08

22 4 0
                                    

Otele gittiğimizde hızlıca üstümüzü değiştirdik ve belgeleri incelemeye koyulduk. Herkes belgeleri ve bilgileri inceliyordu. Birden gözüme bir isim çarptı. 'Feride Kaplan.' hızlıca belgeyi aldım ve hakkındakileri okudum.
Serdar denen bu aşşağılık herif ferideyi bir adama satmış. Adam da ferideyi öldürmüş. Tecavüz ederek. Feride yurttan tanıdığım bir arkadaşımdı. Babasının durumu iyi değildi ve yurda vermişti. Feride biraz daha büyüyünce alıp para için Serdar'a satmış. Kaşlarım çatılı bir şekilde okuduklarımın ardından belgeyi yere attım ve hızlıca ayağa kalktım. Bir bardak su aldım ve içtim. Alaz yerdeki belgeyi aldı ve okudu. Neye sinirlendiğimi biliyordu. Gözlerime baktı.
"Bu adamı bulacağız. " Feride'nin babasını bulmamız lazımdı. Kafamı salladım ve odama girdim. Tabii ki odam tek kişilik değildi. Alaz ile aynı odada kalıyorduk. Ben Simay ile kalmayı düşünüyordum ama maalesef bir dağ ayısı odamı işgal etti. Saçlarımı açmıştım. Oda çok sıcak olduğu için neredeyse haşlanıcaktım. Kısa bir duşa girmeye karar verdim. Odada bulunan banyoya girdim ve hızlıca duş aldım. Üstüme bol bir tişört geçirdim ve altına da yine bol bir şort. Islak saçlarımın havlu ile ıslaklığını aldım ve nemli bıraktım. Odadan çıktığımda diğerleri bıraktığım gibiydi. Hâlâ belgeleri inceliyorlardı. Feridenin ismi geçtiği belgeyi aldım ve baştan sona tam beş kez okudum. Diğerlerinin uykusu gelmişti ama tabii ki de onların uyumasına izin vermeyecektim. Ayağa kalktım ve herkese kahve yaptım. Belgeleri bir kenara bıraktık ve film izlemeye başladık. Ben yerde oturuyordum. Buket, Simay ve Ata koltukta, Alaz tekli koltukta oturuyordu. Hasan ise Alaz'ın çaprazında bulunan tekli koltuktaydı. Bu arada söylemeyi unuttum. Yosun bizimle gelmemişti. Çünkü hem ekibin sağlığından o sorumluydu hemde bu görev için biraz zayıftı. Filmi izlerken Simay ve Buket'in uyuduğunu gördüm. Diğer erkekler hiç umursamıyorlardı. Onları odaya taşıma görevi bana düşüyordu. Buket ve Simay aynı odada kalıyorlardı. Odalarının kapısını açtım ve ilk başta Simay'ı kucağıma aldım. Erkekler bana bakarken ben Simay'ı yatağına yatırdım. Buket'in yanına geldim ve oflayarak Buket'i de kucağıma aldım. Onu da yatağına yatırdıktan sonra kapıyı kapattım ve koltuğa oturdum. Ata ile aram düzelmişti. Abi kardeş gibiydik. Bacaklarımı koltuğun kenarından aşağı sallandırdım ve başımı Ata'nın omzuna koydum. Alaz bunu görünce bir kaç saniye bize baktı ve odaya gitti. Aradan bir iki saat geçince bende odaya gittim. Alaz sırtını yatak başlığına dayamış video izliyordu.
"Alaz? "
"Ne? "
"Hadi ya trip atma artık"
"Onu önce düşünecektin." oflayarak Alaz'ın yanına oturdum. Başımı omzuna koydum.
"Özür dilerim sevgilim. " Alaz duydukları karşısında sanki her zaman diyormuşum gibi tepki vermedi. Kendimi affettirmenin yolunu çok iyi biliyordum ama şimdi bu kozu kullanamazdım. Alaz'ın omzundan başımı kaldırdım ve yatağa yattım.

Sabah uyandığımda Alaz yanımda değildi. Dün gece ki kıyafetlerimi değiştirmeyi unutmuştum. Banyoya girdim ve siyah bir şort, üstüne de yine bol bir tişört giydim. Hızlıca elimi yüzümü yıkayıp saçımı topladım. Odadan çıktığımda kahvaltının çoktan hazır olduğunu gördüm. Genelde Alaz'ın yanına otururdum ama bu sefer Buket ve Simay'ın yanına geçtim. Alaz'ın yüzüne bile bakmadan kahvaltımı yapmaya başladım. Buket kulağıma doğru eğildi.
"Bir sorun mu var Altuğ ile aranızda? " kafamı olumsuz yönde salladım. Ve kulağına yaklaşmadan direk konuştum.
"Hayır, bir sıkıntı yok. Saçma nedenler yüzünden ayağına kapanıcak değilim. " buket tebessüm etti ve kahvaltısına devam etti. Alaz'ın yüzüne bakmadım. Yine. Kahvaltımız bitince masayı kızlarla topladık. Tam koltuğa oturucakken Alaz herkesin ortasında yanıma geldi ve belimden tuttu. Göz devirdim ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Alaz kısık bir sesle konuştu.
"Özür dilerim sevgilim. " sanırım pekte kısık bir ses değildi bu. Diğerleri gülmeye başlayınca tezgahtan çok keskin, hatta hiç keskin olmayan bir bıçak aldım ve onlara fırlattım. Bıçak tam Ata'nın koluna denk gelmişti. Dediğim gibi keskin olmadığı için pek birşey olmamıştı. Bıçağı bana geri fırlatınca nerdeyse Alaz'ın gözüne geliyordu. Elimi yukarı kaldırdım ve bıçak Alaz'ın gözüne gelmeden tuttum. Sinirli bir nefes aldım. Ve sinirli sesimle tane tane konuştum.
"Bir daha bunu sakın yapma. Sakın! " son kısımlarda bağırmıştım. Bu nedensiz sinirlerim beni bile şaşırtmıştı. Alaz'ın kollarından ayrılıp yere oturdum ve televizyonu açtım. Televizyon izlerken aniden telefonum çaldı. Ekranına baktığımda kıvılcımın aradığını gördüm. Hızlıca telefonu açtım.
"Alo? Kıvılcım bir sorun mu var? "
"Alev.. Yosun, yosun nasıl oldu bilmiyorum ama zehirlenmiş. " şaşkınlıkla gözlerimi açtım. Diğerleri meraklı gözlerle bana bakıyordu.
"Ne demek Yosun zehirlenmiş?! Hiçkimse,ekiptekiler ve tesistekiler asla yemekhaneden birşey yemiyicek Kıvılcım. Tesisin yanında bir büfe var hâlâ açık gidin ordan yiyin ama asla yemekhaneden yemeyin. " telefonu kapattım ve yüzümü diğerlerine döndüm.
"Yosun zehirlenmiş. " herkes hızlıca telefonlarını çıkardı ve birilerini aradı.
Yemekhanede yapılan tüm yemekleri çöpe döktüklerini söylediler. Bende Kıvılcımı arayıp olayın çözüldüğünü söyledim. Aniden kapı çaldı. Alaz kapıyı açtığında karşımızda sarışın bir kadın vardı. Hızlıca koşup Alaz'ın boynuna atladı. Ayağa kalktım ve kollarımı göğüslerimde birleştirdim. Alaz kendine gelmiş gibi yerinde zıpladı ve kadını itti.
"Kimsiniz? " kadın şaşırarak güldü.
"Aa Altuğ beni tanıyamamış olamazsın. Gittiğin barın en gözde dansözüyüm ya ben. " Alaz hatırlamaya çalışır gibi yaptı. Daha fazla dinlememek için hızlıca odama gittim ve kapıyı çarptım. Alaz'ın eşyalarını aldım ve kapının önüne fırlattım. Kapıyı tekrar hızlıca kapadım ve kilitledim. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Buket ve Simay kapıya vuruyordu. En sonunda onlara kapıyı açmaya karar verdim. Buket ve Simay yanıma oturdu.
"Alev,Alaz bir bara bile gitmiyor. Sürekli işinde. Asla görmedik bara gittiğini. " kafamı salladım ve konuştum.
"O yüzden mi o varoş ismini biliyor? " Buket susmayı tercih etti. Alaz'ın sinirle bağıran sesini duydum.
"Sevgilim ile aramı bozdun şimdi siktir git o cehennemine! "kadın sinsice güldü.
"Benim işim bu hayatım. O çirkine nasıl baktın hâlâ anlamıyorum. " hızlıca odadan çıktım ve kadının saçından tuttuğum gibi asansörün içine attım. Bütün tuşlara bastım. Böylece asansör bi yerden sonra bozulacaktı ve duracaktı. Göz kırptım ve odaya doğru yürüdüm. Hiçbirşey olmamış gibi telefonumu aldım ve video izlemeye başladım. Alaz yanıma oturdu. Uzun uzun bana baktı.
"Özür dilerim.. Yine özür dilerim.. " Alaz pişmanlıkla söylüyordu bu cümleleri.
"Neden Altuğ? Neden bu kadar zor bizim ilişkimiz? " duygusuz gözlerle söylediğim cümleler Alaz'ı dibe çekiyordu.
"Bana Altuğ deme. "
"Neden? Herkes sana öyle seslenmiyor mu? "
"Sen herkes değilsin. "  diğerleri bizi dinliyordu. Yüzüne döndüm.
"O zaman bana herkesmişim gibi davranma. " Alaz birden kapının önünde duran eşyalarını görünce şaşırdı.
"Bu ne şimdi? Odamdan mı kovuluyorum? " başımı salladım ve tebessüm ettim.
"Aynen öyle" telefonuma geri kafamı çevirdim ve video izlemeye devam ettim.
"O sarışın orospudan intikamımı hâlâ almadım. Senden de öyle. " söylediklerimin aslında o sarışın kadınla alakası yoktu. O kadın nasıl Alaz'ın boynuna atladıysa bende bir erkeğin boynuna atlayacaktım. Ayağa kalktım ve Hasan'ın önünde durdum.
"Hatta dur intikamımı şimdi alayım da içime dert olmasın. " aniden Hasan'ın boynuna atladım. Birkaç saniye öyle durduktan sonra Alaz'ın aldığı nefesleri duydum ve Hasan'dan ayrıldım. Yine elime telefonumu aldım ve video izlemeye devam ettim. Alaz sinirini kontrol etmeye çalışarak konuştu.
"Eylül odaya geç güzelim. " göz devirdim ve ayağa kalktım. Ne yalan uyduracağını merak ediyordum. Sakin  adımlarla odama gittim. Yatağın üstüne oturdum ve Alaz'ı beklemeye başladım. Kapı sinirli bir şekilde açıldı. Alaz içeri girdi ve kapıyı kapattı. Bana doğru yaklaştı ve üstüme eğildi.
"Ne yapmaya çalışıyosun? " burnumdan güldüm ve konuştum.
"Asıl sen ne yapmaya çalışıyosun? O orospu boynuna atladı. Sarıldı sana! Benim sevgilime sarıldı! " Alaz derin bir nefes aldı.
"O kadını tanımıyorum. Bara gittiğim falanda yok. " kafamı salladım.
"Yapma artık güzelim. Ben sensiz yapamıyorum. " kahverengi gözleri o kadar güzeldi ki. İçinde kayboluyordum. Bu küslük çok uzun sürmüştü. Kollarımı boynuna sardım ve Alaz'a içtenlikle sarıldım. Alaz da bana sarıldı. Birkaç dakika sonra odadan çıktık ve koltuğa oturduk. Diğerleri konuşuyordu ama sanki ben onları duyamıyordum. O sarışını araştırmam lazımdı. Hızlıca odama gittim ve araştırmaya başladım. Elime geçen bilgileri sabitledim ve diğerlerinin yanına gittim. Alaz'ın tam karşısına oturdum ve konuştum.
"Adı Cansu Kardelen, 3 kardeşler iki erkek bir kız. Saçını boyatmış, doğal sarışın değil yani. Babası bir şirketin ceosu, annesi ise bir okulda aşçılık yapıyor. Lise terk. Hemşire ve escort. Hemşireliğini yapmadığında veya bir boşluğu olunca escortluk yapıyor. Herhangi bir bara gitmiyor. Teşkilattan olan insanları araştırıp sevgilisi veya eşi ile arasını bozuyor. Ve ne yazıkki şansımızı kaybettik. Çetin için çalışıyor." 
Bulduğum bilgiler herkesi ağzı açık bırakmıştı. Alaz hızlıca telefonunu çıkardı ve tahminimce Cansu'yu aradı. Otele gelmesini söyledi. Telefonu Cansu'nun yüzüne kapattı ve bana döndü.
"Buraya gelecek geldiği anda bir tuzak kuracağız Cansu ile sen ilgileneceksin. Birkaç kelime etmesi bizim için yeterli rahatlıkla ona işkence edebilirsin. " duyduklarım ile dudağımın kenarı kıvrılmıştı. Çok geçmeden kapı çaldı. Demekki buranın yakınlarındaydı. Hemen kapının arkasına geçtim. Cansu'nun Alaz'a yaklaşmasını izledim. Tam dudaklarını yaklaştırdığında saçlarından tuttum ve yere serdim. Başının üzerinde eğildim. Diğerleri saklandıkları yerlerden çıkıyorlardı. Yine saçından tutup ayağa kaldırdım ve bir sandalyeye oturttum. Ellerini ve ayaklarını sandalyeye bağladım.
"Anlat bakalım Cansucum Çetin bey nasıl? " Cansu yutkundu ve gözlerime baktı. Ardından gözleri diğerlerinde gezdi ve birinde durdu. Alaz. Yüzüne tokat attım ve çenesini tutup yüzüme odakladım.
"Ayağını denk al Cansu. Gözlerini oyup eline vermesini iyi biliyorum. Şimdi anlat. Çetin nerde? Konuş! " bağırmamla irkilen kadın yüzüme baktı ve cılız sesiyle kekeledi.
"B-ben b-bilmiyorum. Uzun zamandır konuşmadım. " gözlerini kaçırması yalan söylediğini belli ediyordu. Güldüm ve konuştum.
"O yalanları bana yutturamazsın Kardelen. Şimdi ya konuşursun yada burdan kefenle cesedin çıkar. " Cansu korkmuş gözlerle yine diğerlerine baktı. Ne kadar rahat olduklarını görünce gözlerini hızlı hızlı kırptı.
"Anlatamam. Sizden önce o öldürür beni. " gözlerine baktım.
"Peki, madem bu kadar ölmek istiyorsun... " tezgahtan bir bıçak aldım ve boğazına dayadım.
"Konuş! "  Cansu konuşmadı. Tekrar bağırdım yine konuşmadı. En sonunda teslim oldu ve konuştu.
"Çetin Paris'te. " bu bilgiler bize yeterdi. Onu bırakacağımı düşünen kadın yanılıyordu.
"Güzelsin ama çok safsın. Burdan anca ölün çıkar. " gözümü kırpmadan bıçağı kalbine sapladım. Akan kanlar Kardelen'i  bir hayli dehşete düşürmüştü. Nihayet kafası önüne dönünce ellerini ve ayaklarını çözdüm. Buket polisi aradı. Simay ise işe yaramayacağını bildiği halde ambulansı. Polis ve ambulans gelince Kardelen'i aldılar ve götürdüler. Alaz bana doğru yaklaştı ve bana sarıldı.
"Aferin benim güzel kızıma" mutluluk ile bende ona sarıldım. Saatin geç olduğunu fark ettik ve odalara çekildik.

𝐀𝐫𝐚𝐦ı𝐳𝐝𝐚𝐤𝐢 𝐤𝐚𝐭𝐢𝐥~ /𝒀𝒂𝒓ı 𝑻𝒆𝒙𝒕𝒊𝒏𝒈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin