günlerdir gözlerimin aradığı fakat bir türlü göremediğim sima ile karşılaştım. Tuğra..
"
"N-ne işin var burada"
"Koray'ın evinden ayrılmışsın"
"bu seni ilgilendirmiyor" deyip kapıyı yüzüne kapatacakken
"bekle.. Lütfen"
"Ne istiyorsun benden?"
"Sadece konuşalım istiyorum."
"ama ben istemiyorum" "Neden böyle yapıyorsun?"
" Tuğra sen benimle dalga mı geçiyorsun? Önce hakaret edip canımı yakıyorsun, zorla istemediğim halde götürmeye çalışıyorsun. Yaptıkların mantıksız oynadığın oyunların parçası olmak istemiyorum. O yüzden lütfen buradan gider misin?"
" Anlamıyorsun Koray ruh hastası. ve.."
ve?"
"denizin ölümüne sebep olan o"
"Her şeyi anlattı bana. Kafanda kurduğun, içini ferah tutacak bir yalana inanıyorsun"
sinirle Tuğra'ya bağırırken, Eylül bağırışlarımızı duymuş olacak ki
"Ayça ne oluyor burada" görüş açısına Tuğranın girmesi ile
"Dünkü adam değil mi ?"
öne atılarak elini uzattı "Ben Eylül merhaba"
"Eylül mü?" afallayıp hızla kendini toparlayarak o da elini uzattı
"ben tuğra memnun oldum eylül"
"içeri gelsene" söylediği şey ile sinirle Eylüle döndüm
gözlerini kaçırarak o önden Tuğra arkadan o otuma odasına ilerlediler. Kapıyı büyük bir sinirle kapatıp yanlarına gittim.
"Eylül biraz izin verir misin?" ne kadar kalmak istediğini görsem de, bu sadece Tuğra ile benim aramda olan bir şeydi..
eylül ağır adımlarla odadan çıkınca sinirle Tuğra'ya döndüm
"Seni dinliyorum"
"benimle geliyorsun. Bu evden beraber çıkıyoruz."
"Hayır o dediğin olmuyor. Eğer başka bir şey yoksa. yorgun hissediyorum dinleneceğim"
"Ayça sana bir seçenek sunmadım. Seni almadan gitmiyorum bir yere."
"Sıkıldım artık bu otoriter tavırlarından devamlı köpeğinmişim gibi davranmandan. Bana yardım ettin sana minnettarım. Ama yaptıklarınla karşılığını fazlasıyla aldın" sert çıkışmam ile ayağa kalkıp aramızdaki mesafeyi kapatmıştı. Diğer seferin aksine utanıp başımı öne eğmiyor, ondan çekinmediğimi belli edercesine kafamı daha da dikleştiriyordum.
"Koray ile aranda bir şey geçti mi?"
"Sen beni ne sanıyorsun? Tanıştığım tüm erkeklerin koynuna mı giriyorum? Lütfen git hadi"
bir şey söylemiyor, görmeyeli sanki daha da koyulaşan gözlerini bir an olsun gözlerimden ayırmıyordu. Rahatsızca yerimden kıpırdadım. Ona karşı hissettiğim bu rahatsız edici çekim beni huzursuz ediyordu. Bakışlarındaki o derinlik öylesine korkutuyordu ki beni, bir an olsun gözlerinden kaçamıyordum. Ama buna devam edemezdim aniden gözlerimi kaçırıp uzaklaştım. Hala bir şey söylememiş, öylece karşısına bakıyordu. Yavaş hareketlerle kafasını dikleştirip tekrar göz teması kurdu ve yavaşça kapıya doğru yöneldi. Bu kadar sessiz olması bile altında yatan o öfke dolu sözleri anlamama engel olamıyordu. Bir şey yapmıyor sadece evden çıkışını izliyordum. birkaç dakikalığına bile olsa, yine tüm dengelerimi altüst etmişti. Ve buraya son gelişi olmayacağı çok barizdi. içten içe söylendim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Teen Fiction"Tıpkı ilk tanıştığımız. günlerdeki gibi" dedi gülümseyerek "Sanki üzerinden yıllar geçmiş gibi konuştun" dedim hafif tebessüm ederek. "Bana öyle geliyor. Tıpkı yıllardır tanıyormuşum gibi seni." "Al benden de o kadar" dedim dumanı üflerken.