Şarkılar:
Sufle, Teoman-Nasıl GüzelBu bölüm diğer bölümlere göre daha uzun:))
O an ki görmüş olduğum şey karşısında donmuş bir şekilde sadece onun yerde yatan bedenine bakıyordum.
Sultan abla, "Allah sizi kahretmesin." Diye bağırıp onun yanına çöktü ve yüzüne baktı.
"Sultan abla kaç kere uyardık. Yine aynı şey. Bu yediği kaçıncı dayak ?" Dedi içlerinden biri. Konuşan kişi Faruk diye seslendiği kişi olmalıydı.
Sultan abla yerde ondan gözlerini çekip Faruk denen adama sinirle bakıp, "Lan ben size demedim mi bundan sonra bana haber vereceksiniz ben halledeceğim diye !" Dedi bağırarak.
"Ama abla-"
Sultan abla aynı sinirle adamın konuşmasına izin vermeden, "Başlatma lan ablana ! Siktirin gidin lan içeriye, bizi yalnız bırakın." Diye bağırdı ve bakışlarını ona geri çevirdi.
Adamlar, Sultan ablanın dediğini ikiletmeyip içeriye geçtiler. İçeriye geçerken de hepsi bana dik dik bakıp kim olduğumu anlamaya çalıştı. Ben de onlara imrenmiş gözlerle bakıp geri önüme döndüm ve ben de yavaşça onun yanına çömeldim. O sırada Sultan abla da ona seslenip bilincinin açık olup olmadığını kontrol ediyordu.
Omuzundan sarsarak, "Demir, Demir beni duyuyor musun ?" Deyip cevap verene kadar tekrar ediyordu.
Birkaç tekrardan sonra mırıldandığını duyduk.
Sultan abla tekrar omuzundan sarstı, "Uyan hadi." Dedi ve etrafına bakarak bir şey aradı. Bulamayınca da bana dönüp konuşmaya başladı, "Su, su var mı Duru sen de ?" Dedi.
"Hayır ama bulurum." Deyip ayağa kalktım ve kapıya doğru adımlamaya başladım.
Sultan ablanın arkamdan seslenmesiyle durup ona kulak verdim.
"Kolonya da getir. Kuliste, ilk çekmecede."
Dediğini başımla onayladıktan sonra hemen içeriye girdim ve demin gördüğüm adamları koridorda görmezden gelerek, hızlıca kulisten su ve kolonya alıp geri döndüm.
"Getirdim." Deyip suyu ve kolonyayı Sultan ablaya uzattım. Suyu eline döküp yumuşak dokunuşlarla onun yüzünü ıslattı ve sonra da kolonyayı eline döküp koklattı.
Birkaç saniye sonra kendine geldi ve kapalı olan gözlerini açtı.
Sultan abla biraz daha kolonya koklattı. Sonra başını kaldırıp omuzuna yasladı ve biraz su içirdi.
O ise suyu içtikten sonra yüzünü ekşitti. Muhtemelen su, ağzındaki kanla karışmıştı.
Suyu içtikten sonra, "Vazgeçmeyeceğim." Dedi. İlk dediği şey bu olmuştu.
Ne demek istediğini anlayamamıştım.
Sultan abla onun söylediğine karşılık olarak,"Vazgeçeceksin, zorundasın." Dedi.
Bakışlarım ikisi arasında gidip geliyordu. Aralarında nasıl bir ilişki vardı ?
Ben bunları düşünürken, kapı açıldı ve bakışlarımız oraya döndü. Gelen kişi, adını demin öğrendiğim Asım'dı.
"Lan ben bıktım artık Sultan. Bu kaçıncı ! İnsanlar içeride sahneye çıkacak olan kızı bekliyor, siz burada doktorculuk oynuyorsunuz."
"Asım, başlatma şimdi sahneye de, doktora da. Geliyorum ben. Sahneyi yine devralacağım. Git söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ YABANCININ GÜNLÜĞÜ
RomansaDuru Ofelya Kara. Küçüklüğünde yaşadığı travmatik olaylar yüzünden, yedi senedir psikolojik destek alan bir kadın. Yirmi dört yaşında olmasına rağmen asla kendini o yaşta hissetmeyen ama öyle davranmak zorunda kalan bir kız. Çocukluğunu yaşayamadığı...