0.5

349 22 7
                                    


Sebastian Szymanski

"Senin yanındayken kendimi çok rahat hissediyorum ancak bunu söylemek neden bu kadar zor anlamıyorum. Ben sadece seni görmek istemiştim, buraya bu yüzden geldim," dedikten sonra tepkisini beklemeden odadan çıktım ve hızlı adımlarla kendi odama geçtim.

Odama girdikten sonra bedenimi yüzüstü yatağa bıraktım. Suratımı yastığıma bastırırken nasıl bu kadar net konuşabildiğimi anlayamıyordum.

"Seba noluyor oğlum, iyi misin?"

Oda arkadaşım Ferdi'nin sorusuyla yatağımda ona doğru döndüm. O da kendi yatağında oturmuş bana bakıyordu. Yüzümü ellerimle kapatıp uzun bir nefes vermiştim.

"Bu sefer cidden rezil oldum galiba Ferdi."

"Yine ne yaptın amk? Hangi bahaneyle gittin kızın yanına?"

"Sorma oğlum işte sorunda o. Bu sefer niye gittiğimi direkt söylemek zorunda kaldım."

"Ne dedin oğlum düzgünce anlatsana."

Ferdi'ye Selin'le aramızda geçenleri anlattıktan sonra bana bıkkın bakışlar atmaya başlamıştı.

"Sen zaten yeterince rezil olmuştun oğlum. Korkuyorum, kaygılanıyorum diye o kadar çok gittin ki yanına kız senin hakkında İsmail Hoca'yla konuşup teşhis bile koymuş olabilir," diyip sırıtırken ben sadece birkaç günde nasıl bu hale geldiğimi sorguluyordum.

Bitirdiğim ilişkimden sonra hislerime kilit vurmuştum. Daha doğrusu kilit vurmak zorunda kalmıştım. Aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyordum. Son ilişkim performansımı yüksek derecede etkilemişti ve benim hayatımda ki en önemli şey futboldu. Bu yüzden bunların bir daha yaşanmasına izin veremezdim.

Selin ise takıma geldiği ilk gün yaptığı konuşmayla kilitlerin gevşemesine sebep olmuştu. Kendinden emin duruşuyla takım için her şeyi yapacağını anlamıştım. Takım bir çöküş dönemindeyken kafamı karıştırıp beni etkilemesine izin veremezdim bu yüzden o herkesle kaynaşırken ben ondan uzak durmuştum.

Ancak güler yüzüyle tanışmak için yanıma geldiğinde yapabileceğim pek bir şey kalmamıştı. Ben ondan uzak durmak istemişken o yanıma onunla her an konuşabileceğimi, dertleşelebileceğimi söylemek için gelmişti. Ortak alanda o taraftarı anlatıp takıma moral verirken, ben gözlerine daldığımı fark bile etmemiştim. Sadece birkaç saatte benim gibi birini nasıl bu hale getirmişti bilmiyordum ama bu durum beklediğimin aksine beni korkutmamış hatta hoşuma gitmeye başlamıştı.

Kendimi sürekli bir dert arayışında bulmaya başlamıştım. Ayaklarım istemsizce sürekli onun odasına ilerliyor, beynim bir psikologla görüşecek bahaneler arıyordu. İşte bugün... Patlamıştım. Sabah ona dokunmam ile utanıp benden kaçması hoşuma gitmiş, antrenmandan sonra yine onunla görüşmek istememe sebep olmuştu ancak bu sefer kapısını çaldığımda bir bahanem yoktu.

Odasından kaçarken bir tepki vermesini beklemiyordum ancak o beni tutup konuşmaya zorlamıştı.

"Seba, yalan söylediğini anlayabiliyorum ve beni hiçbir zaman rahatsız etmiyorsun."

Ya yalan söylediğimi en başından beri anlamışsa? Diye düşünmekten sıyıracaktım.

"Ferdi sende bi sus amk. Ben bu utançla nasıl çıkıcam karşısına bir daha?"

"Milletin içinde eline koluna sahip çıkamayıp kızı utandırmayı biliyordun amk. Şimdi de iki söz söyledin diye ağlıyorsun. Neyse kalkta yemeğe geçelim yoksa cidden ağlayacaksın burada."

Açlıktan ölmemek için kabul etmiş ve yemeğe katılmıştım. Onu farkedince bakmamak için uğraşıp uzak bir köşeye oturmuştum.

Yemeğin bitiminin üzerinden biraz zaman geçmiş ve akşam antrenmanına çıkmıştık. Antrenman bitiminde eşyalarımı toplayıp gidecektim ancak Selin'in gitmediğini farkettim. İçimden gelen burada kalma dürtüsüne müdahale etmedim ve dinlenmek için odama geçtim. Ferdi gitmişti, bugün kafamı dinleyebilirdim.

Yatağımda uzanırken uyuyakalmıştım. Yaklaşık yarım saat kadar sonra kapım çalmış ve uyanmak zorunda kalmıştım. Daha tam açamadığım gözlerimle önümü görmeye çalışarak kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm Selin'le ne yapacağımı şaşırmıştım. Bugün onu görmeye hazır hissetmiyordum.

Gözlerimi kırpıştırarak ona baktığımda uykumu yenmeye çalışıyordum.

"Rüya mı görüyorum?"

Patlattığı kahkahası ile gerçek olduğuna emin oldum ve geri çekildim. Onun geldiğini idrak edince yeterince uyanmıştım. İçeri girmiş bana bakıyordu.

"Uyandırdım mı?"

"Hayır, bugün biraz yoruldum o yüzden."

"O zaman ben gideyim, sen dinlenmene devam e-"

"Hayır, lütfen kal."

Sözünü kesmemle gülümsemeye başlamıştı. Gülüşüne yani daha çok dudaklarına daha fazla bakarsam kendime sahip çıkamayacaktım. Zaten her zerresini bildiğim odamı inceliyordum, ona bakmamak için.

"Bu arada sen neden geldin, önemli bir şey mi oldu? İlk defa odama geliyorsun."

"Hayır, bir şey olmadı. Tek başıma çok canım sıkıldı aklıma senin yanına gelmek geldi."

Söyledikleri çok hoşuma gidiyordu. Tanrım, iyiki bu akşam tesislerde kalmıştım.

"Buyur otur o zaman," dedim gülümseyerek. Kumral saçları sanki üzerine giydiği sarı antrenman tişörtünün rengine dönüyordu. Bu ona çok ayrı bir hava katmıştı. İkimizde koltuğa oturduğumuzda havadan sudan sohbet ediyorduk. Ben gözlerimi gözlerinden bir türlü çekemiyordum bu yüzden bu görevi o üstlenmişti. Göz göze geldikçe utanıyor ve başka yerlere bakıyordu.

Uzun bir sohbetin sonunda gitmeye karar verdiğinde bende peşinden ayağa kalktım. Kapının önünde bana dönüp "Görüşürüz Sebaaa," diyip sırıttığında artık kendimi sıkmam için hiçbir sebep yoktu. Sağ elim belini bulduğunda irkilmişti ancak geri çekilmek yerine gözlerini gözlerime odaklamıştı. Bu bana cesaret verirken onu kendime doğru çekmiştim. Yanakları yine kızarmaya başlamıştı ancak utangaç halinden eser yoktu.

Gözlerim dudaklarına kaydığında emin değildim. Onu tanıyalı birkaç gün olmuştu ve kendime sahip çıkmazsam onu temelli kaybetmekten korkuyordum. Bir yandan da onu her şeyden çok istiyordum. Suratlarımız iyice yakınlaşmışken sanki gözlerimden duygularımı okuyor gibiydi.

Yapmayacağımı anlamış gibi önce ellerini ensemde birleştirdi ve sonra dudaklarını dudaklarımın üzerine kapadı. Bunun üzerine bende iki elimle belini kavramış ve onu daha çok sarmıştım. Geri çekildiğinde gözleri parıldıyordu.

"Bu seferde sen beni görmek için geldin ve sanırım en güzel terapimiz bu oldu," dedim alnımı alnına yaslamışken. O da gülümserken birbirimizden ayrılmıştık. Her şey fazlasıyla garip ve hızlıydı. Vücudum benim kontrolümde değilmiş gibiydi. Konuşmaya bile çekinirken bir anda onu kollarımda bulmuştum.

Ben bu durumdan hiç rahatsız değildim, o da öyle gözüküyordu ve umarım pişman olmazdı. Ben daha şimdiden kokusunu özlemişken o artık uyuması gerektiğini söyleyip odasına geçmişti. Onunda, benimde yaşananları hazmetmemiz gerektiği ortadaydı.

Yarın Ferdi'nin kafasını ütüleyebilmek için şuan duygularımı dizginleyip uyumam gerekiyordu. Yatağıma girdikten sonra bir saat içinde uyuyabilmeyi başarabilmiştim.

 Yatağıma girdikten sonra bir saat içinde uyuyabilmeyi başarabilmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yiyisin amk

Seba seninde kontrolüne sokim cano 🙌

psychologist | sebastian szymanskiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin