∆
Olayların üstünden iki gün geçmişti. Hâlâ Batı'nın evindeydim. Çıkmaya gücüm yoktu. Aynı şekilde yataktan da kalkamıyordum. O olay haberlere bile çıkmamıştı.
"Kokuyorsun." lafına burun kırıştırdım. "Senin evin bok kokuyor. Pis." diye çıkıştım ona. Umrunda olmadı. Bir sigara yaktı masanın üstünden paketi alıp. Aklıma maskeli adam geldi. Ölmüş müydü? Çok fazla kan kaybetmişti.
"En azından açılmak için hava al." dediğinde omuz silktim. Beni kovsa da gitmezdim. Bu gurursuzluk değildi. Aramızdaki samimiyete olan güvendendi. Beni kovuyorsa belki de kafasına bir şey düşmüş olabilirdi, hafızası silinmiş olabilirdi... Bir sürü ihtimal vardı.
"Eve kız mı atacaksın?" dediğimde yayıldığı koltukta daha da yayıldı, omuz silkti. "Gidersen evet."
Karşılıklı yetimhanelerde 18 yıl kaldığımızdan bu konuşmalar normaldi. "Şerefsizliğine gitmeyeceğim." dedim. O ise beni ikna edebilecek tek şeyi söyledi sonunda. "Patronuna hasta olduğunu yazdım telefonundan. İki günlük bir izin aldım, raporu halledeceğim ama iki günün bugün bitti. Yarın işte olmalısın." dediğinde ellerimi kestane rengi saçlarıma daldırıp çekiştirdim. Doktor arkadaşlar hayat kurtarırdı. Tavsiye ederim, ihtiyaçtan yapın bir tane.
"Teşekkürler." dediğimde tekrar omuz silkti. İki gündür ağlamayı en çok hak eden insanlardan biri olarak ağlamamam, kendimle gurur duymama sebep oluyordu. Çünkü biliyordum, ağlarsam kendime gelmem ve benim böyle bir şansım yok.
"Markete gideceğim." dediğimde başını salladı. Telefonu çaldığı için dikkati tamamen oradaydı. Ben, benim telefonum neredeydi bilmiyordum bile.
Yanıma sadece cüzdanımı aldım. İki gün önceki kabanı da üstüme geçirdiğimde tamamdım.
Kendimi dışarı attığım andan köşe başındaki mavi süpermarkete gidene kadar iki kez arkamı dönüp gelen var mı diye kontrol etmiştim. Paranoyaklaştığımı düşünüp kendime telkinler verdim ancak bu o günden sonra koca bir ay daha devam etti.
Bahsi geçen bir ayda kiradaki evimize gitmiş, eşyalarımı toplamış ve Batı'ya taşınmıştım. Uygun bir pansiyon daha akıllıcaydı. Hatta bir gece kalmıştım bile ancak Batı saçımdan sürükleyerek beni oradan çıkaracağını, ikimizin de rezil olacağını söylediğinden el mecbur baba ocağına döner gibi Batı'nın evine dönmüştüm.
İkimiz de koltuğa kurulmuş, Cumhurbaşkanı özel yayını izliyorduk çünkü izlediğimiz yemek programının kanalı reklam girmişti veonun dışında ttüm kanallar aynıydı. Ne açıklaması olduğu hakkında başta ikimizin de hiçbir fikri yoktu. Okulların tatili ile ilgili bir şeyler olduğunu çok geç anlamıştık.
Yayın kesilip stüdyodaki bir spiker gözüktüğünde kaşlarımı çatarak doğruldum yerimden. Ulusal yayını bölecek kadar önemli olan haber neydi?
"Yayınımızı bir son dakika haberi ile bölüyoruz sayın seyirciler. Son üç yılda adından çokça bahsettiren, bilinen 172 cinayet işleyen Lehep şimdi de Türkiye'de görüntülendi." dedi spiker. Karanlıkta, gece olduğu belli olan bir vakitten çekilmiş bir görüntü yayınlandı.
Üst bedeni çıplak olan adamın yalnızca arkası gözüküyordu ekranda. Yerde biri vardı ancak araç kamerasından çekildiği için açıda yoktu.
Maskeli adam silahını kaldırdı, tek bir kurşun çıktı metalden. Ardından rahatça arkasını döndü. Gitmeden önce fark etti kamerayı, büyük siyah gözleri kısıldı.
Tam o an kayıt durduruldu. İyice büyütüldü. Kumaş, bol maskenin altında birde kar maskesi vardı. Gözlerimi kısarak baktım ekrana. Kar maskesinin altında başka bir şey daha mı vardı yoksa derisini siyaha mı boyamıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: LEHEP
Action"Yayınımızı bir son dakika haberi ile bölüyoruz sayın seyirciler. Son üç yılda adından çokça bahsettiren, bilinen 172 cinayet işleyen Lehep şimdi de Türkiye'de görüntülendi." Üst bedeni çıplak olan adamın yalnızca arkası gözüküyordu ekranda. Yerde b...