5. BEGONVİL GİDİŞLERİ

102 14 34
                                    

herkese merhabalaaaaaar!! uzun zaman oldu ,) sizi çok özledim ve kısa bi bölümle döndüm diyelimmm<3

bu bölümü sevgili e'ye ithaf ediyorum, seni çok, daima, herkesten fazla...

                                                                   💐

                                             5. BEGONVİL GİDİŞLERİ

Bir begonvil doğsaydı kırıklarımın üzerinde, her sulandığında kırıklarım acısaydı, her acımda birini hatırlasaydım, bir kış güneşi gibi gelip geçici duyguların sızısına, 'çiçeğim soldu' der geçerdim. Ama orada bir begonvil çiçeği yok, bir iz, bir yara var. O iz, çocukluğumun izi. Oraya ekilmedi bir begonvil çiçeği, herkesin gidişi işlendi. Sen söyle, kehribar gözlü çocuk.

Sen söyle.

Gidişin begonvil gidişi mi? Yoksa kış güneşi gibi aldandım mı geçmişimize?

Göğüs kafesimi terk mi ettin, kehribar gözlü çocuk?

Begonvil gidişleri, sanki tekrar yeşerecekmiş gibi bir umutla ama sanki ölümmüş gibi bir acıyla.

Önümdeki dosyadan başımı kaldırmadan kenardaki saate göz attım. Askeriyede, Emir'in odasındaydım. Masasında saatlerdir Yaman'ı kurtarma planı yapıyordum. Koridorda gördüğüm o kan damlası Evran Yaman'a ait değildi, bu benim için apaçık bir tehditti. Asır ve Timur tüm kameraları kontrol etmişti ama herhangi bir olumsuzluğa rastlamamışlardı. Stetoskop basit bir stetoskoptu, Yaman'ınki farklıydı. Ona ait bir şeyi bana getirmemişlerdi. Gözümü korkutmaya çalışıyorlardı ama bu mümkün değildi.

Yaman'ın telefon sinyalinin yakınlarında bir kulübe vardı. Sivil bir ekiple kulübeye ulaşmış, kameralar, kablolar yerleştirmiştik. Böylece teröristlerin telefon, telsiz sinyallerine erişebilmiştik. Bu geceyi o kulübede geçireceklerdi, bu gece oraya sızacak, hem Yaman'ı kurtaracak, hem de onları etkisiz hale getirecektik.

Kafamdaki planı topladığıma emin olduktan sonra sırtımı dikleştirdim ve eğilmekten ağrımış olan sırtıma yüzümü buruşturdum. O sırada odanın kapısı açıldı, bakışlarımı oraya çevirdiğimde Emir ve Cihangir'i gördüm. Emir'in elinde bir meyve tabağı vardı. "Elvo," dedi Cihangir ağzındaki sakızı çiğnerken içeri girdiğinde. "Beynin sulanmadı mı kızım artık senin?" Peşinden içeri giren Emir, meyve tabağını masaya bıraktı ve Cihangir'e bir tane geçirdi. "Kız senin gibi salak mı sikik herif?" Cihangir olayı abartarak bayılma numarası yaparken Emir onu umursamadan döndü ve meyve tabağındaki soyduğu mandalinalardan birini bana doğru uzatıp ağzımdan içeri tıktı. Çiğnememe müsaade bile etmeden ikinciyi de tıktığında, "Yovoş yovoş," dedim ağzımdakilerden konuşamayarak. Güldü. Kulağını bana yaklaştırarak, "Anlamadım ufaklık?" diye sordu.

Ağzımdakileri en sonunda yutabildiğimde, "Sensin ufaklık," dedim kollarımı önümde bağlayarak. O sırada Cihangir, Emir 'in arkasından geçmiş tabaktaki meyveleri yemekle meşguldü. Bunu fark eden Emir ona döndü ve başını kolunun altına sıkıştırdı. İkisi de o kadar uzundu ki, karşımda iki dev boğuşuyormuş gibi hissediyordum şuan. "Lan sikko sikko hareketler yapmasana, kıza getirdim ben meyveyi değil mi? Niye sen yiyorsun?" Cihangir kedi bakışı attığında büyük bir kahkaha attım ve Emir'in ağzına meyve tıkıştırdım. Emir neye uğradığını şaşırırken Cihangir'i kolunun altından çekip kurtardım. Emir ağzındakileri yuttu ve bir bana bir Cihangir'e baktı. Ardından bana doğru bir adım attı. Korkuyla geriledim çünkü neler olacağını biliyordum.

Korktuğum gibi de oldu. Beni yakaladı ve gıdıklamaya başladı. "E-Emir, y- ya ta tamam ya!" Gülmekten konuşamayacak hale geldiğimde Cihangir Emir'in omuzunu ısırdı beni kurtarmak için. Emir hafife alınacak biri olmadığından, bir eliyle beni gıdıklarken diğer eliyle Cihangir'i yakaladı. Kısa bir boşluktan yararlanıp elinden kurtuldum ve odadaki çift kişilik kahverengi deri koltuğa oturdum. Onlar bir süre daha boğuşmaya devam etti, en sonunda Cihangir, Ayperi'nin yanına gitmek için 'karım bekliyor!' diyerek yanımızdan ayrıldı. Emir yanıma oturdu ve beni kolunun altına çekti.

"Şu yavşak Yaman," dedi dolu dolu 'yavşak' diyerek. "Seni çok üzüyor, döveyim mi ya?" Ona ters bir bakış attığımda huysuzca kaşlarını çattı ve saçlarımdan öptü. "Eski enerjini göremiyorum, kız kardeşim önümde eriyip gidiyormuş gibi hissediyorum."

"Kız kardeşin sensiz hiç bir yere gitmez, gitmeyecek," dedim uzanıp burnunu sıktığımda. "Sadece, yorgunum ama toparlarım biliyorsun."

"Toparlarım değil, toparlarız güzelim," dedi. "Ne olursa olsun, kim araya girerse girsin, biz seninle daima kalırız ve birlikte toparlarız." Kollarımı ona sardığımda bana iyice sarıldı ve ben yine kendimi evimde hissettim.

                                                                                          💐

Üstümdeki kamuflaj montunun fermuarını çekip düğmelerini kapattım. Kollarımın arasındaki tüfeği daha sıkı kavradım. Yüzümde maske vardı. Ayağımdaki ağır postallar yürüyüşümün güçleşmesine sebep oluyordu. Askeriyenin koridorundaki aynaya son kez baktım ve arkamdaki ekibe döndüm.

Beril ve ben keskin nişancıydık, kulübenin yanındaki çalıların arkasında gizlenecektik. Bu yüzden maskeliydik, elimizde son model tüfekler vardı. Cihangir bizi araçtan dinleyecekti. Yanında destek ekip ve silah bulunuyordu. Emir ve Asır içeri girecek askerlere komut vermek için evin etrafında olacaklardı. Ayperi, Timur ve Civan askeriyeden operasyonu takip edeceklerdi.

Araba hazırdı. Askeriyenin arka kapısına dizildiğimizde, "Her şeye hazırlıklı olun," dedi Asır Timur'a. "Ekibe ihtiyacımız olabilir."

"Emredersiniz komutanım, Allah yardımcınız olsun." Hepimiz sırayla büyük, siyah minibüse bindik ve araç çalıştı. Yola çıktığımızda çok gergindim, buradan birine bir şey olursa kendimi asla affetmeyecektim. Yaman'a bir şey olursa, kendimi yine affetmeyecektim. Bunu biliyordum.

"Şşşt," dedi yanımda oturan Emir. "Sakinleş güzelim. Hiçbir şey olmayacak." Elimi tuttuğunda gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Dakikalar sonra araç gecenin karanlığında durduğunda herkes sırayla indi ve defalarca üzerinden geçtiğimiz yer planına göre etrafa dağıldı. Çalıların arkasında, Beril ile yan yana yüz üstü uzandık. Silahın merceğinden etrafa baktığımda Emir ve Asır'ın evin içini kontrol etmeye çalıştıklarını gördüm. Pencereleri ve eve taktırdığımız kameraları kontrol ediyorlardı.

"Elvan," dedi Emir telsizden kesik kesik.

"Efendim?" Sorumla beraber Asır, evin kapısına güçlü bir tekme attı ve içeri girdi. Biz ne olduğuna anlam veremezken telsizden bir daha ses geldi. "Teröristler öldürülmüş, ama asıl tuhaf olan şu; Yaman evde değil."

                                                                     💐

------------------------------------------------------------------------------------------

merhabalaaaaar!! bölümü nasıl buldunuzzz?

ben emir de emir diyorum hocam (eriyen emoji)

yaman nerede?

teröristleri kim öldürdü?

yeni bölüm bir kaç güne gelecek, hoşçakalınnn<333

ATEŞ BÖCEĞİ AĞIDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin