~LİDER MARCOS~

9.8K 500 14
                                    

Alaska sürüsünün kurtları hırlayarak ortak oldular bu dövüşe. Bizim kurtlar gelince beni geri çeken vien olmuştu. Ben, vien ve diğer şifacı kadın bir köşede durmuş izliyorduk.
Alaska sürüsünün kurtları oldukça güçlülerdi,
kuyruğu  kalçasından kopan kurt Cuatro sürüsüne aitti.

***

Yaklaşık 30 dakika sonra düşman sürüden iki kişi ölmüştü. Diğerleri ise, korkup kaçmıştı.
Alaska sürüsünün kurtları zaferle bakıyordu gözlerime. Bunlar savaş yerinden gelen kurtlardı. Heyecan ile konuşmaya başladım.

"Orada neler oluyor? Marcos nasıl? Can kaybımız var mı?" Art arta sorduğum sorulara, gri renklerdeki kurt cevap vermeye başladı. Benimle birlikte yanımda olan, ve savaşın gidişatı hakkında tek bir fikri olmayan kurtlarda can kulağı  ile dinlemeye başladılar.

"Savaş başlayalı iki gün olmasına rağmen oldukça yorucu geçiyor luna. Şimdiden 50 kurdumuz can verdi. Düşman sürüye, diğer sürülerden de yardım geliyor." Gri kurdun sözünü bitirmesine izin vermeden atladım konuşmasına.

"Nasıl! Peki bizim sürümüze yardım gelmiyor mu? Kimse yok mu?" Hemen cevap verdi.

"Tabii ki de var. Lider Marcos bilinen birçok kurt adam sürüsüyle dosttu. Hepsi bize yardıma geliyorlar. Lider Marcos iyi Luna. Liderimiz çok güçlü. Her şeyin üstesinden gelicek." Sözleri ile gözlerim dolmaya başladı.
Çok şükür tanrım. İyiydi.

"Luna, görüyorum ki kasabamıza saldırı gerçekleşmiş. Bir kere olduysa yine olur. Ya biz gelmeseydik ne yapacaktınız? Tüm sürü nerede? Yoksa hepsi başka yerlere mi dağıldı, bunun olması bir felakettir."

"Hayır. Tüm Sürü şu tepenin ardındaki ormana gitti. Bizde oraya gideceğiz. Orada küçük bir yerleşim yeri kurduktan sonra, tehlike geçinceye kadar orada kalacağız."

"Peki Luna, bu durumu lider Marcosa bildireceğim. Ancak yaralılarımız var. Onlar için bir kaç ilaç ve ilk yardım malzemesi alıp geri dönmemiz lazım. Ve ölen kurtlarımızı kasabaya getireceğiz, onları buraya gerip burada gömeceğiz. Bu lider Marcos'un emri."

"Peki, şifahanenin içinde hâlâ sağlık araç gereçleri var. Biz aldıklarımızı kendimiz ile götüreceğiz, ne olur ne olmaz."

"Anlıyorum Luna, hadi siz gidin. Bizde gideceğiz, bir kaç güne kalmaz ölülerimizi kasabaya getiririz. Lütfen kendinize dikkat edin."

"Sizde kendinize dikkat edin. Ve, Marcosa onu çok sevdiğimi söyleyin olur mu? Kendine dikkat etsin ve kazanarak geri dönsün."

"Sözlerinizi harfiyen bildireceğim Luna." Diyen kurda gülümseyerek baktım. Ardından yanımdakilere ilerlemelerini söyleyerek, içi ilaç dolu çarşafı tekrardan ağzıma aldım, ve diğerleri ile yürümeye başladım.
Ayağım çok ağrıyordu.

***

Topallayarak kaç dakika yürüdüm bilmiyorum ama, sonunda yetişmiştik. Tüm Sürü bir aradaydı. Ortada birkaç ateş yakılmıştı ve tüm çocuklar etrafına doluşmuştu. Hiç bir şeyden haberi olmayan çocuklar, günahsız çocuklar.
Yüzlerindeki umut beni de güçlendiriyordu.
Bende böyle bir savaşta kopmuştum ailemden.
Bu yüzden, şu savaş döneminde çocukların bir arada ve sürüyle birlikte olmasına çok dikkat ediyordum.
Bizi gören kurtlar bir ayaklanarak hep bir ağızdan konuşmaya başladılar.

" Luna kasabamıza saldırdılar.ne yapacağız şimdi?"

"Luna bu küçük çocuklar aç susuz ne yapacak, ne yiyip içecek."

"Bu karda kışta çocuklarımız kaç gün hayatta kalacaklar?"
Art arda sıralanan sorulara tek tek cevap vermeye başladım.

"Arkadaşlar öncelikle sakin olun. Korktuğumuz  şey başımıza geldi ve kasabamıza saldırdılar. Bir kere saldıran yine saldırır. Kasabamız hiç güvenli değil. Bir süre burada, ormanın içinde küçük bir yerleşim alanı kurcağız. Birkaç günümüzü burada geçirip, tehlike gidince kasabamıza döneceğiz. Ormanın içinde birçok meyve ve bitki vardır elbet. Eğer hiçbir şey bulamazsak, kasabaya iner orada kalan yiyecek içecekleri getirip geri döneriz. Anlaşıldı mı?"

Sözlerimin ardından herkes onaylar sesler çıkarmaya başladı. Bende ağrıyan ayağım ile ağaçlardan birinin köküne yaslandım.
Anında vien geldi yanıma.

"Vera, yaralanmışsın. Hadi dönüşte yarana bakayım." Dedi. Kendisi çoktan dönüşüp üzerini giyinmişti. Ne ara yapmıştı ve bu şeyleri nereden bulmuştu?

"Vien, üstündekileri nereden buldun sen?"

"Yaşlı bir kurt, dönüşenlerin çıplak kalacağını
unutmayıpta yanında bir şeyler getirmiş. Hadi gel." Diyerek ayakladı. Bende hemen arkasından gittim. Yaşlı  kadından aldığı, bir hırka ve pijamayı eline alıp ağaçların arkasına geçti. Hemen yanında durup arkasını dönemsini söyledim. Dediğimi ikiletmeden arkasını döndü ve hızla zoeye seslenerek dönüştüm. Üzerime geçirdiklerim ile, çıktım.


________________________________

Arkadaşlar, bu bölüm içime sinmedi. Oruçluyum ve açlıktan beynim küçüldü galiba. Neyse Umarım beğenirsiniz.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Yazım hatalarım varsa affedin. 💞

KURDA  MÜHÜRLÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin