2. Bölüm

547 24 2
                                    

  Umarım bu kitabı seversiniz. İyi okumalaaarrr..

  Sabah saat 5' e geliyorken uyandım, hep bu saatte uyanmama rağmen uykum vardı. Ama kalkmak zorundaydım, 2 saatlik bir tekvando eğitimim vardı. Daha sonraysa okula gidecektim.

  Yatağımdan kalkıp duşa girdim. Duştan sonra hazırlanmaya başladım. Üstüme siyah bir krop ve rahat siyah bir tayt giydim ve spor çantama okul eşyalarımı koydum. Siyahı çok seviyorum da. Evdeki herkes uyuduğu için çok sessiz bir şekilde kapının önüne gidip evden çıktım.

  Tekvando eğitimimi evimizin 2 sokak ötesinde olan bir spor salonunda alıyordum bu yüzden yürüyerek gidiyordum.

  Spor salonuna geldiğimde içeride birkaç sporcu dışında kimse içeride yoktu. Tekvando salonuna gitmeden önce eşyalarımı soyunma odasına bıraktım. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra tekvando salonuna gittim, hocam tam karşımda beni bekliyordu.

  "Her seferinde nasıl bu saatte kalkıyorsun anlamıyorum. Ben bile kalkana kadar yerde sürünüyorum." dedi hocam.

  "Katı bir ailem var hocam. Ayrıca tekvando hoşuma gidiyor." dedim gülerek.

  2 saatlik bir eğitimden sonra hemen soyunma odasına koşup okul formamı giyindim ve spor salonundan çıkıp 3 sokak ötedeki okuluma doğru koştum.

  Babam her sabah Lisa' yı arabayla bırakırdı ben ise hep spor salonundan uçarak çıkar ve okula ucu ucuna yetişirdim.

  Okula geldiğim zaman Sunny, Tate ve Fred beni kapıda bekliyorlardı.

  "Bu sefer daha erken geldin. Her geçen gün hızlanıyorsun." dedi Sunny.

  "İyi. Hadi sınıfa geçelim." dedim doğrularak.

   Yukarı sınıfa çıktık ve yerimiz olan arka dörtlüye kurulduk. Hoca gelene kadar konuştuk, aslında ben çoğunlukla dinlemeyi tercih ederim.

  Dersten sonra bahçedeki çardaklardan birine oturduk ve sohbet etmeye başladık.

  Bize sohbet ederken Lisa ve arkasında çetesi ile beraber yanımıza geldi.

  "Kalkın bu çardakta burası bizim." dedi Lisa. Bak sen, kardeşim canına susamış.

  Hiçbirimiz kılımızı dahi kıpırdatmayınca Lisa' nın arkasındaki bir kız yanıma geldi ve beni gömleğimden tutup yere atmaya çalıştı. Tabii ki yerimden bile oynatamadı. Sol elimle kızın elini yakalayıp ters döndürdüm. Kız hemen çığlık atmaya ve ağlamaya başladı.

  "Moon, kızı bırak yoksa-" dedi Lisa ama ben sözünü kestim.

  "Yoksa beni annem ve babama mı söylersin? Kime söylersen söyle ama aynı evde yaşadığımızı unutma Lisa." dedim sakin bir sesle.

  Lisa bana gözlerinden alevler saçarak baktı sonraysa kızın az önce bıraktığım elini tutup çetesiyle beraber uzaklaştı. Bende yerime oturdum.

  "Helal olsun sana Moon." dedi Fred eliyle omuzuma bir şaplak atarak.

  "Omzumu kırdın Fred." dedim omuzumu ovuşturarak. Fred kolunu boynuma doladı.

  "Sana birşey olmaz geleceğin ölüm makinesi hanımefendi." dedi sırıtarak. Onu üzerimden iterek;

  "Fred kalk üzerimden." dedim.

  Birkaç dakika sonra ders zili çaldı ve sınıfa gittik.

  Günün geri kalanı olaysız geçmişti ve son derse girmiştik. Ders beden olduğu için hocamız ikili voleybol oynatıyordu. Ben Tate ile eşleştim, Sunny ise Fred ile eşleşti.

  "Ya okul çıkışı AVM' ye gidelim mi?" diye sordu Sunny.

  "Sunny, derslerden dolayı beynin kulağından mı aktı güzelim." dedim Tate' e doğru servis atarken.

  "O zaman ne yapalım?" diye sordu.

  "Oyun merkezine gidelim." dedi Fred.

  "Saçmalamayın, haftaya sınavlar var, çalışmalıyız." dedi Tate topu bana doğru uçururken.

  "Sunny bize kopya verir. Değil mi canım arkadaşım." dedi Fred.

  "Tabii ki." dedi Sunny topu son hız Fred' e gönderirken. Fred eğilmese top tam yüzüne gelecekti.

  "Ben gelemem, biliyorsunuz. Karete kursum var." dedim.

  "Bir günlüğüne asamaz mısın?" dedi Fred yalvarır bir sesle.

  "Olmaz, ailemi biliyorsunuz. Zaten beni evden atmak için sebep arıyorlar." dedim.

  "Moon Lestrenge sen misin?" diye sordu arkamdan bir ses.

  Arkamı dönüp baktığımda nöbetçi öğrenci elinde bir kağıtla bana bakıyordu.

  "Evet, benim." dedim şaşkın bir sesle.

  "Müdür seni odasına çağırıyor." dedi ve elindeki kağıdı bana uzattı. Kağıdı alıp baktım, müdürün beni çağırdığı yazıyordu.

  Anlamaz gözlerle önce kıza sonra diğerlerine döndüm, onlarda benim gibi anlamamışlardı.

  "Tamam, ben hocaya haber vereyim." dedim.

  "Sen git ben söylerim." dedi kız ve elimdeki kağıdı alıp beden eğitimi hocasının yanına gitti.

  "Lisa seni müdüre mi şikayet etti acaba." dedi Tate.

  "Sanmam, Lisa söylese ilj derste söylerdi." dedim ve müdürün odasının yolunu tuttum.

  Müdürün odasının kapısını çalıp içeri girdim. İçeride annem, babam, babamın iş ortağı, tanımadığım bir kadınla bir adam ve benim yaşlarımda bir kız vardı.

  Kadın beni görünce ağzı açık kaldı ve gözleri doldu, adam ise sadece şaşkın gözlerle bana baktı.

  "Evet Moon, şimdi sana açıklamamız gereken bir konu var." dedi babamın iş ortağı.

  "Nedir?" diye sordum. Kadın hâla dolu gözlerle bana bakıyordu. Babamın ortağı çantasından bir dosya çıkardı ve içini okumaya başladı.

  "Yapılan testlere göre Moon Lestrenge' in, %99,99 oranında Arthur Roberts' ın kızı olduğu, Lina Roberts'ın ise %99,99 oranında James Lestrenge' in kızı olduğu biyolojik olarak doğrulanmıştır." dedi ve dosyayı kapatıp sağ eline aldı.

  Bana dolu gözlerle bakan kadın şimdi sevinçten ağlamaya başlamıştı, benim yaşlarımda olan kız koşarak annem ve babama sarılmıştı. Ben ise ne diyeceğimi bilemiyordum, zar zor nefes alıyordum. 5 yıldır bana sarılmayan, öpmeyen ailem şu an daha 1 dakika önce kızları olduğunu öğrendikleri bir kıza sarılmışlar hatta annem kızın saçlarını öpmüştü.
Babamın ortağı konuşmaya başladı;
 
  "Çocuklar reşit olmadığından biyolojik ailelerine verilmeleri gerekiyor." dedi.

  Bacaklarım titriyordu, ayakta zor duruyordum. Yeni babam olduğunu öğrendiğim adam bana döndü ve;

  "Eşyalarını biz alacağız kızım." dedi yeni babam.

   Kızım mı?!

  Sabah 5 şu an ve ben bu bölümü yayınlıyorum, müq. Okuduğunuz için teşekkürler :)

Karanlığın İçindeki Beyaz Leke Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin