2

11.1K 979 2.2K
                                    

Telefonumdan saate baktım. Akşam yemeği vaktinin yaklaştığını görünce bende odadan çıktım. Yemekhanede Yongbok'u gördüm. Eliyle bana ayırdığı sandalyeyi gösteriyordu. Hemen yanına gittim. Bu gizemli oda arkadaşımı ona anlatmalıydım.

"Hey Yongbok bil bakalım ne oldu?"

"Oda arkadaşına aşık mı oldun?"

"Hayır Yongbok benimle konuşmadı bile. Ama saçları turuncuydu. Bende ona orange dedim. Bana kızmışmıdır?"

Yongbok kıkırdadı. "Orange mı dedin? Umarım senin aptal olduğunu anlamamıştır." Ona göz devirdim. Etrafa bakınırken turuncu kafayı gördüm. Yongbok'u dürtüp ona gösterdim. Onun yakışıklı ve çekici olduğunu söyledi. Bence de gayet seksiydi. Aldığımız yemekleri yerken Yongbok kendi oda arkadaşından bahsediyordu.

"Kanka çocuğu bi görsen çok tatlı. Adı Jeongin'miş kafa dengi ironiden de anlıyor. Hatta benimle bilgisayar oyunu bile oynamaya söz verdi. Çok tatlı gamzeleri var. Yeminle sikebilecek olsam hiç kaçırmam bu çocuğu."

"Bende uke olduğunu bilmesem aşıksın sanıcam. Ne kadar şanslısın ben daha adını bile bilmiyorum."

(...)

Odalarımıza geri dönmüştük. Orange daha gelmemişti. Bu kadar gizemli olmak zorundamıydı ki? Yatağıma uzandım. Reels izliyordum.

(...)

Gözlerimi açtığımda telefonum elimde değil sehpanın üstündeydi. Ama ben koymamıştım eminim. O yapmış olmalı. Heyecanlı ama yavaş bir şekilde yatağımdan kalktım. Yukarı baktığımda onu gördüm. Uyuyordu. Bir süre durup onu izledim. Turuncu bir kediye benziyordu. Şirin.

Hareket ettiğini gördüğümde hemen yatağıma geçtim. Uyanmamış.

(...)

Sabah alarmımın sesiyle uyandım. Etrafıma bakındım. Onun gittiğini düşünüp ayaklandım. Onun yatağına baktığım da hala uyuduğunu fark ettim. Okula geç kalmaması için uyanması gerekiyordu. Dürttüm.

"Hey havuç kafa uyan. Okula geç kalacaksın"

Bir anda gözlerini açtı. Kahve gözleriyle bana bakıyordu.

"Şey uyandırdığım için kusura bakma ama okula gitmeyecekmisin?"

"Hep bu kadar gevezemisin?" Dedi. Uykulu hafif kalın sesiyle. Anlamsızca bir bakış attım ona. Sonra arkasını döndü ve uyumaya devam etti.
Umursamayıp derse yetişmek için odadan çıktım. Yongbok kapı da beni bekliyormuş. Çıktığım gibi onu gördüm.

"Seninki de mi evde yok?"

"Hayır o burada ama uyuyor. Ayrıca geveze olduğumu söyledi."

Yongbok kıkırdadı. 

"Sizin aranızdaki ilişki beni çok güldürüyor."

"Aynen yolda gülmeye devam edersin hadi yürü derse geç kalıcaz."

Uyumaya devam ettiğine göre benimle aynı sınıfta değil. Of kim bu çocuk?

(...)

Sınıfa geldik. Yongbok ile en arka sırayı kaptık. Önümüze de oda arkadaşı Jeongin oturuyordu. Onun yanında Seungmin adında bir çocuk vardı. Bize karşı soğuktu. Ama jeongin ile beraber oturduğu için mecburen bizimle tanıştı.

"Ay Jisung camdan baksana bir sürü yakışıklı çocuk var!"

"Olum sessiz olsana. Kimse bizi bilmiyor!
Ama merak etme teneffüste bahçeye inip bi göz gezdiririz."

467/minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin