BTB_5

124 32 15
                                    

Bu bölüm Pelin'ciğime gelsin. Umarım hepiniz beğenirsiniz. Camlar dışında araba böyle. İyi okumalar ;)

Koşuyorum, kaçıyorum, kalbim küt küt atıyor. Neden kaçtığımı ya da kimin, neyin beni böyle korkuttuğunu bilmiyorum. Sadece koşmam gerektiğini biliyorum. Hiç durmadan hem de. Sonra beklenen an geliyor. Ayağım takılıyor. Düşüyorum ama düşmenin acısından çok yakalanmanın dehşetini düşünüyorum. Düşüş beklediğim gibi gerçekleşmiyor. Beni tutan tanıdık güvenli kolları hissedince gözlerimi açıyorum. O sıcak çikolata kahvesi gözlerin içine bakınca korkularım bir anda yok oluyor. Güven hissinin verdiği huzurla başımı boynuna gömüp ona sımsıkı sarılıyorum. Belli belirsiz alabildiğim kokusunu içime çekiyorum.

İlk defa yeni güne yüzümde bir gülümsemeyle gözlerimi açtım. Yalın'ın paltosuna sımsıkı sarılmış olduğumu fark ettim. Sonra da dün gece söylediği gibi rüyamda onu gördüğümü düşünüp kaşlarımı çattım. Hayatımı başka birinin yönettiğini düşünmeyi sevmiyordum.

Yataktan kalkıp penceremin önüne gittim. Her taraf bembeyaz olmuştu. Karlar yerde yumuşacık gözüküyordu ve hâlâ yağmaya devam ediyordu. Bunu seviyordum. Karların her yeri kaplamasını; dışarıdaki tüm çirkinliklerle beraber güzellikleri de örterek ikisini ortak bir paydada, saf beyazda buluşturmasını seviyordum. Bugün güzel bir gündü.

Yatağımı kapattım ve kenarı kırılmış olan boy aynamın karşısına geçtim. Her zamanki Esin'den biraz daha farklıydım sanki. Pencereden gelen ışıkla çok daha açık renk gözüken kahverengi gözlerimde birkaç mutluluk parıltısı yakaladım ve kendime gülümsedim. Sonra dalgalı uzun kestane rengi saçlarımın biraz yağlandığını fark ettim. Banyo yapacak zamanım vardı. Ben de öyle yaptım.

Altımda siyah dar kotum, üstümde kırmızı kazağım etrafa gülücükler yollayarak aşağı indim. Yemek odasının yolunu tuttum. Çocuklar da neşeliydi bugün. Etrafta koşturuyorlardı. Biri yanıma geldi.

"Esin Abla acaba bugün dışarıda kar topu oynayabilir miyiz?"

"Herkes güzelce kahvaltısı bitirirse neden olmasın Deniz'ciğim?"

Çocuklar bunu bekliyormuş gibi yemeklerine gömüldüler. Herkes paltosunu giydi ve işte dışarıdaydık.

Kafamı kaldırdığımda bu tarafa doğru gelen arabayı fark ettim. Doğrusu arabadan pek anlamam. Ama karların içindeki siyah araba bana muhteşem göründü. Karartılmış camları yüzünden içindekileri göremedim. Araba tam yurdun kapısında durdu.

Ah! Dalgınlığımın bedelini kafama atılan birkaç kar topuyla ödedim. Hemen atılan tarafa çevirdim başımı.
Ali, Demir ve Fatih kahkahalarla gülüyorlardı.

"Pekâlâ çocuklar işte bu savaş demek."

Yerden bir avuç kar aldım ve elimdeki sızlamalara aldırmadan yuvarlayıp bir kar topu yaptım. Çocuklar çoktan kaçmaya başlamıştı. Ben de peşlerinden koştum.

Her taraf çocukların sesleri, havada uçan kar topları ve bol bol kahkahayla kaplanmıştı. İşte böyle eğlenmek, çocukların mutluluğunu görmek doğru yerde olduğumu hatırlatıyordu bana.

Havada uçan bir kar topundan başımı eğip son anda kurtulduğumda onu görmüştüm. Yalın bir ağaca yaslanmış, kollarını kavuşturmuş bizi izliyordu. Araba hemen arkasındaydı. Göz göze geldik ve aklıma gelen fikirle yüzümü sinsi bir sırıtış kapladı.

Tek başıma yapamayacağımı düşündüm. Birkaç çocuğu yanıma çağırdım ve planımı anlattım. Kocaman açılmış gözleri heyecanla parlıyordu. Başlarını sallayıp söylediğim yere gittiklerinde ben de Yalın'a doğru yürümeye başladım. Bakışları bana odaklanmıştı. Güzel.

Bankta Tek Başına (Askıda )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin