1. Ya Sonum Ya da Kurtuluşum

50 5 3
                                    

Herkes merhaba.
Hadi hikayeye başladığınız tarihi buraya bırakın.
Oldukça heyecanlıyım o yüzden kısa tutarak sizleri bölümle baş başa bırakıyorum.
Keyifli okumalar.

Umarım çok seversiniz.

Şarkı: Chord Overstreet - Hold On


Hiç, o an olmamanız gereken yerde durup, duymamanız gereken bir şeyi duydunuz mu?

Şu an tam da o anın içindeydim. Babam, platonik olarak sevdiğim adam hakkında öldürme emri veriyordu.

Gerçi bu, yıllar önceydi. Ravyn'ı en son hukuk fakültesinin bahçesinde görmemin üzerinden yedi yıl geçmişti.

Nefesimi tutarak başımı soğuk duvara bastırdım. Büyüklüğüyle göz korkutan koridor, küçüldükçe küçülüyor, üzerime baskı yapıyordu. Gözlerimi sıkıca yumdum. Bu doğru olamazdı. Babam bunu yapıyor olamazdı.

Babamın acımasız sesi, "Bu gece halledin," dedi. Kararının doğru olduğuna kendisini inandırmak için sesli bir şekilde düşünüyor gibiydi. "Ayak bağı olup duruyor."

Düşünmek için zamanım yoktu. Gözlerimi aralayıp bulanık görüşümü netleştirdim ve koşar adımlarla koridorda ilerledim. Ravyn'ın adresini biliyordum. Üniversiteden beri aynı evde yaşıyordu. Fakülteden arkadaşlarımla buluştuğumda, konu konuyu açınca öğrenmiştim. Masamdaki anahtarları hırsla alıp merdivenleri ikişer ikişer indim. Tam kapıya yöneldiğimde cüsseli, sert bir bedene çarptım. Afallayarak geri sendeledim. Babamın büyük elleri omzuma konarak dengemi korumamda yardımcı oldu.

"Biraz yemek yemelisin," dedi gülerek. Sanki az önce birinin ölüm emrini vermemiş gibi. "Dokunsam düşeceksin."

Arabamın anahtarlarını avucumun içerisinde sıktım. Hiçbir şey çaktırmamak için gülümsedim. "Abartma, baba. Son zamanlarda durmadan yiyorum. Bu hızda gidersem, mutfağa girişimi yasaklaman gerek."

Babam başını yana eğerken beni süzüyordu. Tedirgin bir şekilde durdum. "Nereye gidiyorsun bu saatte?"

Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Biraz dolaşmak istiyorum. Hava çok güzel."

Babam başını onaylarcasına salladı. "Çok gecikme."

Dudaklarım istemsiz bir şekilde kıvrıldı. İnandığı için mutlu olmuştum. "Olur, gecikmem." Parmak uçlarımda yükselip yanağına belli belirsiz bir öpücük kondurdum.

Arabaya binip kapıyı kapattım. Otoparktan çıktıktan sonra malikanenin, belli başlı yerlerine dizilmiş, görevlerini yapan adamlar dönüp arabama doğru baktı. Direksiyonu gergince sıktım. Sanki herkes Ravyn'ın evine gittiğimi biliyormuş gibi hissediyordum. Bu hiç hoş değildi. İki koruma kapıyı açtılar. Daha fazla dayanamayarak gaza yüklendim. Araba hoş bir sesle öne atıldı. Malikaneden iyice uzaklaştıktan sonra boynumu gergince ovarak trafik ışıklarında durdum.

Ravyn'ın ailesi ile benim ailem uzun zamandır düşmandı. Mafya dünyasının en büyük iki liderinden birisi babam, diğeri ise Ravyn'ın babası Albert'ti. Yıllarca birbirimize zararlar vermiştik. Canlar yakılmış, ortaklıklar yıkılmıştı. İki taraf dost olsaydı eğer dünya onların avucunda dönerdi ama nedense düşman olmaya devam ediyorlardı.

Amerika'dan döneli bir ay olmuşken, bulaştığım bu durum hiç hoşuma gitmemişti.

Ağaçlarla çevrili hoş bir sokağa girdiğimde yavaşladım. Sokak lambalarının altında yavaş yavaş ilerleyerek evini bulmaya çalıştım. Yol, denize açılıyordu. Açık camımdan içeri, dalga sesleri sızdı. Buraya sadece bir kez gelmiştim. Yedi yıl önce... Babam beni okuldan alıp zorla Amerika'ya göndermeden önce; Ravyn'ı görme umuduyla gelmiş, göremeden gitmek zorunda kalmıştım. Asfaltın üzerindeki kuş, arabanın farlarını görür görmez kanatlanarak uçtu. Boş bir alana park ettikten sonra arabamdan inip kolumdaki saate baktım. Adamların gelmesine... Aniden nefesimi tuttum. Hayır, zaman kalmamıştı. Sokakta hızla etrafıma bakındım. Hangi evdi? Hepsi tek katlı, birbirinin aynısı evlerdi. Armin ne demişti? Kapı, evet kapısının rengi diğerlerinden farklıydı.

İnci ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin