11. Bölüm

130 11 2
                                    

  ÇOĞ TEŞEKKÜR EDERİM! Bu kitaptan ümitli değildim ama bu kadar çok büyüyeceğini sanmıyordum! Çok teşekkür ederim! İyi okumalaaarrr..

  Yerde yatan adam bir anda Dark abimi ayak bileğinden tutup bacağını havaya kaldırdı ve onu sertçe duvara fırlattı. Willam abi hızlıca beni bırakıp adama döndü ve onun tam alnının çatına silah dayada. Lan bunlar benden beter (!)

  Tabii efendim (!)

  Shut up iç ses.

  Adam kollarını havaya kaldırdı ve teslim olur gibi durdu ama yüzünde pis bir sırıtış vardı.

  "Ah William, seninle iş yaparken az tecrübe kazanmadım. Beni o küçük kız kardeşinin yanında vuramazsın. Götün yemez." dedi adam tam bir tane suratına vurmalık bir sırıtışla.

  William abim kaşlarını çattı, ilk kez bu kadar ciddi görüyordum onu. Adam resmen 1 dakikada abimin kişiliğinin içine etmişti.

  O an içimde giderek büyüyen bir yangının körüklendiğini hissettim. Belki uzun süredir tanımıyordum onu ama bana en iyi gelen insanlar listesine ilk günden girmişti William abim.

  O an ben bile ne yaptığımı bilemedim. Gözlerim sinirle dönmüş bir şekilde adamla William abimin ortasında durdum ve adamın tam karnına bir tekme atarak yere serdim ve ayağımı tam onun göğüs kafesine bastırdım.

  Gözüm dönmüştü. Sinirliydim. Kimse benim değer verdiğim bir insana dokunmaya cüret edemezdi. Özellikle de bu gibi şerefsizler. Adamın tam tükürmelik yüzüne bakarıp, sinirden tükürükler saçarak bağırdım ona.

  "LAN SEN KİMSİN Kİ BENİM ABİMİ TEHDİT EDİYORSUN?!" diye bağırdım.

  Adam şok olmuştu, bir eliyle ayak bileğimi kavrıyordu. Yüzü daraldığı için yavaş yavaş kırmızıya dönüyordu. Buna rağmen bir süre bana şaşkın gözlerle baktıktan sonra sırıttı.

  "Ben Alex, abilerinin eski ortağıyım." dedi sırıtıp sakin bir sesle konuşsa bile nefesinin daraldığı belli olan bir ses tonuyla.

  O an onlara bakmasam da Dark ve William'ın bana şaşkınca ve kafa karışıklığıyla baktığına emindim.

  Ne yapsınlar gerizekalı? Kalktın bildiğin adama uçtun."Dur çekirdek alıp gelem öyle döv." mü deselerdi?

  OLUM ŞİMDİ BARİ Bİ SUS BE İÇ SES!

  Bir süre öylece durup adama baktım. Ne halt yemişti de eski bir ortak olmuştu çok merak ediyordum. Sinirlerim dahada gerilirken bir anda William abi kendine gelmiş olacak ki beni kolumdan tutup adamın üstünden kenara çekti ve mahkeme duvarı ciddiyetinde bir ciddiyetle Dark abime baktı.

  "Abi, sen Moon'u eve götür, ben bu iti hallederim." dedi William abim.

  Sesinde benim ilk defa işittiğim tehdit, sinir ve en çokta nefret bir ton vardı. Sanki bu eski ortak, ne bok yediyse, en çok ona zarar vermiş gibiydi. İçinde ona karşı beslediği kin ve nefret artık öyle bir noktaya gelmişti ki bunu dışarıda insan net bir şekilde hissedebiliyordu.

  Dark abim tek kelime etmeden beni kolumdan tutup arabaya doğru çekti. Çıtımı çıkarmadım, nereye gidiyoruz demedim, William abiyi böyle mi bırakacağız demedim, o adam kimdi demedim. Diyemedim..

  Bütün yol boyu sadece gözlerimi karşımdaki sürücü koltuğunun arka kısmına dikmiş bir şekilde, aklımda binbir düşünce dönerken geçirdim.

  Anlamıyordum. Bu adam kimdi? Bir anda neden ortaya çıkmıştı? Neden abimlerin eski ortağı olmuştu? Aralarında ne geçmişti? Aileden birine zarar mı vermişti? Neler olmuştu?..

  Kapının açıldığını duyunca sanki beynime sel vurmuş gibi tüm düşüncelerim dağılacak saçıldı. Bakışlarımı kapıyı açan Dark abime çevirdim. Yüzü bembeyazdı, sanki az önce matematikten 0 almış gibi bir hali vardı.

  Senin ben okulla bozulan kafana tüküreyim.

  Sussana lan! Ne yapayım?! Aklıma o geldi! Öğrenciler okumuyor mu zaten çoğunlukla! Kapa çeneni 4. duvarı kırmış gibi oldum şu an!

  Ben olmasam bu kızda akılda olmaz ya yemin ederim.

  Sus lan!

  İç sesimle savaşırken arabadan indim ve eve doğru yürümeye başladım. Dark abim benimle yanyana gelip kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti. Bana bakmıyordu, önüne bakmış yürümeye devam ediyordu. Dudakları hafif aralandı ve her halinden anlaşılan bir endişeyle konuştu.

  "İyi misin?" dedi.

  Başımı onaylarcasına salladım. İyiydim. Tek sıkıntı dedikodu bulmuş koca karılar gibi bunu hemen bizim okaliptus yapraklarına, Sunny, Tate ve Fred tabii ki, yetiştirmek istememdi.

  Hayatım boyunca bana en yakın arkadaşlarım onlar olmuştu. Bu yüzden gerekli gereksiz ne varsa anlatırdım onlara. Şimdide bunu istiyordum. Bazen insana boş bile olsa konuşmak iyi gelir. Yalnız olmadığını hisseder insan.

  Geleceğin psikoloğu.

  Aynen, psikolojisine sıçılmış bir psikolog. Aynen (!)

  Bir kolumu Dark abimin beline doladım, anca oraya kolum yetiyor ve ben ne yapayım? Burç Halife gibi adam, nasıl sarılayım?

  Bir de bayıl istersen Feriha.

  Drama Queen miyim lan ben? Kapa çeneni lan.

  Dark abi omzumdaki eliyle hafifçe omzumu okşarken eve girmiştik. Annem hızlıca salondan maşallah tazı gibi koşup boynuma atladığı sırada Dark abim kolunu omzumdan çekmişti ve kenara çekilmişti. Anne artık L masaya benziyorum, teşekkürler.

  "Kızım! İyi misin?! O o- neyse.. O herif sana birşey yaptı mı?!" dedi.

  Anne.. Sakin. Kadını bıraksak gidip adamın kulaklarını kesip organlarını eline verecek. Kime çekmişim çok iyi anlaşılıyor.

  Sarılmak biraz garip gelmişti. Çünkü normalde bizim tayfa hariç kimseye sarılmadım, kimsede bana sarılmazdı zaten. Bir süre öyle mal mal durduktan sonra yavaşça anneme sarıldım.

  "Ben iyiyim annem. Korkmana gerek yok." dedim sakince.

  Kesinlikle az önce bize Allah bilir ne şekilde davranacak olan elalemin adamı yüzünden 2 abimizi çağırıp daha sonra sırf abimizin tipini kaydırdığı için adamı delmedik (!)

  Kesinlikle (!)

  Annem endişeli bir sesle saçlarımı okşadı ve bana dolu gözlerle baktı. Korkmuştu.. Benim için endişelenmişti. Ne diyeceğimi veya ne yapacağımı bilmiyordum. Öylece durmuş ona bakıyordum.

  "Nasıl korkmayayım yavrum?! O adi herif sana birşey yapsa-" derken ona sıkıca sarıldım. Donup kaldığını hissetmiştim. Belli ki diğer kızları, benimle karıştırılan eleman, onlara bu kadar yakın değildi.

  "Ama yapamadı annem. Merak etme. Birşey olmadı." dedim onu rahatlatmak isteyen sesimle.

  Biz öyle dururken sahneye babam uçarak, bildiğin uçarak, giriş yaptı. Hızlıca yanımıza koştu ve beni XR cihazı gibi incelemeye başladı. Yaralanmadığımı anlayınca rahat bir nefes aldı ve bir eliyle saçlarımı okşadı.

  Bu o kadar garip geldi ki. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sevgi.. O kadar güzel bir histi ki. Anne-baba sevgisi asla başkası tarafından hissettirilemezdi. O sevgi, insanın kendi anne ve babasından gelen özel bir sevgiydi. Çift kilitli bir kapı gibiydi anne-baba sevgisi, anahtarlar ise anne ve babaların elindeydi. Sadece o kapıyı o sevgiyi vererek, sadece onlar açabilirdi.

  Gözlerimin dolduğunu hissedince hızla doğrulup elimi alnıma siper ederek gözlerimi sakladım.

  "B-ben odama geçsem iyi olur, dinlenmek istiyorum." dedim ve daha onların cevap vermesine fırsat bırakmadan seri adımlarla yukarı doğru hızla çıktım.

  Odama geldiğimde kapımı kapadım ve sırtımı kapıya yaslayarak yavaş yavaş yere çöktüm. Gözlerim hâla doluydu ama acıdan değildi bu göz yaşları. Mutluluktandı.. Sevgi o kadar güzeldi ki, bir kez hissettikten sonra kaybetmekten korktuğun tek şey olarak hayatının baş köşesindeydi.

Karanlığın İçindeki Beyaz Leke Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin