Hay sizle denk geldiğim güne...
Dokyeom içinden sayıp söverken önünde elleri dizlerinde nefeslenen kişinin sırtını poh pohluyordu.
İsmini manavda şansa öğrendiği kişiye seslenecekken şansının eften püften şeylerde tuttuğunu farketti."Joshua gel içeri geçelim su felan iç. Bir arkadaşın veya bir tanıdığın var mı seni almaya gelecek olan."
Joshua kızarmış gözlerle Dokyeom'a baktı. Bakıp dengesini kaybedip geri geri giderken Dokyeom elinden tutup ayakta kalmasını sağladı. Joshua'nın şuan kendini anladığından bile emin değildi. Üzeri çok kötü batmıştı. Yan gözle bir kez üstüne baktı Dokyeom sonra da şansına biraz daha sövdükten sonra duvara kafasını yaslamış hayatını sorgulayan Joshua'nın koluna girip ana salona ilerledi. Joshua da ona sorun çıkartmıyordu o ne derse onu yapıyordu.
Dokyeom'un ilk önce hedefi Scoups idi. İlk önce onun yanına gidecekti daha sonra da son duruma göre hareket edecekti.
Dokyeom karşısında ki manzara ile artık herşeyi oluruna bırakmaya karar verdi."Aaa Joshua ve bizim okulda ki çocuk."
Sarı saçlı, gözlerini kısıp yeni birşey keşfetmiş gibi masalarının yanında ayaktaki ikiliyi gösterip bakıyordu. Sırıtırken kafasını masaya koyup gözlerini yumdu. Dokyeom tip tip ona bakarken dikkati masada ki diğer kafaya kaydı.
Dokyeom kafası masaya koyulu uyuyan Scoups'ya bakarken yanında oturan ve ortamda ki olabilecek en ayık kişiye kaydı gözleri. O kişinin gözleri de Dokyeom'un üzerinde geziniyordu. Yüzünü ekşitmesine bakarsak da az önce Joshua'nın içine ettiği kıyafetlerini inceliyordu.
Dokyeom hâla omuzuna girdiği kişiyle ayakta durduğunu farkedince onu sarı saçlının yanına oturttu."Sen Dokyeom musun?"
Soruyu soran çocuğun sesini anımsadı Dokyeom. Telefonda konuştuğu sese benziyordu.
Dokyeom başıyla onayladı.
Çocuk oldukça samimi olduğu belli olan gülümsemesini ağzına yerleştirdi."Ben Seungmin. Scoups'nın sınıftan arkadaşıyım."
Dokyeom da onun gibi içten bir gülümsemeyle baktı.
"İsmini oldukça fazla duydum; Scoups senden sürekli bahsediyor. Seninle bu şekikde tanışmayı istemezdim."
Derken gözleri Scoups'ya kaydı.
"Ben de normal bir şekilde tanışmak isterdim ama artık olan oldu. Normalde sen aramasan Scoups'yı yakın diye kendi evime götürecektim. Tabi sana da mesaj atacaktım ama sen önce davrandın."
Dokyeom başını kaşıdı ne diyeceğini bilemedi.
"Dokyeom?"
Koyu kahve saçlar ve soru soran gözler Dokyeom'un görüş alanına girdi.
Dokyeom'un cevap vermeyeceğini anlayan Seungmin merakla bakan çocuğa cevap verdi."Sen dışardayken ben çağırdım. Scoups'yı almak için geldi."
Seungmin bunu derken Scoups'ya bakmıştı. Koyu saçlı anladığını belirtmek için başını sallayıp masada ki yerini aldı.
Dokyeom şuan kendini dış kapının dış mandalı gibi hissediyordu.
Koyu kahve saçlı bir an ağzını açtı birşeyi yeni hatırlamış gibi bir ifade yüzünden geçti. Üzgün bakışlarını Dokyeom'a gönderirken dilinin ucuna gelen cümleleri söyledi."Dokyeom ben özür dilerim. Seni şuan buraya kadar yoran Felix'in saçmalığı oldu. Felix içme yarışı yapalım demeseydi ortam bu hâle bürünmeyecekti."
Dokyeom gülümseyip koyu kahve saçlıya baktı.
"Yok sorun değil olan olmuş artık."
Bunu derken içinden siz benim şansızlığımsınız galiba diye de geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm homop-ŞŞŞH!
FanfictionSEOKSOO , MİSUNG , HYUNLİX, +7 En iyi dostum dediğin kişiyi, gerçekten tanıyor musun? . "Ben seni koruyacağım. Hatta senin için ikinci bir sığınak... Hayır hayır ilk aklına gelen bir sığınak olacağım." "Ee biz hep birbirimizden çekinmişiz ya!"