hello! uzun zaman oldu biliyorum, bende çoooooook özlemişim ,) bölüm sonunda evimi basmayacaksanız sizi şöyle alayımmm, iyi okumalarrr dilerimmm<333
(oy ve yorum unutmayın, tüm enerjim sizsiniz)
💐
Kar beyazı kan kırmızısına karıştı, kaburgalarının arasındaki çiçeklerin ruhları kan kırmızısına saklandı. Unuttun mu? Kurşun çiçeklere değil senin göğüs kafesine sıkıldı.
"Evran Yaman Bozkır içeride değil." Cümle zihnimin duvarlarında yankılandığında tek söyleyebildiğim, "Nasıl yani?" oldu. Emir, "Bilmiyorum ama sen sakin ol, tamam mı?" dediğinde bakışlarım etrafta gezindi. Herhangi bir olumsuzluk yoktu. Evran buradan biz gelmeden önce çıkmıştı, ya da çıkarılmıştı. Hangisi olmuştu bilmiyordum ama çok fena boka batmıştık ve ben bu adamı deli gibi merak ediyordum. Sebebini ise asla bilmiyordum.
Telsizden hışırtı geldi. "Biz ne zaman gideceğiz?" diye sordu Cihangir. "Karımla vakit geçirmek istiyorum."
"İyice hanımcı bir şey oldun sen ha," dedi Emir burnundan gelen bir sesle gülerek. "Dışarı çıkarken de izin alıyor musun bari?"
"Yoo," dedi Cihangir telaşlı bir sesle. "Yok öyle bir şey, konunun hanımcılıkla alakası ne?"
"Konunun Behlül'le alakası ne Matmazel? Bihter neyi açıklayacak Firdevs hanım?" dedi Emir sesini incelterek Cihangir'le alay etmek için. Bense onlara şuan pek odaklanamıyordum. Emir ve Asır gerekli kontrolleri yapıyorlardı. Beril ve ben ters giden bir şey göremiyorduk ama gözden kaçan bir şeyler olmalıydı.
Askerler içerideki cesetler için gelen ambulanslara cesetlerin taşınmasını sağlarken Asır tek tek tüm odaları kontrol etmişti. Birkaç kişi de çevrede gezinmişti ve gerçekten kimse yoktu. İçimdeki korku artık bana cehennemi yaşatacak cinstendi. Neredeydi bu adam? Ambulanslar bulunduğumuz yerden ayrıldığında arabaya bindik teker teker. İçimdeki kasvet büyümüştü ve beni de ele geçirmek üzereydi. Arabada yoğun bir sessizlik vardı yol boyunca. Yanımda oturan Emir beni kendini çekti ve başımı göğüs kafesine yasladı. Gözlerimi kapattığımda içimden geçen tek şey, Evran Yaman Bozkır'ın iyi olmasıydı.
Birinin kollarında taşındığımı hissedebiliyordum. Uykusu ağır olan biri değildim. Gözlerimi hafifçe araladığımda Civan'ın güçlü kollarının arasında olduğumu gördüm. "Şşt," dedi hemen arkasından gelen Emir. Odama girmiştik, yatağımı düzelttiğini düşündüğüm sırada, "Uyu ufaklık. Yarın güzel bir gün olacak. İyi geceler, seni çok seviyoruz." Gözlerimi tekrar kapattığımda Civan beni yatağıma bıraktı ve üstümü örttüler. Birkaç dakika sonra ise lambayı kapatıp, odadan çıktılar.
Göz kapaklarım kapanır kapanmaz kendimi bir cehennem ateşine düşmüş hissediyordum ama öyle yorgundum ki bilincim yavaş yavaş bedenimden sıyrıldı ve ben dakikalar sonra tekrar uykuya gömüldüm.
💐
Elvan, okuldan çıkar çıkmaz hızlı adımlarla evine yürümeye başladı. Lisenin son senesiydi. Okuldaki en güzel kızlardan biriydi ve bu durum yüzünden her gün bir tane aşk mektubu alıyordu neredeyse. Bir ilişkisi olsun istiyordu. Sevildiğini hissetmek, eğlenmek istiyordu. Ama garip bir şekilde, ona aşk mektubu yazan her erkek ertesi gün yanına gelip ona arkadaşı olduğunu, daha ilerisi olamayacağını söyleyip gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ BÖCEĞİ AĞIDI
Teen Fiction- kadın asker, erkek doktor kurgusudur- "Karanlığın içinden beni çekip çıkaran bir ateş böceğiydin. Geldin, ışığını bulaştırdın ve gittin. Göğüs kafesimdeki sızının şifası sendin. Sevgilim, çok gözyaşı döktüm uğruna ama, ışığınla ruhumun yangınına s...