CAM KIRIKLARI

82 12 422
                                    

Selim'den
Bugün büyük gündü;bugün Canana ona olan duygularımı onun için çarpan yüreğimi onu bir dost olarak değil de canımdan bile çok sevdiğimi anlatacaktım.Serkanla buluştuğumuz geceden sonra her gün dediklerini beynime kazıyıp cesaretimi topladıktan sonra karar vermiştim.
"Evet ben artık Canana açılacağım,ya Serkanın da dediği gibi beni ve duygularımı kabul ederse" diye düşünmüştüm,bu düşünce ne kadar beynimi kurcalasa da bir o kadar da kalbimi karıncalandırıyordu.

İki seçenek vardı;ya Canan duygularıma saygı duyup beni kabul edecekti,ya da beni bir güzel azarlayıp tokatı yapıştıracaktı.Ama umrumda değildi "kızacak mı kızsın , sövecek mi sövsün ama yeter ki artık onun benim için bir dosttan fazlası olduğunu bilsin" diye düşünmüş kararımı vermiştim.Ben yatağımda bunları düşünüp bir sağa bir sola dönerken telefonum çaldı,arayan Canandı.

Kalp kalbe karşıymış işte çünkü bende az sonra Cananı arayıp dışarda bir yerde yemek teklifinde bulunacaktım.Yüzümdeki aptal sırıtmayı bir kenara bırakarak açtım telefonu.
"Selim bu akşam her ne yapacaksan iptal et akşam bana gel yemek yiyelim itiraz yok" demişti içimi ısıtan narin sesiyle.

Yataktan kalkıp ılık bir duş aldıktan sonra akşam için hazırlanmaya başladım,heyecandan kalbim küt küt atıyordu.

Önce üzerime beyaz bir gömlek,siyah kumaş pantolon ve siyah bir ceket giyerek aynanın karşısında ceketin yakalarını düzeltirken " bir çiçekle çikolatan eksik Selim,kız istemeye gidiyorsun sanki" Dedim içimden ve değiştirdim üzerimi.

Bu sefer de daha rahat olmak için eşofmanlarımı giydim üzerime tekrar aynanın karşısına geçtim " bu seferde koşuya gidiyorsun sanki Selim" diyerek bundan da vazgeçtim.

"Anlaşılan bugün hiç bir şey giyemeyeceksin üzerine Selim" dedim hafif gülerek.
En sonunda kot pantolon üzerine de beyaz bir tişört giyerek geçtim aynanın karşısına " tamam işte bu defa oldu" dedim içimi rahatlarcasına.

Hava biraz ılıktı yine de ne olur ne olmaz diye bir ceket alıp evden çıktım ve bir pastaneden Cananın en sevdiği tatlıyı alıp Cananın evinin yolunu tuttum.

Cananın evinin önüne geldiğimde heyecanım on kat daha arttı. "abartma Selim sakin ol,ucunda ölüm yok en fazla bir tane tokat atar sonuçta yapmadığı iş değil" diyerek teselli ettim kendimi.

Kapısının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp " hadi bismillah" diyerek zile bastım,kapı ilk çalışında hemen açıldı.
Canan karşımda bir kuğu gibi duruyordu,beyaz bir elbise giymiş saçını da salık bırakmıştı,ben ona öylece bakakalmışken;

"Hoşgeldin Selimciğim geç içeri" dedi eliyle salonu göstererek.
"Hoşbulduk" diyerek elimdeki tatlıyı uzatarak ona verirken " en sevdiğin tatlıyı aldım sana" dedim biraz tebessümle.

Heyecanla paketi açarken " ya Selim inanamıyorum unutmamışsın o kadar uzun zaman oldu ki ekler yemeyeli sen benim Canımsın diye boşuna demiyorum" diyerek sarıldı bana.

İçeriye girdiğimde her yer buram buram yemek kokuyordu,en sevdiğim yemekleri yapmıştı şehriye çorbası,karnıyarık pilav yanına da cacık.

Cananı kızdırmak çok hoşuma gidiyordu ben de o yüzden ona " bunları sen mi aldın yoksa dışarıdan mı sipariş ettin umarım ikinci seçenektir çünkü zehirlenip ölmek için daha çok gencim" demiş tırnaklarını çıkarmış bir kedi misali gözüme bakıyordu ben de gülmemek için zor tutuyordum kendimi.

"Biraz daha konuşmaya devam edersen yemekleri yemeden öleceksin,kim yapacak ben yaptım tabiki" dedi dudaklarını büzerek.

Bende " şaka yaptım ya ben senin elinden zehir olsa bile yerim bilmiyor musun?" Dedim ve masada yerimizi aldık.

Sevda kuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin