7. Bölüm

185 13 7
                                    

  Nabersiniz? Uzun zamandır bölüm atmadım kusura bakmayınız pls. İyi okumalaaarrr..

  Yemekten sonra herkes odasına dağıldı ve bende ne yapsam diye düşünürken uzun zamandır izlemek istediğim bir filmi izlemeye karar verdim.

  Telefonumdan açıp yere uzandım, aslında yatakta da izleyebilirdim ama bende ayı postu gibi bir deri olduğu için yaz kış cayır cayır yanıyordum ben.

  Filmin ortalarına doğru yavaş yavaş gözüm kapanmaya başladı. Yarım saat kadar mücadele ettikten sonra telefonu kapatıp yatağa gitme tenezüllü göstermeden yerde kolumun üstünde uykuya daldım.

  Ne kadar zamandır uyuduğumu bilmiyorum ama uyandığımda kendimi Dark başımda akbaba gibi dikilmiş endişeli gözlerle bana bakarken buldum. Benim uyanıp zombi gibi ona baktığımı görünce derin bir nefes alıp oturur pozisyona geçti.

  "Kızım sen ne tür bir manyaksın?! Yüzüne su döküyorum uyan diye 'Elhamdülillah bu günde faceimi yıkamaya gerek kalmadı.' diyorsun ya!" dedi.

  "Uykumda bile imana gelmişim daha ne istiyorsun?" dedim yerden kalkıp karşısında oturur pozisyona geçerek.

  Dark bana 'salak bu kız yemin ederim gerizekalı' der gibi bakıyordu. Daha sonra ayağa kalktı ve bana baktı.

  "Yarın senden bir yaş küçük olan kardeşimiz gelecek. Haberin olsun." dedi.

  Bir anda ayağa fırladım, ben o kadar hızlı ayaklanınca Dark' ın ödü koptu.

  "Kaç kardeşiz lan biz?!" diye sordum şokla.

  "Toplam 7 kardeşiz. Neyse bil istedim. İyi geceler." dedi ve beni aklımda milyar tane soruyla başbaşa bıraktı.

  Ben arkasından bağıra çağıra soru sormama rağmen geri dönmedi. Telefonumu alıp şarja taktım ve yatağa girip Dark abimin yarım bıraktığı rüyama devam ettim.

  Sabah öten karga sesleriyle uyandım. Evet o kargalar benim ikiz abilerim James ve Sirius' tu.

  "Moon! Hadi kalk bugün kardeşimiz geliyor!" diye bağırdı kulağıma James. Ben tabii biraz reflekslerim sert olduğu için;

  "YA HAK!" diye James' in boynuna atladım ve kafasını dişlemeye başladım.

  "Kızın içinden komodo ejderi çıktı lan!" diye yüksek sesle gülmeye başladı Sirius.

  "Moon in tepemden iki gram aklım var onuda yedin be!" diye bağırarak beni üzerinden atmaya çalıştı James. Bende acıyıp kafasını ısırmayı bırakıp indim tepesinden.

  "Beni asla bağırarak uyandırmayın. Acısını siz çekersiniz." dedim çok bilmiş bir sesle.

  "Onu anladık." dedi James kafasını ovuşturarak.

  "Ben banyoda işlerimi halledip geliyorum, siz inin." dedim ve banyoya gittim.

  "Tamam ama çabuk ol." dedi Sirius ve James ile kapıdan çıktılar.

  Duşa girdim ve üstümü giyinmek için giyinme odasına gittim. Altıma siyah bir kapri üstüme ise kolsuz siyah boğazlı bir kazak giydim. Saçlarımı salık bırakıp hafif dalgalı yaptım.

  Aşağı salona indim ve mükemmel bir giriş yaptım.

  "Cümleten günaydın ev ahalisi." dedim sırıtarak.

  Annem ve babam gülümsedi, abilerim ise 'Günaydın' dediler. Salona geçip annemin yanına oturdum. Annem beni kolunun altına alıp saçımı öptü.

  Tamam belki size tuhaf gelecek ama ben çok şaşırmıştım. Gülümseyip kollarımı beline doladım.

  Birkaç dakika sonra annem bana döndü.

  "Kızım, bugün senden bir yaş küçük olan erkek kardeşin Louis gelecek, yaz tatiline gireceğiz biliyorsun son bir hafta var. Ama Louis erken gelecek, senin için." dedi annem güler yüzle. Ama yüzünde hafif bir korku vardı, sanki Louis' u hiç sevmeyecekmişim gibi. Gülümsedim.

  "Ne zaman geliyor benim küçük kardeşim?" diye sordum şerefsiz bir gülümseme ile.

  Annem ilk başta şaşırdı hatta göz ucuyla abilerimin bile şaşırdığını görebiliyordum. Annem sonra bana bakıp gülümsedi.

  "Birazdan gelir canım." dedi annem.

  "Harika." dedim ve anneme dahada sokuldum. Kadının maşallahı vardı taş gibi kadın.

  Bir yarım saat kadar sonra kapı çaldı, hemen evin hizmetlisi daha mutfaktan çıkmadan kapıya uçtum. William' ın arkamdan;

  "Kızın içinden çita çıktı be." dediğini duydum.

  Kapıyı açtığım zaman tam karşımda babamın küçük ikiz kardeşi çıktı. Simsiyah saçları ve masmavi gözleri vardı, boyu benden 1-2 santim kısaydı, çok spor yaptığım için boyumda yaşıtlarıma göre uzundu. Beni görünce şok oldu ama bir anda boynuma atladı. Bende gülümseyip ona sarıldım.

  Ben sarıldığım zaman benden ayrılıp şaşkın şaşkın bana baktı. Sanırım o Lina denilen kız bu aileye çok kötü davranıyordu. Gülümsedim.

  "Merhaba Louis, ben Moon." dedim gülümseyerek.

  İçeri geçtik ve Louis gelip yanıma oturdu. Salonda herkes bize bakıyordu, bıçaklayacağım sanki çoçuğu.

  Kolumu Louis' un omuzuna atıp ona sarıldım. Louis ilk başta biraz titredi ama sonra o da kollarını belime doladı. Birkaç dakika sonra başını kaldırıp yüzüme baktı, çok stresli ve korkmuş gibi görünüyordu.

  "Sana abla diyebilir miyim?" diye sordu. Lan seni yerim ben be.

  "Tabii ki diyebilirsin. Sen benim kardeşimsin." dedim ve iki kolumuda ona dolayıp sarıldım.

  Louis bana önce şaşkın gözlerle baktı sonraysa gülümseyip sıkı sıkı sarıldı bana.

  Diğerlerine göz ucuyla baktım, babam ve annem bize ağızları kulaklarında gülümsüyorlardı, James, Sirius ve William' da bana bakıp sırıtıyorlardı. Dark ise şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.

  Yeni ailem bana çok iyi davranıyordu bende onlara iyi davranacaktım.

  İsimler ingilizce diye imansız sanmayın hepsi müslüman. Okuduğunuz için teşekkürler :)

Karanlığın İçindeki Beyaz Leke Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin