Chan bizimle sohbetinden sonra onlara döndü. "Hayırdır sizin burada ne işiniz var?" Diye sordu. Minho bir şey demedi. Yanında ki siyah saçlı çocuk konuştu. "Öğlen yemeğine sipariş vericez seni bekliyoruz Chan, hem gelip veletlere bir bakalım dedik" dedi. Gözümü devirdim. Yongbok sessizce "sensin velet!" Dedi. Hyunjin duymuş olmalı ki Yongbok'a dönüp gülümsedi. Chan siyah saçlı çocuğun yanına yaklaştı. "Sen de geçen sene buradaydın Yeonjun hatırlatayım" dedi ve omuzuna çarparak sınıftan çıktı. Diğerleri de peşinden gitti. Siyah saçlı Yeonjun denilen çocuk çıkarken "sikeyim!" Diye mırıldandı. Rezil olmuştu. Hyunjin kapının oradan arkasına dönüp Yongbok'a göz kırptı. Sonra da ortadan kayboldu.
Chan bizden iki yaş büyük. Geç başladığı için değil sınıfta kaldığı için 12. Sınıfta.
"JİSUNG LÜTFEN BANA GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLE."
"Gördüm tabii. SANA GÖZ KIRPTI."
"AY KESİN AŞIK OLDU BANA."
Alaycı bir şekilde kafamı salladım. Aklım Minho'daydı. Acaba arkadaşlarının yanında da bu kadar soğuk mu? Bir kere güldüğünü bile görmedim.
(...)
Tüm gün Yongbok ile birlikte kafeteryada oturduk. Yatmak için odaya geldim. Minho oda da değildi. Uykum yoktu. Bu yüzden çalışma masama geçip youtube izlemeye başladım. 5-6 dakika sonra kapı açıldı. İçeri gelen Minho'ydu. Eli, kolu, bacağı her tarafı kan içindeydi. Karşıma kendi sandalyesine oturdu. Kulaklıklarımı çıkardım.
"İyimisin?" Diye sordum. Kafasını salladı.
"Sana yardım edebilirim, ilk yardım eğitimim var."
"Suni teneffüs mü yapıcaksın?"
"Ah, hayır öyle demek istemedim. Yani şey yanlış anladın ben"
"Dalga geçiyorum."
"Öyle mi?"
"Hm hm."
Duraksadım. Hatta duraksadık. İkimizde sadece gözlerimizin içine bakıyorduk. Acıyla bakan gözlerini görüyordum.
"Elini sarsak mı? Çok kanamış."
"Olur."
Olduğum yerden kalktım. Çantamdan el kremi bandaj ve bir kaç yarabandı aldım. Tekrar Minho'nun yanına gittim. Elimdekileri masaya koydum. El kremini açtım. Elini uzatması için işaret ettim. Eli resmen parçalanmıştı. Yavaş yavaş sürerken elini geri çekti.
"Acıdı mı?"
Dişlerini sıkıyordu acıdan.
"Hayır devam et sen."
Sürmeye devam ettim. Bandajı da eline sardım.
"Bir süreliğine elinin mikrop kapmasını engeller ama hastaneye git olur mu?"
Bir şey demedi. Zorlamadım. Yarabandını elime alıp, açtım. Önce sürünmeden dolayı yırtılan pantolon içindeki kanayan yaraya yapıştırdım. Sonra bir tane daha aldım. Yüzüne yapıştırmak için.
"Motor kazası değil mi?"
"Evet maalesef."
"Motorda var mı bir şey?"
"Paramparça."
Kafamı salladım. Çizilen yanağına yarabandını yapıştırdıktan sonra çekildim.
"Saol."
Kafamı salladım. Eşyalarımı geri yerine koymak için kalktım. Onları koyduktan sonra yatağıma geçtim. Minho bıraktığım yerdeydi. Bu halde nasıl yukarıda yatıcaktı ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
467/minsung
Teen FictionAynı yurtta 467. Odada birlikte kalan iki yabancı. Ruh ikizi olabilirler miydi? Fic song: M. ★ "Şu yıldızlarla aranda ki tek fark ne biliyor musun Jisung?" "Neymiş?" "Sen onlardan daha parlak ve güzelsin."