5- Kavuşmalar

2.5K 239 67
                                    

Sabah güneşi ile erken saatte uyanmak, hazırlanmak ve her gün yaptığım gibi şirkete gelmek. Eğer tanınmış şirketlerden birinde çalışan sıradan bir çalışansanız hayat gerçekten çok zor.

Öğle saatinde iştahım olmadığından sigara içenlerin yanına, terasa gitmiştim. Güneş tam üstümüze, hatta derimizin içinden damarlarımıza giriyordu. Yaz insanıysanız ne dediğimi çok net anlamışsınızdır.

Aşağıdaki dükkanları incelerken yeni açılan bir yer takıldı gözüme. Küçük bir tatlıcı. Üşenmeden indim, biraz tatlı alıp yanında çayla onu içtim. Geceye kadar da tok tuttu beni.

Mide bulantımın sebebi bebek olamazdı. Onu suçlamam için çok küçüktü.

İş çıkışı arabama binip bir güzel İstanbul trafiği çektim. Öyle kilitti ki ilerlemiyorduk bile. Sonunda vardım, kendimi sürükleyerek yukarı çıktım, koltuğa kendimi attım. Batı'nın nöbeti olduğu için yoktu evde. Mutfağa girip bir şeyler aradım ama hiçbir şey istemedi canım. Bitkin bir hâlde gittim yatağıma.

Halsiz miydim yoksa sıkılmış mı?

İçimde bir boşluk vardı. Belki de her gün aynı monoton hayatı yaşıyor olmamdan kaynaklıydı. Belki de kaşınıyordum.

Batı'nın bilgisayarını alıp tekrar geçtim yatağıma. Aklımda kalanla girmeye çalıştım internetin derinlerine.

Batı şurayı şöyle yaptı, şuraya bastı, şöyle oldu, böyle oldu derken sonunda onun hesabı karşımdaydı. Hiçbir videoyu izlemedim. Sadece yavaş yavaş aşağı inip kapaklarına baktım videoların.

Hiçbirinin iyi olmadığını söylemişti Batı. Seri tecavüzcüler, pedofililer, kadın veya ot satıcıları... Yine de insan düşünmeden edemiyordu. Cezasını vermek bize mi kaldı?

Üstünkörü inceleyip manyak insanların yorumlarını okurken yeni bir yayın çıktı karşıma. Hemde canlı. Vakit kaybetmeden açtım hemen.

Yine kamerayı iyi bir açıya ayarlamaya çalışıyordu. Öyle rahattı ki sanki birazdan bir yemek vloğu sunacak gibiydi.

Kamerayı ayarladı. Ardından yine bir, iki adım geriye gidip sandalyesine oturdu. Normal tahta bir sandalyeydi bu. Etrafı incelediğimde duvarları kirli, yerleri mermer, büyük bir odada gibiydi.

"Hoş geldiniz gelecek için buzdolabında sakladığım, beni bekleyen maktüllerim, halkım. "

Kendinden emin duruyordu. Bir elim karnımda, diğer elimin parmağı ağzımda ekrana dikkat kesildim.

"Uzun zamandır buraya uğramadığımı fark ettim. En son Türkiye'de karşınıza çıktım değil mi? Yakalandığımı düşünenleriniz olmuş o görüntülerden sonra. Bu mümkün olabilir mi?"

Çok odaklanmadan, bir gözümle yorumları okudum. Bazıları bir an önce konuya gelmesini söylüyor, kimi parçalayacağını soruyordu. Kimi de Lehep'in yaptığı sohbete karşılık veriyordu.

"Bir süredir kafam dolu. Bende bunu bugünün konusu yapabilirim diye düşündüm. Konumuz: kadınlar... Ya da belki çoğul değildir."

Kadın izleyiciler ön plana çıktı yorumlarda. Bazı erkek olduğunu düşündüğüm hesaplar küfür ediyordu kadınlara. Kaşlarım çatılı, iyice odaklandım büyük ekrana.

"Sakin olun, sakin... Sadece sormak istiyorum kadın izleyicilere. Delirdiniz mi? Size her şeyi verecek bir adamı nasıl geri tepebilirsiniz?"

Bu noktadan sonra sesi daha sinirli çıkıyordu.

"Hiç durmadan çalışan bir karıncasın ancak seni elbette ezecekler. Şeytanın başının üstünde yerin varken neden kaçarsın?"

Genel olarak yayınını izleyen tüm kadınlara gitmiş bir sitemdi bu ama ben üstüme alındım.

Kod Adı: LEHEPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin