Chapter: 8

31 4 20
                                    

Hoşgeldin! Yorumlarını bekliyoruz, iyi okumalar ❣️

Jooheon geri çekilip gülümseyerek güzel gamzelerini gösterdi Changkyun'a.

"Teşekkür etmem gerekiyor mu?"

Bu sorusu ona ilk telefon konuşmalarını hatırlatmıştı. Gülümsedi o da.

"Hayır."

"Dönelim mi?"

"Dönelim. Çok güzelmiş ama gerçekten."

"Yine geliriz."

Jooheon onaylayan mırıltısını çıkarttıktan sonra geldikleri yoldan sohbet ederek yürüyerek karavanlarının olduğu yere geldiler. İçeriye girdiler.

"Ne hazırlayacağımıza karar vermemiz gerekiyor bence. Hazırlayana kadar acıkırız." dedi Jooheon.

"Et kızartalım."

Jooheon et kelimesini duyunca olduğu yerde eriyip akan salyalarını silmişti baş parmağıyla.

"Evet, lütfen."

Daha sonra dolaplardan ihtiyaçları olabilecek eşyaları çıkarttı. Changkyun da tavayı hazırlayıp yağı döktü üzerine. Daha sonra da etleri tuzlayıp baharatlayarak yağın içine bıraktı kızarmaları için.

"Ne içersin yanında?" diye sordu Jooheon.

"Varsa kırmızı şarap."

"Var tabii ki."

Jooheon dışarıdaki küçük masaya iki tabak, iki kadeh, peçete, çatal ve bıçakları ardından şarabı koymuştu. Biraz sonra elinde tavayla Changkyun çıktı karavandan. Servis etti tabaklarına. Tavayı içeri bırakıp geri geldi ve yerine oturdu.

"Afiyet olsun."

"Sana da afiyet olsun. Ayrıca, eline sağlık."

"Rica ederim."

Birlikte güzelce yemeklerini yiyip şaraplarından içtiler. Masada oturup sohbet ettikten sonra da masayı toparlayıp içeri götürdüler. Kahve yapıp biraz daha sohbet ettiler onu içerken. Artık hava karardığı için hava biraz serinlemişti.

"İçeri girelim mi?" diye sordu Jooheon.

"Üşüdün mü?"

"Biraz."

"Girelim."

Birlikte kahve fincanlarını da aldıktan sonra masa ve sandalyeyi de dışarıda bırakmayıp içeri aldılar. Girer girmez de kapıyı kilitlemişti Changkyun.

"Uzansam olur mu?" diye sordu bu sefer de Jooheon. Gece yüzünden uykusuzdu biraz. Başı ağır gelmeye başlamıştı artık.

"Elbette."

Gidip yatağa uzandı ve ona doğru döndü. Elini şakağına koyarak Changkyun'a baktı. Ondan önce Changkyun konuşmuştu.

"Dünden yorgunsun zaten. Karavanı da kullandın."

"Evet ama uyuyarak zaman kaybetmek istemiyorum."

"Ne yapacaksın?"

"Bu şekilde yatarım, sohbetimize devam ederiz işte... İstersen gelebilirsin yanıma."

"Ben uyuyacağım ama." diyerek üzerinden geçip yatağın diğer tarafına yatmıştı Changkyun.

Jooheon da gözleriyle takip etmişti onu. Elini şakağından çekip yastığa koydu kafasını.

"Sen uyursan ben de uyurum. İyi geceler öyleyse."

Changkyun altında eşofmanı olduğu için gayet rahat bir şekilde kapatmıştı gözlerini. "İyi geceler."

Enemies to Lovers - JooKyun ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin