Selamlar! Uzun bir aradan sonra merhaba. Nasılsınız?
Biliyorum yine düzenliyorum bu kitabı. Yine yazıyorum. Ama bu sefer içime sine sine ve acele etmeden yazdığım için rahatlıkla yayımlıyorum.
Keyifli okumalar dileriiim. 💐
.
Kendimi duvarlar arasında mahkum, hatta müebbet yemiş suçlu gibi hissediyorum. Altüst olan hayatımın artık yapayalnızlıktan ibaret oluşunu, karşımda kendimden başka kimsenin kalmadığı bu yaşantıyı seçmemiştim ben.
Neyin bedelini yaşıyorum?
Gülümsemeyi ve biraz da deli doluluğu yaşamayı seviyordum aslında. Hırçın bir denizden ziyade sakince kıyıya çarparak yön bulan dalgalar gibiydim. Sanki rüzgarla bir olup kendime yön veriyordum fakat rüzgar bana biraz kızgındı. Zira yanlış kararlar alan biriydim. Önce yaşadığım şehri terk edip ailemi yalnız bırakmıştım. Sonra yalnız yaşadığım şehirde ailemin ölümünün haberini kısa bir mesajla almıştım. Ben hep yanlış kararlar alırdım zaten, arkasını düşünmezdim, hatta rastlantıya bağlı yaşadığım hayatın suyunu çıkarır derin bir nefes alıp verir boş verirdim.
Gamsız yaşadığım hayatın bana vurduğu fiske yüzüme ağır geldiğinde ders almak epey canımı acıtmıştı.
Yurdun koridorunda biraz yürüdükten sonra kaldığım odaya vardım. Kapıyı açıp içeri girdim. Masanın birinde dirsek çürütecek kadar ders çalışan Elif bana baktı. Gülümsedi ve önüne döndü. Bağıra çağıra şarkı söylemesinden anladığım kadarıyla banyoda olan İrem aradan çok geçmeden çıktı. "Hoş geldin bebek!" Neşesine anlam veremediğim şu kızın hayatı gerçekten özenilesiydi. "Hoş buldum." Dedim düz bir sesle.
Yatağıma geçip oturdum ve ayağımdaki terlikleri çıkararak sırtımı yatak başlığına yasladım.
"Ne o?" Dedi Elif. İrem'e baktı. "Yine nereye süsleniyorsunuz İrem Keskin?" İrem'e o kadar dikkatle bakmadığımı fark edip tekrar yüzüne baktım. Kilosunu ölçemediğim tonda makyaj, güzel bir elbise ve yeni yapılmış saç... Banyoda beş dakikada mı yaptı yani?
"Ne ara yaptın sen o makyajı? Daha az önce banyodan çıkmadın mı?" Diye sordum ve dizlerimi kendime çekerek kafamı dizlerime koydum.
İrem ikimize de bakmadan küpesini takmaya uğraşıyordu. "Beş dakikada hallettim canım ne var? Hem Onur'un yanına gidiyorum. Başka kimin yanına gidecektim?" Elif kaşlarını kaldırdı. "Allah Allah, İrem'in hızlı giden aşk hayatı sonunda bir durak bulmuş. İki haftadır Onur aşağı, Onur yukarı." İrem bir anda tüm işini bırakıp sarhoş gibi tavana bakmaya başladı. Var öyle abuk subuk hareketleri.
"Ah ah, iki haftadan ziyade iki yılmış gibi sanki..." Yüzümü buruşturarak bakmaya başlarken Elif'in benden farksız olmadığını görmek beni mutlu etti.
"Geçen Ömer'e de aynısını demiyor muydu? Gerçi o bir hafta sürmüştü, doğru." Elif kafasını yeniden kitabına çevirerek dikkatini oraya verdi.
"Ay sus, bahsetme ondan. Çapulcu ya. Neymiş efendim çirkinmişim. Hey yavrum hey!" İrem söylene söylene odadan çıkıp gitti. Gülümsedim.
Hayat benim gamsızlığımın cezasına inat bazen ödül verebiliyordu. İrem ve Elif benim çok büyük şansımdı. Hayata tutunabiliyor ve gülümseyebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Hata / Texting (Düzenleniyor)
Teen FictionTeğmen Gediz Ali Erdemir, numarasını değiştiren arkadaşı Sezai'nin numarasını yanlış kaydeder. Sezai yüzünden komutanı tarafından azarlanan Gediz Ali, izin kullanıp evine dönen Sezai'ye mesaj atar. Fakat bir sorun vardır ki, numara Sezai'ye değil; ü...