Bölüm 14 "YOĞUN BAKIM"

218 6 5
                                    

Etrafımda sesler vardı ama ben gözlerimi açamıyor ve bedenimi hissetmiyordum. "Sedye getirin" diyen birinin sesini duymuştum. Sanırım bu adam sağlık çalışanı olmalıydı. "Nabız alamıyorum. Nabzı çok zayıf atıyor." diyen bir kadındı. Ben buradayım bakın sizi duyuyorum. Ama lanet olsun gözlerim açılmıyor ve konuşamıyorum. Hareket dahi edemiyorum diye haykırmak istedim.

Şuan ne olduğunu bilmiyorum ama ambulans siren sesi çok yakınımdan geliyordu. Sanırım beni hastaneye kaldırıyorlardı. Sanki bir suyun altındaymışım gibi nefes alamıyordum. Ağzıma oksijen almam için hava veriyorlardı. "Lütfen dayan ölme." diyen bir adamın sesini duydum.

Gözümün önüne bir hayal geldi. Yemyeşil çimenlerin arasında beyazlar giymiş küçük bir oğlan çocuğu duruyordu. Onun yanına yüzünü seçemediğim yine beyaz elbise giymiş bir kadın geldi. Oğlan çocuğu önce kadına sonra bana bakıp el salladı. Minicik elini öpüp bana öpücük attı. "Bu senin oğlun." diyen kadına baktım. O an ağlamak istedim böyle hıçkıra hıçkıra ağlamak istedim.

Ama bu sefer gözümden mutluluk göz yaşları dökülecekti. "Hadi çabuk olun acele edin." diye bir ses duydum. Beni sedyede bir yere götürüyorlardı. Sedye tekerinin mermer zeminde bıraktığı ses beni çok rahatsız etmişti. Resmen o ses kulaklarımı tırmalıyordu. "Kan grubu ne hocam." "0 rh pozitif." "Çabuk ameliyathaneyi hazırlayın." "Hastanın dosyası burada." "Ailesiyle irtibata geçildi mi?" "Hastanın üzerinden hattı olmayan bir telefon çıktı." "Hemen ailesine haber verin." "Hocam hasta çok kan kaybediyor." diyen adam karnımdaki yaraya baskı uyguluyordu.

Beni soğuk bir yere sokmuşlardı. Sanırım burası ameliyathaneydi. Kıyafetlerimi kesip beni soymuş ve üzerime örtüler örtüp beni ameliyata hazırlamışlardı. Biri ağzıma maske takıp derin bir uykuya dalmamı sağlamıştı. Elimde kırmızı plastik bir top vardı. "Hadi baba topu at." diyen bir ufaklık yanıma gelmişti. Onun önünde diz çöktüm ve bana benzeyen saçlarını okşadım.

Yüzümdeki gülümsemeyle ona bakıp "Senin adın ne bakalım?" diye sordum. "Benim adım Kerem." dedi. Elimdeki topu ona verdim. "Hadi oynayalım." deyip ayağa kalktım. Çocuk yüzündeki sevinçle gözlerimin içine bakarak "Oley." dedi. Topu yere koydu ve ayağıyla topa vurup bana attı. Bende aynı şekilde ona topu attım. Bir kadın yanımıza gelmişti. Beyaz elbisesinin eteği rüzgarda uçuyordu. Kadın güneşi arkasına aldığı için onun yüzünü tam göremiyordum. "Berdan bak bu senin oğlun. Yakın zamanda dünyaya gelecek ona çok iyi bak." demişti.

Gözlerimi çocuğa çevirdim ama çocuk ortadan kaybolmuştu. Sonra kadının olduğu yere gözlerimi çevirdiğimde o da ortadan kaybolmuştu. Boğazımda bir şey hissettim. Boğazıma bir hortum takmışlardı ama bu beni çok rahatsız etmişti. Elimi kaldıracak gücü bulsam tutup ağzımdaki hortumu çıkarırdım. "Serum ve kanları kontrol edin" diye bir ses duyuldu. "Gencin ailesini daha bulamadınız mı?" "Hastane kayıtlarına baktık. Bir telefon numarası bulduk. Ailesi şuan yolda ve hastaneye geliyor." "Tamam buraya gelince beni görsünler." "Bir kaç saat sonra hastayı uyandırın."

Kulağımın yanında bir şey ötüp duruyordu. Göğüs bölgem de kablolar vardı. Yine gözlerimin önüne bir hayal geldi. Annem, babam, kardeşlerim ve ben bir evdeydik. O zamanlar okula gidiyorduk. Ben genel de okuldan kaçardım. Babam ağa olduğu için okulda itibarım çoktu ve babamla gurur duyardım. Sonra büyüdüm ve Havin'i istemeye gittik. Tabi annem onu istemeye pek sıcak bakmıyordu. Ama babam akrabamız olduğu için ayak diretiyordu.

Onun yüzünü hiç görmemiştim ve açıkcası gönlümde yoktu. Sonra düğün oldu. Benim genç odası oldu sana gelin odası. Ona evliliğimiz boyunca hiç iyi davranmadım. Onu hep bu evde fazlalık olarak gördüm. Ona sarılıp hiç yatmadım. Sadece sarhoş olduğum zaman ona sarılıp yatardım. Canım isteyince onunla birlikte olurdum. Bazen de onun canı isteyince benim yanıma gelirdi. Onun haricinde o yatak odasında iki yabancı gibiydik. Ama o hep beni sevmişti ve ne dersem yapıyordu.

TÖRE (MEFTUN AŞIK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin