27- Final

752 57 20
                                    

"Aşkım orası güzel değil ki ya." dediğinde sinirden kendimi ısıracaktım artık. Hiçbir yeri beğenmiyordu!

"Nereye gitmek istiyorsun? Aklında bir yer varsa söyle."

"Fark etmez bana." dedi yola dönerken. Cinnet sebebiydi bu adam. Onun için de fark ediyordu. Hiçbir yeri beğenmiyordu ama ben önerdikçe de bana fark etmez diyordu.

Elimdeki kutu içeceği içerken sahili, denizi olan başka bir yer aradım telefonumda. "Malta olur mu? Güzel gözüküyor."

"Ben sevmiyorum orayı hiç."

Hiçbir yeri sevmiyordu zaten. Göz devirdim abartarak. "Maltalılarda sana bayılıyordu."

"Ben kendimi sevdiririm de sana bayılmayacakları kesin. Sevmezler Türkleri. İşgalci olarak görüyorlar sizi." Olabilirdi. Umrumda değildi aptal Malta'lıların fikirleri. Hepsinden nefret ediyordum şu an. Tüm dünya ülkelerine kinliydim.

"İtalya, Kapri?"

"İtalya iyi de İtalyanlar güzel değil." dedi eli cebini yoklarken. Bulamadı. Gözünü yoldan çekmediği için aramızda kalan sigarasını ben gördüm. Kutuyu açıp dudakları arasına bir dal bırakırken kendi kendime söyleniyordum.

"Roma'ya gitmiştik birlikte. Güzeldi."

"Kısa süreli olduğunu bilerek gitmiştik. Bir ömür için güzel değil."

Ondan öncesinde Türkiye'den çıkmamış biri olduğum için bilgisine daha çok güveniyordum başta ama şimdi yalnızca hiçbir şeyi beğenmeyen yapısı yüzünden olduğunu biliyordum. İtalya'ya da bir kulp bulamazdı çünkü.

"Bosna Hersek nasıl?" diyene kadar yakmıştım da ağzındaki dalı. "Suyu da temizdir. Mostar diye bir şehir gördüm internette ararken, bayılmıştım."

"Hâh, o güzel olabilir." diyip yavaşlattı arabayı. Beklemediğim için dudaklarım 'o' şeklinde aralanmıştı. Bismillah. Bir şey beğendi. "Ama orası bize gitmez."

Abi Bosna Hersek bir insana nasıl gitmez? Hiçbir mantığı yok.

"Lütfen nereyi istediğini söyle? Bak kabulum her şeye. Yeter ki söyle."

"Bana fark etmez Mahfer'im. Sen bul güzel bir yer, emret, 'şuraya gidecez' de. Benim başım gözüm üstüne. Gün içinde yerleşiriz."

"Tamam, Norveç'e gidelim." dediğimde tamamen durmuştuk. Arabadan inerken dudakları arasındaki sigarayla birlikte cıklıyordu.

"Güzel değil orası. Mutlu olmayız biz orada." Sabır... Gerçekten sabır.

Kapımı açtığında çıktım bekletmeden. Geri kapatmadan bile önce elini belime sarmıştı. Göz gezdirdim etrafta. İnsan kalabalığı dümdüz sokak olduğu hâlde belliydi. Ağır bir koku vardı ortalıkta. Hindistan şaşırtmıyordu. "Bu ülkeden korkuyorum."

Neyi komikti bilmiyorum ama güldü dediğime. "Sebep?"

"Şeyde görmüştüm, dünyayı gezen bir kadınla eşine yedi kişi tecavüz ediyordu Hindistan'da. Bir de biz küçükken altı yaşında bir çocuk hamile kalmış bir din adamı tarafından Hindistan'da. Adam dinci diye ceza vermemişler. Bir de bir seri katil vardı-"

"Aşkım," diyerek böldü lafımı. Böyle minnoş minnoş aşkım diyince bi' garip oldum tabii. "Tecavüz ve prdofili olayları ne yazık tüm dünyada oluyor. Ülkeyle sınırlandıramayız tabii ama doğru. Bir tık güvenilir değil buralar."

"Bir tık mı?"

"E seninde yanında kusursuz bir seri katil var Hintlilerden korkuyorsun. Alınıyorum ama."

Kod Adı: LEHEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin