Tuğra'dan;
Heyecanla Eralp'in gönderdiği konuma doğru yola çıkmıştım. Uzun zaman sonra.. çok uzun zaman sonra hem de. O ela gözlerini ne kadar da çok özlemiştim. Masum bakışlarını, en ufak şeyde kollarıma koşmasını.. Ama bir sorun vardı peki ya o da beni, benim onu özlediğim kadar özlemiş midir? Gerginlik ile daha da sıkı kavradım direksiyonu.
Yaklaşık yirmi dakikanın sonunda buluşacağımız kafeye gelmiştim. Derin bir nefes alıp kapıdan içeri girdim. Sağıma dönmem ile deli özlemini duyduğum bir çift ela gözle çarpıştı gözlerim. Hızla ayağa kalkıp bana doğru koşup boynuma atladı. Dayanamazdım ona. Kafasını boynuma bastırıp göz yaşlarının akmasına izin vermişti. Artık bende daha fazla tutamıyordum. yYavaşça kafasını kaldırıp
"Yanlış mı görüyorum yoksa Tuğra Alpman ağlıyor mu?"
alnına kocaman bir öpücük kondurup, geri çekildim
"Sen ne kadar güzelleşmişsin böyle "
"Sende fena sayılmazsın" dedi gülerek. Evet beni özlemişti hem de tahmin ettiğimden daha fazla.
"Gel hadi oturalım" sandalyelerden birini çekip oturdum. O da sandalyesini çekip hemen yanıma oturmuştu. koskoca üç yıl, eksikliğini her anlamda hissettirmişti. Ve şuan sanki o boşluğun yüzde yüzünü tamamen doldurmuştu. Başını omzuma yaslayınca yanık buğday saçlarını okşamaya başladım.
"Bunu çok özlemişim işte"
"Bende güzelim" dedim başına küçük bir öpücük kondurarak. hafifçe kafasını kaldırdı.
"O seni çok özlüyor."
gergince kendimi sandalyeye yasladım
"Bundan ömrünün sonuna kadar kaçamazsın abi , biliyorsun değil mi? O bizim annemiz. Her ne olursa olsun"
"Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum Umay"
"Bunu nereye kadar erteleyebilirsin ki? Her gece ağlıyor. Senin yarattığın boşluk asla dolmayacak onda"
"Peki onun bende yarattığı boşluk nasıl dolacak. Sadece bende de değil Sende yarattığı boşluk?"
konunun içinden çıkamayacağını anlayınca hızla konuyu değiştirmek adına,
"Ayça kim?" diye sordu bıyık altından gülerek. Sinirle Eralp'e döndüm. teslim olurcasına ellerini havaya kaldırdı. Umay'a dönerek
"İlgini çekeceğini sanmıyorum."
"Öyle mi? Ama Eralp bana öyle söylemedi. Abimin ilgisini bu denli çeken kızı şahsen çok merak ediyorum."
"kimsenin ilgimi falan çektiği yok" diye sertçe çıkıştım. Umay Eralp'e bakarak birden ikisi de gülmeye başladı. Ardından bana dönerek
"ee ne zaman tanıştırıyorsun beni?" bıkkınlık ile bir nefes verdim.
" Peşini bırakmayacaksın değil mi?" şirinlikle gülerek
"Hayır" diye verdiği tepkiye dayanamayıp hepimiz gülmüştük.
"Uygun bir zamanda söz tanıştıracağım"
"Dört gözle bekliyor olacağım." dedi kahvesini yudumlarken. Bugün sandığımın aksine çok güzel geçmişti. Günün sonunda Umay ile birlikte eve dönmüş, Umay yorgun olduğundan günün geri kalanını uyuyarak geçirmişti.
Televizyon ışığında otururken telefonumu elime alarak Ayça'yı aradım. Açmamıştı. Uyumuştur herhalde diye düşünerek fazla üzerinde durmayıp, bende uyumak için odama çıkmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Teen Fiction"Tıpkı ilk tanıştığımız. günlerdeki gibi" dedi gülümseyerek "Sanki üzerinden yıllar geçmiş gibi konuştun" dedim hafif tebessüm ederek. "Bana öyle geliyor. Tıpkı yıllardır tanıyormuşum gibi seni." "Al benden de o kadar" dedim dumanı üflerken.