Bölüm 3: Baskın

0 0 0
                                    

  Rahatsızca yatakta oflayarak diğer tarafa döndüm. Gece perdeyi kapatmayı unuttuğum için tüm ışık odaya dolmuştu. Küfür ede ede perdeyi kapatmak için kalktığımda telefonuma gelen mesajla ekranı aydınlanmıştı. Gözlerimi avuşturarak telefonu elime aldığımda bilmediğim bir numaradan gelmiş olan mesaja tıklayıp okudum.

Konum gönderildi
"Adresi ve saati biliyorsun,bekliyorum."

Mesaja görüldü atıp profil resmine tıkladım ve bir süre inceledim. Konuşurken söyledikleri aklıma gelmişti:
"Birce Karadağ benimle çalışmalısın çünkü çok güzelsin."
Saçma sapan düşünmeyi bırakarak telefonu kenara fırlattım ve uykum dağıldığı için lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynadaki görüntüme baktığımda korkmuştum dün yatarken makyajımı çıkartmadığım için pandaya dönmüştüm,gözümün etrafı simsiyah olmuştu. Raftan bir pamuk ve makyaj temizleme suyu alıp pamuğa döktüm,gözüme bastırarak tüm makyajı çıkarttım. Saçlarımda birbirine girdiği için tarağımı alıp güzelce taradım ve saç yağımdan sürüp şekil verdim. Banyodan çıkıp kahvaltı için mutfağa indiğimde masanın salonda hazır olduğunu söyleyen çalışana bir tabak hazırlayıp bahçeye getirmesini rica etmiştim.
Bahçedeki kamelyaya gidip oturdum. Hava düne nazaran daha serindi ve ufak bir rüzgar vardı. Tabağımı getiren çalışana teşekkür edip kahvaltımı yapmaya başladım. Musayı aramak için telefonumu cebimden çıkarıp aradım.Uyandığımda genelde arar sorardım,bilmem gereken şeyler var mı teyit ederdim yani geceden itibaren bir şey oldu mu falan öğrenirdim klasik güne başlama raporu da denilebilirdi buna.

"Alo"

"Alo buyrun Birce Hanım."

"Ne var ne yok?"

"Ben dün biraz araştırdım bu ortaklık işine dair bir şeyler öğrendim sen gelince konuşalım istersen."

"Tamam ben hazırlanıp çıkıyorum ofiste buluşalım."
Telefonu kapatıp tabağımdaki son lokmaları ağzıma atıp odama çıktım. Duş alıp vakit kaybetmek istemediğim için saçlarımı kurtarıcı modeli olan sıkı topuz yaptım. Carmen yaka salaş bir kazak giyip altına siyah renkte dar bir kot giydim. Ayağıma da siyah topuklu çizmelerimi giyerek üzerime siyah uzun kabanımı alacaktım. Hafif bir göz makyajı yapıp kırmızı bir ruj sürüp işimi bitirdim ve çantamı da alıp çıktım. Her seferinde gün içinde ne yaşayabileceğim,ölümden mi döneceğim,silahlı çatışmaya mı gireceğim,adam mı döveceğim belli olmasa da süsümden ve topuklularımdan ödün vermiyordum.Kendi kendime gülerek arabaya atladım.Kimseye görünmeden çıktığım içinde ayrıca mutluydum çünkü sorgularla uğraşacak vaktim yoktu. Gazı kökleyip ofisimin olduğu yere gittim öyle ofis kelimesinin çağrıştırdığı gibi büyük ihtişamlı bir yer değildi,plan projeleri yaptığımız, oturup sorunları konuştuğumuz,kişileri araştırdığımız bir daireydi. Sadece gizlilik amacıyla burayı kullanıyorduk. Musa ve ben dışında kimse bilmiyordu burayı.Arabayı yolun üstüne bırakıp indim kapıdaki korumama selam vererek parketmesi için anahtarı fırlattım.
Görünüşe göre Musa çoktan gelmişti,kapıyı tıklattım ve açınca içeri girdim. Tahmin ettiğim gibi klasik çayını demlemiş bardağınada doldurmuş içiyordu. Ben çayı sevmediğim için kendine çay bana da kahve yapardı masa da kahve bardağımda duruyordu yapmak için beni beklemişti.Geldiğimi görünce ayaklandı.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum Musa meraklandırdın beni hemen geldim dökül."

"Kahveni yapayım hemen anlatacağım."

"Bu arada burayı bilmiyordur değil mi o Ferhat denilenin soktuğu it."

UYUMSUZLUĞUN UYUMU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin