Selin Dora AksoyBirbirimizden ayrıldıktan kısa bir süre sonra kaçmak için bir bahane bulup, odama geçmiştim. Bugün yaptığı itiraftan sonra onu görmek istediğim için kapısını çalmıştım. İşlerin bu kadar büyümesi ve onun beni istemesi benim için imkansız bir şeydi. Karşısında soğukkanlı davranıp onu öpen ben olmuştum ama yine kaçmıştım. Önce kendime biraz süre tanımalı daha sonra onu görmeye devam etmeliydim.
"Umarım birazdan rüyamdan uyanmam. Gerçi Seba'da benim gelişimin rüya olduğunu zannetmişti ama değildi."
Kendi kendime konuşurken uykulu hali gözlerimin önüne gelmişti. Gözlerini açamıyorken buğulu sesiyle konuşması sevimli görüntüsüne tezat bir durum oluşturuyordu.
Odamın içinde volta atarken sırıtmamı bastıramıyordum. Yarın sabah antrenmanı olduğu için şuanda uyumam gerekiyordu. Duygularımı dizginleyip uyumak için kendimi ikna ettikten sonra yatağıma girdim ve düşüncelerim arasında uykuya daldım.
*
Sabah uyandığımda üzerimdeki sarı antrenman tişörtünü farkettim. Dün yaşananlardan sonra üzerimi bile değiştirmeyi unutup kendimi uyumaya zorlamıştım. Sabah antrenmanına hazırlandıktan sonra ortak alana geçmiştim. Takımın çoğunluğu tesislerde kaldığı için birkaç kişinin de gelmesiyle hazır olacaktık.
Televizyonun karşısında ki koltukta otururken alana giriş yapan Sebastian'ı gördüğümde yanaklarımın ısındığını hissediyordum. O da beni farkedince gülümseyerek yanıma oturmuş, yanağıma bir öpücük bıraktıktan sonra "günaydın," demişti.
Halimden çok memnundum ama ortak alanda bunu yapmasını beklemediğimden yine kıpkırmızı olmuştum. Oyuncular bize bakarken konuşmayı unuttuğumu hissettim. Kendime geldiğimde "beni utandırmaktan zevk alıyorsun değil mi?" diye sordum, kısık bir sesle.
"Evet, hemde çok," demişti, sırıtarak.
Dikkatimi ondan çekip televizyona odakladığımda Ferdi sırıtarak yanımıza gelmişti. Gözleriyle Sebastian'ı gösterirken bana teşekkür etmişti. Ben anlamayan gözlerle Sebastian'a bakarken o da kaşlarını çatmış Ferdi'ye bakıyordu.
"Beni nasıl bir dertten kurtardığını bilmiyorsun, sağol. Gerçi hala başıma bela olacak ama bu hali ağlak halinden daha iyi."
Bende kaşlarımı çatmış Sebastian'a bakarken Ferdi hala sırıtıyordu.
"Biz seninle sonra konuşuruz Ferdi. Baş başa, şimdi hadi kardeşim," demişti gülümsemek için kendini sıkarken.
"Seba olay ne?" diye sordum meraklı gözlerle ikisine bakarken.
"Dur güzelim, önce Ferdi'yi diğer arkadaşlarının yanına gönderelim sonra konuşuruz."
Güzelim. Öyle güzel söylemişti ki merakımı unutup, gözlerine dalmıştım. Ferdi de öyle olsun der gibi bakarak yanımızdan ayrılmıştı.
"Sormayacak mısın?"
"Neyi?" diye sorduğumda güldü.
"Kızım az önceki muhabbetten bahsediyorum. Kafan nereye gitti bir anda?"
"Gözlerine dalmışım," dediğimde söylediğimi hiç beklemediği aşikardı. Şimdide o benim gözlerime dalmış gibiydi. Biz bakışmaya devam ederken Edin seslenmişti.
"Selin, Seba haydi sahaya."
Bunun üzerine ikimizde ayaklandık ve aralarına karıştık. Yarın Konferans Ligi maçımız vardı bu yüzden bugün tek antrenman vardı. Antenman bitiminde İsmail Hoca maç hakkında bilgilendirmeler yapmıştı. Daha sonra söze ben girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
psychologist | sebastian szymanski
Teen Fiction"Sürekli kendime dert yaratmaya başladığımı farkedince anladım aslında tek derdimin sen olduğunu." ✩