5. Tüy: Hissizlik Hiç Sizlik Değil

111 17 44
                                    

Ulaşmak istediğin şeyin gözlerinin önündeyken uzak ve ulaşılmaz olması acının da ötesinde bir yerde.
_____________________________________

“Dördüncü tüyün anlamı ne?”

“İsteri...”

Gözlerini üzerimden ağır ağır Çilay’a kaydırdığında “Dün gece, başka bir ölümlüye olan biteni anlatırken gerçeği kabul ettin Derin.” dedi. “Acı içini son defa mı doldurdu sanki? İnsanın bir şeyi kendine itiraf edebilmesi, isteriyi özgür bırakmak için kullanılmış bir anahtardır.” Bakışlarının içinde şeytani bir parıldama görülürken gülümsedi.

“Ne?”

Çilay’ın gerçeği ve laneti öğrenmesine az kaldığını hissederek ona baktığımda afallamış görünüyordu.

“Ne oluyor? Hiçbir şey anlamıyorum.”

“İsmin... İsmini bir an unuttum.”

“Çilay.”

İsmini söylemesine rağmen Lanet, onu duymazdan geldiğinde dudakları yuvarlak şeklini aldı. “Her neyse, önemsiz. Önemli olan daha başka şeyler var... Gerçekten hissedilenler gibi.”

Çilay’a olan hislerimi söylemesinden korkarak engellemeye çalıştım. “Yapma, bir avuç inciri berbat edeceksin.”

“Gördüğün tüm incir ağaçları benim Derin, merak etme!”

“İncir ağacı mı?”

O, sevimsizce kahkaha atarken Çilay yüz ifadesinden anladığım kadarıyla ne anlatmak istediğini anlamaya çalışıyor, bir ona bir bana bakıyordu. “Derin’le konuşuyor gibi duruyorsunuz.”

“Zaten Derin’le konuşuyorum.”

İnsan formuna girmiş lanetim veya ölümlü ismiyle Barkın, gözlüklerini çıkardı. “Ben Derin’i duyabiliyorum.”

Çilay kollarını göğsünde kavuşturduğunda sinir bozukluğuyla güldü. Dişinin arasından söylenip “Hiç gülünç değil Barkın Bey.” dedi. “Gülünecek şey vardır, gülünmeyecek şey vardır.”

“Ah! Siz ölümlülerin aptallığı beni bazen yoruyor. Sorsanız, her şeyi en iyi siz biliyorsunuz.”

“Haddinizi giderek aşıyorsunuz, siz de bir ölümlü değilmişsiniz gibi.”

“Ölümlü mü? Hah! Benim kim olduğumu istersen Derin’e sorabilirsin.”

“Anlamıyorum... Ne dediğinizi, konuşmanın nereye vardığını anlamıyorum.” Benden bir açıklama beklemekte direterek sordu. “Derin, bir şey söyle bana. Ne diyor?”

Gözlerini kapatarak “Yani yaz...” diye düzeltti, o düşünceden kurtulmaya çalışarak açtı. “Durumu açıklamak zorundasın bir şekilde.”

Lanet, keyifle gülerek ellerini cebine soktuğunda iç geçirerek telefonumu açtım.

Çilay, şimdi sana söyleyeceklerimi sakince dinlemeni istiyorum.

“Dinliyorum.”

Öncelikle, karşında gördüğün gerçek bir insan değil.

“Ne?” Kafasını ekrandan kaldırıp kaşlarını çatarken ikimize de öfkeyle bakıyordu. “Siz benim aklımla alay mı ediyorsunuz? Derin, benden intikam almak içinse hiç gülmüyorum.”

Hayır, buna yemin edebilirim.

“Sen onun gerçek bir insan olmadığına inanıyor musun?”

Abisin Sönük YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin