Yangın

14 1 2
                                    

"Anıları yanıyordu. Hayatı yanıyordu. Her şey kül olmuştu ve onun elinden hiçbir şey gelmiyordu."

O gün kendisini normalden daha farklı hissediyordu. İşte canı sıkılmış ve bir an önce evine gitmek istemişti. Müdürden izin alıp erken çıktı. Dolmuşa veya taksiye binmedi, bugün farklıydı. Bu kez evine yürüyerek gidecekti. Gökyüzüne baktı, uzun zaman sonra hava açılmıştı. Kasımın ortalarında olmalarına rağmen hava güneşli ve sıcaktı. İçini ısıtıyor ama terletmiyordu. Neredeyse bir gününden zevk alacaktı. Ama olmadı. Kalbi sızlıyordu. Bu güzel günde bile kendini rahat hissedemiyordu. Daha fazla dışarıda gezmek istemeyip hızlandı. Bir an önce evine gidip uyumak istiyordu.

15 dakikadır yürüyordu. Yol her zamankinden uzun sürmüş gibi hissetmişti. Zaman olması gerekenden daha yavaş akıyor gibiydi. Nihayet evinin olduğu caddeye girdi. Ve caddeye adımını atar atmaz gördüğü manzara karşısında donakalmıştı. Nefes alış verişleri sıklaşmış, kalbi göğsünden çıkacakmışçasına atmaya başlamıştı. Vücudunu yönetemiyordu. Yürümek istiyordu ama bedeni olduğu yere sabitlenmiş gibi duruyordu. Araç kornalarının sesiyle kendine geldi ve koşmaya başladı.

Siyah dumanın yükseldiği yere doğru hiç düşünmeden koşuyordu. Düşünseydi kafayı yerdi ve bunun farkındaydı. Kendini sakinleştirmek için elinden geleni yapıyordu. Olabildiğince hızlı koşarak dumanın yükseldiği yere ulaştı. Sokağa girip alevler içindeki binaya baktı. 

Yanan binada onun evi de vardı. Evi yanıyordu. Anıları yanıyordu. Hayatı yanıyordu. Her şey kül olmuştu ve onun elinden hiçbir şey gelmiyordu. Komşular çoktan itfaiyeye haber vermişti ve onun yapabileceği bir şey yoktu. Kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Onlarca kişinin hayatı alev alev yanıyordu. Kurtarılamayacağı düşünülerek terk edilen yüzlerce anı, boğaz yakan acı dumana karışıyordu.

Kafasını toparlayabildiğinde henüz itfaiye gelmemişti. Ve onun evi yok olmak üzereydi. Öylece durup bekleyemezdi. Havanın soğuk olacağını düşünüp yanına aldığı atkısını çıkardı ve yüzüne sardı. Hiç düşünmeden binaya koşmaya başladı. Bina 4 katlıydı ve onun evi de en üst kattaydı. En kötü ihtimalle evine girdikten sonra bir şekilde çatıya çıkabilirdi. Bütün binayı ezbere biliyordu ve böyle durumlarda ne yapacağı konusunda da hazırlıklıydı. Hızlı adımlarla merdivenleri çıkarken kapalı olan bir kaç camı açıp dumanın dışarıya çıkabilmesini sağladı.

Sonunda en üst kattaydı. Ama yangın bu katta, komşusunun evinde çıktığından bu kat özellikle dumana boğulmuştu. Duvardan yangın tüpünü alıp kapıya vurmaya başladı. Kendi canından biraz olsun endişe etmiyordu. En büyük korkusu ailesinden kalan eşyaların yanarak yok olmasıydı. Kapıya birkaç kez vurmasından sonra kapı içeriye doğru açıldı. Henüz evi tamamen yanmamıştı. Hâlâ biraz vakti vardı. Dumanı solumamaya çalışarak, alevlerin arasından geçti. Yatak odasına gelebilmeyi zar zor da olsa başardı. Her türlü kötü durumda korunabilmesi için hazırladığı büyük çantayı yatağının altından çıkardı. Güvendeydi. Alevler Çantaya zarar verememişti. Ama evinin büyük bir kısmı yanmıştı. Umursamadı. Ailesinden kalan en değerli şeylerin olduğu çanta güvendeydi, önemli olan da buydu. Aceleyle alevlerin arasından geçip cama yönelmek istedi. Neredeyse yapabileceği en büyük hatayı yapacaktı. Böyle bir durumda cama ulaşmak istemesi tam bir aptallık olurdu. Düzgün düşünemediğini fark edince hiç vakit kaybetmeden çatıya çıkabilmek için alevlerin arasından geçti. Zor da olsa başarmıştı. Nasılsa bu günün gelebileceğini biliyordu ve her türlü senaryo için hazırlanmıştı. Merdivenlere ulaştığında, pek vakti kalmadığının farkındaydı. Daha da hızlanıp çatıya çıkmayı başardı. 

O içerideyken itfaiye gelmişti. Çoktan harekete geçip yangın söndürme çalışmalarına başlamışlardı. Bir itfaiyeci binanın durumunu kontrol ederken gözleri çatıya kaymış ve onu görmüştü. Çantasını kucağında sıkı sıkı tutuyor, güvende olduğundan emin oluyordu. Fazlasıyla duman solumuştu ve şimdi kurtarılsa bile hayatına devam edemeyeceğini biliyordu. İtfaiyecilerden birinin kendisini gördüğünü fark edince bir kolunu kaldırıp dikkatini çekmeye çalıştı. Ve başardı. Kendisini görmüşlerdi. Bina çok yüksek olmadığından itfaiyecilerin işi kolay olacak gibiydi. Ama o çoktan pes etmişti. Tek istediği çantasının güvende olmasıydı. İtfaiyeciler çatıya çıkana kadar bekleyemeyeceğini biliyordu. Yapabileceği bir şey kalmamıştı. Çantasını koruyabilmek adına ona sıkıca sarıldı ve yere çöküp itfaiye ekiplerinin yangını söndürmesini bekledi. Dumana fazla maruz kalmıştı ve artık direnemiyordu. Çantasına sarılarak son kez derin bir nefes aldı. Ve kendini, hayatını yakıp kül eden yangının zehirli dumanına bıraktı. Zaten binaya girmeye ilk karar verdiği an pes etmişti. Çantasını güvende tutabildiğine göre, daha fazla direnmesinin anlamı kalmamıştı...

_____________________

31.01.2024

Küçük Ölüm NotlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin