BTB_8

120 20 5
                                    

Bu bölüm; güzel yorumlarını benden esirgemeyen biricik arkadaşım, hemşehrim Feray için gelsin♥ Hikâyeme yeni başlayan okuyucularıma çok teşekkür ederim. Sizleri seviyorum.

Dar sokaklarda koşuyorum ama nereye gittiğimi bilmiyorum. Bir panik dalgası içimi kaplıyor. Sonra o dalga büyüyüp korkutucu bir tsunami yaratıyor. Sahip olduğum her şeyi, düşüncelerimi bile yutacak büyüklükte bir felakete dönüşüyor. Ben kaçmaya devam ediyorum. Deli gibi korkuyorum ve bu korku çok tanıdık geliyor bana. Sanki bu filmi daha önce izlemişim gibi sonunun güzel biteceğini düşünüp rahatlıyorum. Kalbim göğüs kafesimi delecek gibi atmaya devam ederken ben kalan bütün gücümü toplayıp kaçmaya devam ediyorum bilinmeyenden. Sonra ayağım takılıyor bir şeye. Düşüyorum ama bu sefer beni tutacak güvenli kolları hissedemiyorum belimde. Sadece büyük, sonsuz bir karanlık beni yutuyor, geride solgun bir hayal kırıklığı hissi bırakarak.

Nefes nefese, kan ter içinde gözlerimi açtım. Zihnim olanları algılamakta oldukça yavaş davranıyordu. Sanki hatırlamak istemiyordu yaşananları. Rahatsız ama tanıdık bir yatakta yatıyordum. Yurttaki odamdaydım ve yastığım terden sırılsıklam olmuştu. Dünkü olaylar zihnime üşüştü ve savaştan çıkmış gibi hissetmemin sebebini sonunda bulabildim. Yatakta rahatsızca kıpırdandım. Çarşafı üstüme çekip bir daha asla kalkmak istemiyordum.

Bana bakan bir çift gözü fark etmemle kalbim sıkıştı. Sonra hayal kırıklığı tekrar beni ele geçirdi. Bu gözler sıcak çikolatadan yapılmamıştı. Sadece büyük, kahverengi, bana bakan, yabancı bir çift gözdü. Bir dakika, neden odamda tanımadığım biri vardı?

"Hadi, kalksana Uykucu Çomar öğlen oldu. Kalk, kalk, kalk." durumuma göre fazla neşeliydi. Kız perdeleri tamamen açarken ben de onu inceledim.

Gözleriyle uyumlu kahverengi, dalgalı saçları beline kadar uzanıyordu. Taktığı kırmızı saç bandı saçlarının yüzüne gelmesine engel oluyordu. Orta boyluydu sanırım. Çok zayıf sayılmazdı, normaldi. Her tarafa neşe saçıyordu, odada dolaşırken adeta dans ediyordu. Kız resmen hayat doluydu. Ama bu, bana yeni bir isim vermesini engellememişti malesef.

İç çektim ve sordum."Sen kimsin?" kibarlık yapacak bir günümde olduğum söylenemezdi. Kız sorumun kabalığına takılmış gibi durmuyordu. Ellerini uzattı ve onları tuttuğumda kendine çekip beni yatağımda oturur pozisyona getirdi.

"Ben Gizem Tekin." derken ilgili gözleri üzerimdeydi.

"Pekâlâ, Gizem Tekin neden odamdasın?" diye sordum tekrar. Gözlerini devirerek cevap verdi.

"O, herkese emir verebileceğini sanan siyahlar içindeki abin yüzünden buradayım."

"Abim mi? Benim abim yok ki. Herhalde Koray'dan bahsediyorsun." dedim. Kendisini benim abim olarak mı tanıtmıştı? Hiç sanmıyordum. Verdiğim cevap üzerine Gizem'in bana bakan gözlerinin düşmanca bir tavra büründüğünü fark ettim. Hâlbuki az önce ne kadar da tatlı bakıyordu.

"Demek sevgilinin adı Koray?" soru sorar gibi söylemişti. Çatık kaşlarını ve gözlerindeki ifadeyi yorumlamaya çalışırsam biraz gergin ve biraz da umutlu görünüyordu. Yoksa Gizem, Koray'dan mı hoşlanmıştı? Bu neşe dolu, yardımsever, kırmızı başlıklı kızı büyük, koca, siyah kurda yem edemezdim. Ama en azından Gizem'in içini biraz rahatlatabilirdim. Sonuçta o kadar başımda beklemişti, değil mi? Keyifsiz bir kahkaha attım ve cevap verdim.

"Hayır, merak etme. Koray benim sevgilim değil." dedim. Gizem'in içi rahatlamış gibi görünüyordu. Davranışlarındaki ani değişikliğe hayret ettim. Bana tekrar dostane bakmaya başlamıştı. Sanki biraz da yüzü mü kızarmıştı? Sanırım tahminim doğruydu. En yakın zamanda Koray'ın nasıl bir bela olduğunu ona anlatmaya karar vererek gülümsedim.

Bankta Tek Başına (Askıda )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin