23- İlaç -2

647 56 17
                                    

Burayı özledim. Özgür akınca gelemedim de ama yorumlarınızı okuyunca elif onlar evlatta Ali ve mahfer puşt mu niye dışlıyorsun dedim ve geri döndüm

Hadi okuyunn

"Sevgilimi merak etmem suç mu?"

"Sevgilini takip etmen suç!" diye bağırdım tüm sinirimle. Kafayı yiyecektim artık. İnatla hatalı olduğunu, bu yaptığının normal olmadığını kabul etmiyordu.

O da yavaştan sinirleniyordu. Kendini sıktığı belliydi. "O zaman sevgilimin de benden habersiz şehir değiştirmesi suç."

"Kocaya kaçmadık herhalde, geleceğimiz yer yine senin yanın! Özel hayat diye bir şey var ya."

"Bizim özel hayatımız birbirimiz." dedi pişkin pişkin. Öldürecektim şimdi. Elimde kalacaktı.

Kendimi sinirle koltuğa attım. Dik dik baktım suratına. "Telefona takip uygulaması falan mı indirdin? Bana da öğreteceksin. Milim milim takip etmezsem seni şerefsizin önde gideniyim."

"Estağfurullah Mahfer'im." dediğinde arkamdaki yastığı yüzüne doğru attım. Havada tuttu keyifle. "Uygulama falan yok."

"Telefonumu mu karıştırdın?" Eskisinden daha da hiddetlendim. Bu ne terbiyesizlikti ya?!

"Yo." dedi uzatarak. Anlamak ister gibi baktığımda gözlerini kaçırdı. "Telefonluk bir şey değil. Çok durma üstünde."

"Ne demek çok durma üstünde ya?" diye ayaklandım. Üstüne doğru yürüdüğümde o da kalktı. Sakince kollarımdan tutup oturttu beni hemen şimdi kalktığı yere.

"Aşkım Tarık pezevengi yüzünden. Her an birbirimizi kontrol etmemiz lazım, biliyorsun. Üstelik telefonu karıştırmak, mesajlara bakmak ne demek? Ne sanıyorsun sen beni?"

Ne sanıyorum da neden acaba? "Nerden biliyordun şehir dışında olduğumu?"

"Ayakkabın." dedi yanıma otururken. Bir elini beline sarıp sırtımı koltuğa yaslamamı sağladı. Öptü saçımdan.

"Ne olmuş ayakkabıma?"

"Altında takip cihazı var ama rahat ol. Ses falan yok tabii ki. Sadece acil bir durumda olduğunda en hızlı şekilde yerini bulabilmemiz için."

Elini belimden çekip uzaklaştırdım kendimden. Böyle koruma olmaz olsundu. "Bir daha böyle bir şey istemiyorum."

"İstemesende-"

"İstemiyorum dedim!" Sindi oturduğu koltuğa. Genellikle her şeyi telore edebildiğim, sakin olduğum için sinirlendiğimde çekiniyordu. Aynı şeyi Batı da yapardı. Kara kaşlı, kara gözlü olduğum için korkutucu olduğumu sürekli söylüyordu.

Kısık bir ses geldi yanımdan. "Sen neden Mardin'e gittin ki?" diye sordu ağzının içinde. Evet, şimdi koltuğa sinme sırası benimdi.

"Gittim işte."

"Neden ama?"

Hırkamın cebine attım elimi. Kapsül oradaydı. Çıkarıp gösteremedim. Gülümsedim ona. "Boş ver."

"Niye boş vereyim? O adamlarla görüşmen çok mânâsız." dedi kaşları çatılmışken. Dikkatini dağıtmam lazımdı. Bir elimi yanağına koyup diğer yanağına uzandım. Bastırdım dudaklarımı. Kokusunu içime çektim derince. Seslice öpüp geri çekildiğimde gözlerimin içine bakıyordu.

"Oy benim paşam beni kıskanıyor muymuş?"

"Kıskanmaktan değil. Sadece saçma." dedi ama duymamazlıktan geldim. Biliyordum zaten. Kucağına oturup diğer yanağına da aynı şeyi yaptığımda güldü.

Kod Adı: LEHEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin