2. Bölüm: Gerçekler

44 4 0
                                    


  Kaybolalım hiç bulunmayacak bir yerde. 

                                    Ölüm kelimesi bir insan için kolay olmamalıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                    

Ölüm kelimesi bir insan için kolay olmamalıydı.?

Gözlerimde mutluluğun ışıltısını gördüğüm o an tüm bedenim sırılsıklam ağlamak istiyordum ama yapamamıştım. Babamın beni kollarında bahçenin her köşesinde uçurmayı ve o anın mutluluğunu sadece sinama koltuğunda oturmuş gibi izliyordum. O ana dönsemde babamın kucağındaki kız beni istemiyor gibiydi. Benim küçüklüğüm şimdide büyüklüğümü istemiyordu. Onları uzaktan ağlaya ağlaya izlerken titreyerek gözlerimi açabilmiştim. Vucudum bir kuş gibi çırpınırken bir kısık , yanıp sönen ışığın yansımasıyla ağladığım rüyadan uyanmıştım. Nerde olduğumu çözmek istesemde baş ağrım tüm direncimi düşürmüştü. Yanımda birinin olduğunu anlamıştım. Demir bir sandalyede kollarım arkaya doğru bağlanmıştı. Şarkılar söylüyerek tam karşımda oturmuştu.

"Prensesimiz uyanmış. Bu gece rahat uyuyabildinizmi.?" karşımda oturan kişinin yüzüne bakınca tanımıştım. Marazın ormanda olduğu anda yanında duran dört kişiden biriydi. "Koray ben memnun oldum senin ismin ne.? umursamaz bir şekilde ona bakınca buna gülümsemişti.

"Memnun oldum Ekim." ellerimi ipten kurtarmaya çalışınca "O iplerle vahşi hayvanları bağlıyorlar çok uğraşma istersen." Ağlamaklı olan yüzüm sinir kirizine dönüşmüştü. "Burdan çıkınca hepinizi dört duvara hapsedicem." Koray umursamaz bir tavır alarak bana bakıyordu. "Bak yakalanan çoğu gazeteci yada başka kişiler hep bunu söyler ama sonları ölümden başka bir hediye olmamıştı." Yüzümü iğrenmiş şekilde buruşturunca, "Sen ve o Maraz Karaoğlu yada diğerleri, hepiniz hastasınız." Koray bu cümleme gülümsiyerek kapıya doğru yaklaşıp açmıştı. "Aslında doğru akıllı kızsın tebrik ederim seni. "kapı kapanınca tüm ses boş olan odada yankılanmıştı. Ağırlaşan gözlerim ve yıpranan bedenim. Babamın beni bulup kurtarmasını diliyordum sadece. En son arabadan çıkınca telefonumu arabada unuttuğumu farkedince gülümsemiştim. Beni merak edip arıyacaklardı mutlaka, yada sinyal yardımıyla nerde olduğumu öğreniceklerdi. Bu birazda olsa bir umut ışığı gibi rahatlamıştım. Boş ve soğuk odaya bakınca yukarda bir kameranın beni izlediğini görebiliyordum. Beni izleyen kişinin o olduğuna emindim.Gülümsiyerek kameraya dil çıkarmıştım. O kadar sinirliydim ki yanımda yanan bir ceset görünce bu karanlık dünyaya kendi isteğimle girmiştim. Ölüm ve karanlık ve yıllardır saygınlıkla dillerden düşmeyen insanların gerçek yüzü.Kapı açılınca yüzüm kapıya dönmüştü. Siyah gömleğin içinde tam bir mafyaydı. Marazın dudaklarının yanında küçük ama derin bir çukur vardı. Ama o sertlik yüzünü kaplamıştı. Sanki gülmeyi beceremiyordu. Bir kaç dakika yüzüme bakıp arkama geçip ellerimi çözmüştü. Ellerimi önüme alıp okşayınca resmen ipin damarlarımı kesmesinden korkmuştum.

"Kalk ayağa" sesi kulaklarımı delip geçince fırsat bulup kapıdan çıkmak için kapıya doru koşmuştum. Kapı kilitliydi. Maraz arkamdan beni izleyince ona dönmüştüm. Şimdi tüm karanlığın içindeydim.Dağılmış saçları simsiyah gözleri kısık gözleri bir kurt bakışı gibiydi. Resimlerde gördüğümüz insanların aslında karanlık bir hayatı olduğunu biliyordum ama bu kadar beklemiyordum."Gazetecisin ve benimi araştıyordun" suratımda hiçbir duygu yoktu. Sadece Marazın gözlerinin içine bakıyordum.

MARAZ    555 KuralıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin