ve Can çığlık atarken Deniz her ne kadar çığlık atmasada onun da korktuğu belliydi. Hızla kafamı Selin'e çevirdiğimde yerde bayılıp kaldığını gördüm.

Hızla Deniz'in kollarını bırakıp bir büyük adımda tekrar Deniz'in sağına geçtim. Üstün körü bir şekilde üçünede baktığımda onlara bişey olmadığını fark etmemle hemen Selin'in yanına çöktüm. Ellerimi Selin'in yanaklarına koymuşken o'nuda şöyle bir süzdüğümde o'nda da bişey olmadığını anladığımda kafamı hemen kurdun olduğu tarafa çevirdim. Ama görmeyi beklediğim şey kesinlikle yerde kanlar içinde yatan bir kurt beklemiyordum.

Ben şaşkınlıkla kurda bakarken görüş alanıma Selim girdi. Telaşla Selin'e bakıyordu. Selim eğilip beni itekliyerek Selin'in yanına çömeldi.

Can ve Deniz'e baktığımda onlarında bir yere baktığını gördüm. Onların bakışlarını takip ederek baktıkları yere baktığımdaysa elinde tüfekle bize doğru gelen bir kadın gördüm.

Biz kadına şaşkınlıkla bakarken kadın kurdun yanına kadar gidip durdu. Göz ucuyla kısa bir an kurda baktıktan sonra tekrar bize döndü. Bize şöyle bir süzdükten sonra konuştu;

"Siz kimsiniz? Nerden geliyorsunuz ayrıca ormanda korumasız bir halde ne işiniz var?" Kadın sorularını sıralarken biz hala şoku atlatabilmiş değildik.

Bir kaç saniye daha bakıştıktan sonra Deniz konuşmaya başladı, "Bizde birbirimizi tanımıyoruz yani sadece isimlerimizi biliyoruz, biz bayılmıştık uyandığımız da buradaydık." Deniz'in dedikleriyle bir an kaçırılmış olduğumuzu düşündüm ama bilincimi kaybetmeden önce yaşananlar aklıma gelince bu ihtimalden vazgeçtim.

Kadın tek kaşını kaldırarak şüpheyle bize bakmaya devam ettikten kısa bir süre sonra konuştu; "Yani şimdi birbirinizi tanımıyorsunuz ve uyandığınızda buradaydınız, doğrumu anlamışım?" Demesiyle hepimiz kafa salladık. Şu anda bir ton laf söylemem gerekirdi ama gözüm sürekli bir kadının elindeki tüfeğe birde yerde kanlar içinde yatan kurda kayıyordu.

Ama neyse ki sesim beni terk etmediği için her ne kadar korksamda konuştum, "Şey... Bize yardım eder misiniz? Yolumuzu kaybettik ve ne yapacağımızı bilmiyorum lütfen..." Daha adını bile bilmediğimiz birinden yardım istemek ne kadar doğru bilmiyorum sonuçta elinde ki tüfekle hepimizi yere sermesi iki dakikasını almaz ama başka şansımızda yoktu.

Kadının yüzündeki sert ifade silinip yerini daha yumuşak bir hâl aldı.

"Tabii ki de yardım ederim kim olduğunuzu bilmiyorum bu yüzden yardım etmezdim ama bu sefer güvenmeyi tercih ediyorum." Dediğinde yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. Ardından ekledi;

"Hadi gelin hava kararmak üzere hem acıkmışsınızdır." Dedi ama tam dudaklarımı aralamış konuşacakken yine konuştu, "Bu arada ben Sultan sizde kendinizi tanıdırsanız sevinirim." Dediğinde hepimiz teker teker adımızı döyledik;

"Deniz"

"Melisa"

"Selim"

"Can"

Bir tek Selin kendini tanıtamamıştı çünkü kendisi hâlâ baygındı bu yüzden elimle Selin'i göstererek "Selin" dedim. Benim ardımdan Can konuştu;

"Size Sultan Hanım mı demeliyiz yoksa Sultan Abla mı?" Diye sorunca 'gerçekten buna mı takıldın' bakışları attım ama o ise sadece omuz silkmekle yetindi.

"Bana Sultan Abla diyebilirsiniz." Dedi Sultan Abla gülümseyerek. Ardından da ekledi;

"Hadi sizde gelin gidelim akşamları soğuk oluyor," eliyle Selim'i göstererek tekrar konuştu "Delikanlı sende arkadaşın Selin'i taşı eve kadar eve gidince o'nada bir bakayım birşeyi var mı diye, zaten evde uzak değil." Dedi ve cevap beklemeden arkasını dönüp yürümeye başladı.

Selim Selin'i yavaşça kucağına alıp ayağa kalkarak yürümeye başladı bizde hemen arkasından yürümeye başladık.

Artık eve gidince Sultan Abla'dan telefon isteyip polisi filan ararım diye düşünerek yürümeye devam ettim.

~~~~

Uzun bir bölümdü umarım beyenmişsinizdir bir daha ki bölümde görüşmek üzere...

Çağ AltındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin