𝐏𝐀𝐑𝐓𝐘 𝐀𝐃𝐃𝐈𝐂𝐓 // ⍟𝐊𝐔𝐑𝐎𝐊𝐀𝐖𝐀 𝐈𝐙𝐀𝐍𝐀⍟

5

2/14/06

Ağarmış saçlı adam toplantıdan ayrılırken, simsiyah saçlı hizmetçisi son birkaç gündür oni gözlemliyordu.

Kakucho Hitto müdahele edemeyeceğini biliyor ama eğer yapabilirse, gerçekten İzana'ya bu anlaşmayı durdurmasını söyleyecekti. Kralının yavaş yavaş boşlukta ve kardeşine olan kininde boğulduğunu biliyor.

Sano Shinchiro'yu kaybettikten sonra Sano ile kan bağı olmadığını öğrenince ona zarar verdi. Acı bu güçlü krala boşluktan başka bir şey hissettirmedi, nefretten başka bir şey hissetmeyecekti.

Onu yanlız bıraktılar, her zaman yanlızdı ve her zaman olduğu gibi Kakucho gibi birinin yanında olduğunu asla bilmiyordu.

Kakucho başını salladı, çenesini ve yumruklarını sıktı. Tek istediği kralını kurtarmak, Kurokawa İzana'yı kurtarmak çünkü sahip olduğu tek kişi o.

Ve bu simsiyah saçlı adam, kralını kurtarmak için her şeyi feda edebilir.

Beyaz saçlı adam her zamanki gibi elleri cebinde yürürken şimdi hastaneye gidiyordu. Kavgalarını huzur içinde düşünebilmek için toplantıdan sonra erkenden ayrıldı.

Manjiro'nun Kisaki Tetta'yı bir eşyaymış gibi fırlattığına inanamayarak sırıtıyordu. Kisaki Tetta 13 yaşında akıllı bir adam, bu ucubenin 13 yaşında olduğuna kim inanır?

Ancak Mikey'i merkeze alıp beyin fırtınası yapmak için yaptığı tüm planlar ölümcül ve gelecekte tüm Japonya'ya hükmedebilirdi. Ve evet, birdenbire ortaya çıkan ve tüm planlarını suya düşüren Takemichi Hanagaki yüzünden hepsi mahvolmuştu.

Kurokawa İzana, Kisaki'nin onu kullanmasına izin verecek, istediği kadar kullanmasına izin verecek çünkü ikisinin de kendi çıkarları olacak.

Ama şimdi tek planı o delikanlıyı öldürmek...

"Kurokawa!" Kadın onu mavi küreleriyle karşıladığında kaşları çatıldı, başını yukarı kaldırdı ve gözleri seğirdi.

Ona doğru koşarken ona el sallıyordu, yüzündeki geniş gülümseme sayesinde gözleri kısılmıştı. Mor küreli adam yüzündeki şaşkınlık ifadesiyle onun kendisine doğru gelişini izlerken başını eğdi.

Bunlar hastanenin yakınında bile olmadı, o halde neden burada?

"Neden buradasın?" Tam önünde durduğunda mırıldandı.

Elleri dizlerinin üzerindeyken derin nefes alıyor, koşmaktan kalbi hızlı atıyordu. Dizlerinin hâlâ bu şekilde koşmaya dayanabildiğine inanamıyordu.

"Bir şişe su isteyip istemediğimi bile sormuyorsun." Başını kaldırıp ona baktı, nefes alırken dudaklarını büzdü.

"Buraya kadar koşman benim suçum değil." diye basitçe cevapladı ve onun yanından geçip onu geride bırakarak ileri doğru yürümeye başladı, onun yanından geçip onu geride bırakarak yüzünün düşmesine neden oldu.

"Nereye gidiyorsun!?" Ona sırtını döndüğünde sordu, kaşlarını çatarak dik durdu.

"Hastaneye."

"Ha!? Oraya ne gidiyorsun!?" Ona doğru koşmadan önce yüksek sesle sordu, onu tekmelemek istiyordu ama bununla ancak kendi mezarını kazacağını biliyordu.

Kalbinin onu öldürmekten çekinmeyeceğinden emindi ve bu canını acıtıyordu.

***