6. Bölüm: O

18 5 0
                                    

Şarkılar:
Canozan, Damla Eker-Kaçır Aklımı Yerinden


Eve gelmiştim, Mırmır'a mama koyup -kendisi benim biricik evladım olur. Evet, kendisi bir kedi ve kediler de birer evlattır.- salonda volta atıp duruyordum. Nasıl böyle bir aptallık yapabilirdim ki ?

 Nasıl böyle bir aptallık yapabilirdim ki ?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Annesinin balııı🍯😻 döslxöwlxlwlxm)

Koskoca üç gün ! Onunla tekrar koskoca bir üç gün sonra görüşebilecektim. Hem de perşembe günü kesin olarak randevusuna gelip gelmeyeceğini bile bilmeden. Onu üç gün boyunca bekleyecektim. Hiçbir şeyden haberim olmadan, ne yaptığını bilmeden...

Önceki günlerde onu sadece birkaç gün arayla haftada iki kere görüyordum ama bu sefer farklıydı. Aynı hisleri yine yaşıyordum ama bu sefer en yoğun şekilde hissediyordum bunu.

Aslında zaten o randevularına hiç aksatmadan gelirdi. Şimdi de gelirdi değil mi ? Bu kez de aksatma yapmadan gelirdi, öyle değil mi ? Gelirdi gelirdi.

Resmen kendi kendimi inandırmaya çalışıyordum !

İsim ve soyismi hariç onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Terapiden sonra eve mi gider yoksa dışarıda mı takılır bilmiyordum. Boş zamanlarında neler yaptığını bilmiyordum. İşe gitmeden önce veya gittikten sonra neler yapar onu da bilmiyordum. Onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Tek bildiğim şey her zaman aynı saatte hastanede olduğu ve benim onu üç gün sonra tekrar görebilecek olmamdı !

Gelirdi ya. Hem kendisi dedi perşembe günü görüşürüz diye. Gelmeyecekse neden böyle bir şey söylesin ki ? Beni kandırmıyordu değil mi ?

Of ! Bilmiyordum işte. Hem o kadar ciddi hem de o kadar dalgacı bir karaktere sahipti ki neyi ciddiyetle, neyi dalgayla söylediğini bile anlayamıyordum.

Bilgisayarıma gelen bir e-mail mesaj sesiyle olduğum yerde volta atarken irkilip düşüncelerimden ayrıldım ve koltukta duran bilgisayarımın başına gittim.

O esnada Mırmır'da her zaman yaptığı gibi cilveli bir şekilde mırıldanıp sırtını boynuma sürtüyordu. Çapkın kedim benim. O bile şu ana kadar onun telefon numarasını almış hatta- neyse...

E-mail Sadık beyden gelmişti. Üstüne bir de bununla uğraşmam gerekiyordu !

Yarın kesinlikle dosyayı masasında istediğini söylüyordu ve ben hala flaşı aramaya bile başlamamıştım.

Saat 18.40'tı. Belgeleri şimdi tekrar hazırlamaya kalksam sabaha anca biterdi. Ve zaten belgeyi de sabah istiyordu !

E-mail'e cevap verdikten sonra odama gidip bütün her yeri aramaya başladım.

Çekmeceden çoraplarımı bile çıkarıp içine baktım ama yok ! Flaş yoktu ve saat çoktan 19.20 olmuştu bile. Bir de bunun yüzünden zaman kaybetmiştim !

İKİ YABANCININ GÜNLÜĞÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin