'...Çocukları olmayan genç bir anne ve babanın tek istekleri bir kız çocuklarının olmasıymış. Günün birinde kadın hamile olduğunu anlamış ve çok mutlu olmuşlar. Kadın, yan tarafında bulunan evin bahçesinde çok güzel yeşil marullar görmüş. Hamile olduğu için mutlaka onlardan yemek istemiş. Bunu kocasına söylemiş, kocası da tamam demiş. Ama karısı orasının cadının evi olduğu ve tehlikeli olduğunu söylemiş
Akşam olmuş, adam marulların olduğu evin önüne gelmiş ve oradan bir miktar marul alıp karısına götürmüş. Karısı afiyetle marulları yemiş ama yetmemiş akşam olduğu zaman kocası bir daha marul almaya gitmiş ama cadı onu bekliyormuş. Cadıyı karşısında gören adam ne yapacağını şaşırmış ve korkmuş.
Cadı, Sen benim marulları mı nasıl çalarsın demiş. Bunun için benden izin isteyebilirdin değil mi? demiş. Adamda sizin çok kötü olduğunuzu söylediler ve izin vermezsiniz diye korktum demiş. Cadı bunun cezasını çekeceksin demiş.
Adam, karım hamile eğer marulları yemezse hasta olur demiş. Cadı seni affederim ama bir şartım var demiş çocuğun doğduğunda onu bana vereceksin. Adamda korkusundan hemen kabul etmiş. Cadı, benden istediğin kadar marul alabilirsin demiş. Adam marulları karısına götürmüş ve kadın bir güzel marulları yemiş. Gel zaman git zaman kadın doğurmuş ve cadı gelip bebeği almış. Annesi gözyaşlarına boğulmuş. Bebek büyüyüp 16 yaşına geldiğinde çok güzel bir kız olmuş.
Cadı onu yüksek bir kulede hapsetmiş. Bir gün Rapunzel şarkı söylüyormuş. Rapunzel hiç saçlarını kestirmemiş. Uzun altın sarısı saçları olmuş. Ormanda avlanan Prens aman tanrım bu sesin sahibini görmeliyim demiş. Bir bakmış ki kız yüksek bir kulede yaşıyor o sırada Rapunzel'in annesi gelmiş ve Rapunzel Rapunzel uzat o altın sarısı saçlarını demiş. Rapunzel upuzun saçlarını camdan aşağı uzatmış ve annesi saçlarına tutunarak yukarı tırmanmış.
Bunu gören Prens sevinmiş ertesi akşam Rapunzel'in kulesi'nin aşağısına gelmiş ve Rapunzel Rapunzel uzat o altın sarısı saçlarını demiş. Bunu duyan Rapunzel, Tanımadığım biri için saçlarımı boşuna kirletemem hiç kusura bakma. Ayrıca beni bu küçük numaralarla etkilemeye çalışıyorsan avucunu yalarsın.Şimdi git sarayına demiş. Prens de bu sözlerin üzerine atına binip geri sarayına dönmüş.' diyerek okuduğum kitabın kapağını kapattım ve bana sitem dolu bakışlar atan kardeşime dudağımın kenarıyla ufak bir tebessüm ettim.
"Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?"
"Ya abla yine kitabın sonunu değiştirerek okudun. Haksızlık bu." dedi kollarını bağlayarak küskün bir tavırla
"Kitabın sonu böyle olmalıymış bence. Çok daha güzel oldu."dedim. Gözüm saate doğru kaydığında, "Hadi bakalım yarın okul var. Bu kadar kitap zamanı yeter şimdi uyuma vakti." dedim.
"Abla hani babam gelecekti. Söz verdi bana. Sen yatmadan önce geleceğim dedi. Yok ama şuan. O gelmeden uyumayacağım."dedi.
Açıkçası babamın ne zaman geleceği belli olmuyordu. Ne zaman gideceği de. Çünkü o bir askerdi. Türk askeri. Bundan yaklaşık 2 ay önce de göreve gitmişti. Her göreve gittiğinde kalbimin bir yarısı da onunla birlikte gidiyor gibi hissediyorum. Acaba başına bir iş geldi mi? Yaralandı mı? Esir düştü mü? Başı ağrıyor mu? Diye diye kendimi yiyip bitiriyorum. Ama görevden gelince içime bir huzur geliyor. Bir hafta önce konuşmuştuk en son. Cuma günü Ceylin yatmadan önce geleceğim kendinize dikkat edin Allah'a emanet olun demişti.
Ben bunları içimde düşünürken kardeşim koluma dokundu ve "Abla babam gelir değil mi? Bana söz verdi çünkü. Gelmezse küserim. Arayalım mı babamı? " dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİM ELDEN GİDİYOR
Novela JuvenilBaşrol kız:Alara Yaldız Annesi:Lale💀 Babası:Murat Kardeşi:Ceylin Yaş:24 Meslek:İlkokul öğretmeni ✮⋆˙♡₊˚ 🦢・₊✧🦭✧˖° Başrol erkek: Poyraz Efe Keskin Annesi:Figen Babası:Cemal Ablası:Sıla Eniştesi:Semih💀 Yeğeni:Emir Boy:1.92 Yaş:28 Meslek:Yüzbaşı...