~ORMAN~

12.3K 569 17
                                    

Merakıma yenik düşüpte sordum Marcosa.

"Senin için birkaç şey aldırmıştım, onlar var.
Bakmak ister misin?"
Heyecan ile salladım başımı ve hemen marcosun dizinin dibine geçtim. Neler aldırdı çok merak ediyorum. Benden önce Marcos poşetlerin içine üstün körü baktı ve, bana bir poşet uzatarak.

"Bunlar kişisel bakımın için gerekli olan şeyler, sonra odanda bakarsın onlara." Dedi.

Büyük ihtimalle, ped, tampon, şampuan vb. Şeylerdir. Marcosu küçük bir mırıltı ile onayladım.
Elindeki poşetlerden birinden ayakkabı kutusu çıkardı.

"Botunun tekini kaybetmiştin, yenisini aldım."
Elindeki gri renk botu göz hizama getirerek gösterdi. Çok güzeldi.

"Bu çok güzel, teşekkür ederim Marcos."

"Bir şey değil, dahası var." Diyerek bir diğer poşete yöneldi, ve içinden bir kaç pantolon, bluz, pijama, hırka vb. Giysiler çıkardı.

"İki kat kıyafet ile gelmişsin, yenilerini aldım, ve yeni bir montta aldım sana."
Elime kıyafetleri alarak tek tek inceledim. Bendeleri tam bana görseydi. Hepsi birbirinden güzeldi.

"Buna bak aşkım." Dediği ile ellerindeki monta baktım. Yine gri renkte bir monttu. Ve üzerinde metalık renkte damar benzeri çizgiler vardı, Marcosun zevki çok iyiydi.

"Bu çok güzelmiş, çok teşekkür ederim."

"Bir şey değil bebeğim."
Marcosun ardından İvanın sesi duyuldu salonda, o buradamıydı? Unutmuşum.

"Ben aldım ben aldım diyip duruyorsun, ama bu soğukta şehre ben indim ve ben aldım. Sen değil." Diyerek bir çocuk gibi kollarımı çiçek yaptı, ve arkasına yaslandı.

"Parasını ben verdikten sonra sana söz hakkı düşmez ivan."

"Allah Allah, götüm dondu bu soğukta!"

"İvan evimizi terketmen için 10 saniyen var."
Evimiz. Bizim evimiz. Benim Marcos ile bir evim vardı, bir yuvam olmuştu.

İvan apar topar kalktı yerinden ve hışımla kapıya koştu. Kapıyı açıp ta çıkmadan önce,

"Bana işin düşer lider, bir yemek bile yedirmediniz ayıp ettiniz ha." Dedi.
Marcosun ne ara aldığını anlamadığım odunu ivana fırlatması ile, büyük bir çığlık kaçtı ağzımdan. Neyse ki odun parçası ivana değil de, kapıya çarpıp yere düşmüştü. İvan can havliyle attı kendini dışarı, ve bağırmaya başladı.

"BUNU UNUTMAM LİDER!"

Kendimi tutamayıp gülmeye başladım. İvan çok komikti, 8 yaşında bir çocuktan farkı yoktu, ve Marcos ile hiç anlaşamıyordu.

"Hadi aşkım çıkalım mı dışarı, dönüşecektik ya." Marcosun sözleri ile Zoey içimde mutluluk çığılıkları atmaya başladı. Bu kadar mı çok seviyordu dönüşmeyi.

"Tamam ama bunları yerleştireyim sonra."

"Boş ver hadi çıkalım,sonra toplarız."

"Tamam o zaman, bekle beni su içip geleceğim." Diyerek mutfağa koştum ve büyükçe bir bardak su içtim.Salona geri döndüğümde Marcos elindeki botlar ile, koltuğa oturmamı istedi. Hemen oturdum koltuğa ve botları giydirmesini izledim.

"Hadi bakalım, seni çok güzel bir yere götüreceğim."

"Heyecanlandım, nereye gideceğiz?"

"Sürpriz olsun Vera hanım, gidince görürsün."

"Hadi ama, lütfen ipucu ver bari."

"Hmm, hiç görmediğin bir yer burası."

"Ya Marcos tanrı aşkına, bu mu ipucu?"

"Zaten şimdi gideceğiz ve göreceksin, bu kadarı yeter sana."Somurtarak çıktım evden.
Marcosta arkamdan çıkarak kapıyı kapattı.
Zoey ile konuşmak istedim, nasıl yapacaktım? İlk dönüşümüm bir anda olmuştu, ama şimdi nasıl yapacağım?

"Zoey?"

"Efendim, noldu bir sorun mu var?"
Dedi kıpır kıpır sesi ile.

"Zoey ben nasıl dönüşeceğim, yine sen mi yapacaksın her şeyi?"

"Şimdilik ben yapacağım, bu ikinci dönüşümümüz. Zamanla öğreneceksin."

"Peki. Sence Marcos bizi nereye götürecek?"

"Bilemem, bende çok heyecanlıyım. Vidal'ı zorladım ama söylemedi."

"Of ya patlayacağım heyecandan."

"Bende bende."

Belimde marcosun elini hissedince ona döndüm, bana gülümseyerek bakıyordu. Çok yakışıklıydı. İlk zamanlar rahatsız olduğum hareketleri,şimdi bebek gibi hissettiriyordu.
Bana karşı olan hassasiyetini çok iyi anlıyorum, ve benimde içimde 'ya Marcosa bir şey olursa'
Korkusu oluşmaya başlamıştı.

"Hadi aşkım, önce ben dönüşeceğim. Ardımdan da sen. Zoey ile iletişime geçtin mi?"

"Evet senden hemen sonra dönüşeceğiz."
Dedim. Bana bir kez daha gülümsedi, ve dudaklarını şakağıma bastırdı.
Biraz benden uzaklaşarak dönüşmeye başladı.
Dönüşürken ki her uzvunda gezdi gözlerim, o çok büyük bir kurttu. Çok güçlüydü.

"Hadi Vera sıra bizde."

"Hazır mısın?"

"Hazırım hadi Zoey." Sözlerim ile ayak bileklerimden tüm vücuduma yayılan acıyı hissetim. Sonrasında ise yırtılan kıyafetlerimi, vücudumdan çıkan binlerce tüyü ve uzayan pençelerimi.

"Gözlerini aç Vera." Bu marcostu. İkiletmeden açtım gözlerimi, yere düşmüştüm. Hızla ayaklandım ve marcosun yanında yerimi aldım.

"Beni takip et aşkım."

"Tamam." Diyerek yanıtladım marcosu.

***

Yaklaşık 20 dakikadır yürüyoruz. Bu süre zarfında bir çok konu hakkında konuştuk. Ben birkaç kez nereye gideceğimizi sordum, ama yine doğru dürüst bir cevap alamadım.

"Ne kadar kaldı Marcos?"

"Yetiştik bile sevgilim, bak karşıdaki ormanın içinde." Dediği ile ormana döndüm. Oldukça küçüktü. Kendimi biraz daha tuttum ve yürümeye devam ettim. Yaklaştıkça heyecanım artıyordu. Acaba ne vardı ormanın içinde?



________________________________

Bölümü nasıl buldunuz?

Sizce ormanın içinde ne var?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Yazım yanlışlarım varsa affedin💞

KURDA  MÜHÜRLÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin